04.20.2024

Gazeteci, araştırmacı ve yazar. 24 Ocak 1993’te Ankara’da Karlı Sokak’taki evinin önünde, arabasına konulan bombanın patlaması sonucu suikaste kurban giderek yaşamını yitirdi. Mumcu davasında üç sanık cezalandırıldı ama olayın arkasındaki isimler bulunmadı, cezalandırılmadı. Mumcu Ailesi, “Mahkemenin verdiği karar onansa bile, cinayete azmettirenler ortaya çıkmadığı sürece, dosya bizim açımızdan kapanmış sayılmayacaktır,” diyor. Davanın zamanaşımı süresi 2023’te dolacak.

7 OCAK 1993 Ölümünden 17 gün önceki yazısında CIA ve MOSSAD sorusu

Uğur Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki köşesine, Ortadoğu’da sergilenen ve Türkiye’yi doğrudan ilgilendirdiğini düşündüğü, Kürt satrancının taşlarıyla oynandığını belgelerle desteklediği bağlantıları taşıdı. CIA ve MOSSAD’ın bu oyundaki rollerini köşesinde irdelerken şu soruyu yöneltti: “Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında? Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş yapıyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?” 

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 13. – Cumhuriyet Gazetesi, 7 Ocak 1993

13 OCAK 1993 İsrail Büyükelçisi’nden Mumcu’ya ‘yalnız’ davet

İsrail’in Ankara Büyükelçisi, Mumcu’yu 7 Ocak’taki yazısının ardından yemeğe davet etti. Mumcu’nın davete “yalnız” gelmesi özellikle belirtildi. Mumcu’nun öldürülmesinden birkaç gün sonra görüşmeyle ilgili “Rabıta kitabını almıştım. Genel çerçevesini anladım. Ama Türkçem yetmediği için hepsini anlayamadım. Özel bir amacım yoktu. Sadece tanışmak içindi” dedi.

13 OCAK 1993 “Ben hayatımda tehdit almadığım günü yadırgıyorum”

Uğur Mumcu, Harp Akademileri Komutanlığı’nda “Türk Basını ve Sorunları” başlıklı bir konferans verdi. Mumcu’nun konferans sırasında sarf ettiği şu cümleler dikkat çekti: 

“Ben hayatımda tehdit almadığım günü yadırgıyorum. Telefonla, yazılı, sözlü. Telgrafla hiç tehdit duydunuz mu? Geçenlerde, Hasan Mezarcı diye bir milletvekili ile televizyonda tartışmaya çıktık. Telgraf* geliyor. “Yakında öldürüleceksiniz” diye. Mektubu anlıyorum, telefonu da anlıyorum. Bunlar da terör örgütü.”

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 14.

21 OCAK 1993 Mumcu aracından şüphelenip kontrol ediyor

Mumcu, Cumhuriyet Gazetesi’nin İstanbul’daki toplantısına katıldıktan sonra Ankara’ya döndü. Ertesi günü okulların yarı yıl tatiline girmesi sonrası ailecek yemek yendi ve 06 YR 245 plakalı Renault 12 marka arabalarıyla eve dönüldü. Dönüş yolunda Mumcu, sola çeken aracı durdurup kontrol etti, lastiklerden şüphelendi. Bu aksamaya neden olan bomba mıydı yoksa aracın aksamından mı kaynaklanıyordu, hala bilinmiyor.

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 14.

22 OCAK 1993 Mumcu aracını polisin kör noktasına park etmek zorunda kaldı

Eve dönüldüğünde tesadüf ki; park yeri bulunamadı ve Karlı Sokak 65 numaranın çaprazındaki 63 numaranın önüne park etti aracını. Burası polis noktasından net olarak görülemeyen bir noktaydı.

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 14. 

24 OCAK 1993 Uğur Mumcu hayata gözlerini yumdu

İbni Sina Hastanesi’nde tedavi gören Prof. Dr. Kazım Türker’i ziyaret etmek için evinden çıkan Uğur Mumcu, arabasına yerleştirilen bomba ile yaşama gözlerini yumdu. Mumcu her zaman olduğu gibi eşi Güldal Mumcu’dan birkaç dakika önce çıkarak aracına yöneldi. Patlama kimilerine göre aracın kapısını açınca, kimilerine göre ise aracın vitesini boşa aldığında gerçekleşti. Suikastte A-4’ten 8 kat daha kuvvetli bir patlayıcı olan 2-2.5 kilo ağırlığında C-4 tipi patlayıcı kullanmıştı. Patlama sonrası Mumcu’nun bedeni 3-3,5 metre havaya fırlayarak yan taraftaki su deposunun bahçesine düştü.

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 14.

24 OCAK 1993 Saldırıyı birden çok örgüt üstlendi

Patlama sonrası suikasti İslami Kurtuluş Örgütü üstlendi. Sonra sırasıyla İBDA-C, İslami Cihad ve PKK örgütlerinin saldırıyı üstlendiği haberleri geldi.

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 16.

27 OCAK 1993 Türkiye, Mumcu’yla yürüdü

Mumcu Türkiye’nin dört bir yanında gerçekleştirilen yürüyüş ve törenlerle son yolculuğuna uğurlandı. Yüz binlerce kişi ellerinde çiçeklerle sokağa döküldü. Ankara. İstanbul, İzmir ve Adana başta olmak üzere 30’u aşkın il ve ilçede protesto gösterileri ve törenler gerçekleştirildi. 

29 OCAK 1993 Patlayıcının detayları paylaşıldı

Ankara Emniyet Müdürlüğü Kriminal Polis Laboratuvarı Daire Başkanı Muhittin Kaya imzasıyla yayınlanan gizli raporda patlayıcının detayları paylaşıldı.

Patlayıcı aracın altındaki vites koluna tutturulan misina ile tetiklenmişti. 

Yapısının esnek olması nedeniyle yerleştirildiği yer aracın altına bakılsa dahi görünemezdi.

Patlayıcı Birleşiminde yalnızca RDX bulunan patlayıcılardandı.

bu tip C-4 plastik patlayıcılar ABD malıydı.

Bu patlayıcı ABD ordusunda ve TSK envanterinde vardı. 

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 17. 

1994 Güldal Mumcu, Adalet Bakanlığı’na DGM Savcısı Ülkü Coşkun için şikayette bulundu

Uğur Mumcu’nun eşi Güldal Mumcu’nun 1994 yılında Adalet Bakanlığına verdiği, DGM Savcısı Ülkü Coşkun’un soruşturmayı savsakladığını öne süren bir dilekçesi üzerine, Adalet Bakanlığı, Müfettişlerine olayı soruşturma emri vermiştir. Yapılan soruşturmanın ardından Adalet Bakanlığı Müfettişlerinin hazırladığı raporda, Ülkü Coşkun’un olayı savsakladığı sonucu ile disiplin cezası tayini gerektiği kararına varılmıştır. Ancak, Ülkü Coşkun asker olduğu ve özlük hakları Milli Savunma Bakanlığına bağlı olduğu için bu kararın, Milli Savunma Bakanlığı tarafından uygulanması gerekmiştir. Milli Savunma Bakanlığı, bu kararı uygulamayarak, soruşturmaya yer olmadığına ve dosyanın işlemden kaldırılmasına karar vermiştir. 

Kaynakça: Suikast Raporu 93/96 syf 274. 

14 OCAK 1997 TBMM’de Uğur Mumcu cinayetini araştırma komisyonu kuruldu

Türkiye Büyük Millet Meclisi 20. Dönem Yasama Yılı 45. birleşimi 14/01/1997 tarihli toplantısı 478 sayılı kararında; Uğur Mumcu Cinayetinin açıklığa kavuşturulması amacıyla Anayasanın 98’inci, Meclis İçtüzüğünün 104. ve 105. maddeleri uyarınca bir Meclis Araştırması yapılmasına, bu araştırmayı yapacak Komisyonun (9) üyeden oluşturulmasına, Komisyonun çalışma süresinin; Başkan, Başkanvekili, Sözcü ve Katip üye seçimi tarihinden başlamak üzere (3) ay olmasına ve gerektiğinde Ankara dışında da çalışmasına karar vermiştir.

4 HAZİRAN 1997 TBMM’deki araştırma komisyonu görevini tamamladı

TBMM’de Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu, görevini tamamladı. 43 toplantı, 5 inceleme gezisi, 172 adet yazı ile muhtelif kurum ve kişilerden araştırma konusu hakkında bilgi ve belge istendiği belirtildi. Çalışma süresince Komisyona 5467 adet belge ve dökümanın intikal ettiği not edildi. Saptanan sonuçlar ve öneriler şöyle sıralandı:

Dosya henüz dava açılma aşamasına getirilememiştir.

İstihbarat birimleri arasında eşgüdüm yeterli değildir

Uğur Mumcu korunmamıştır

Soruşturmanın gizliliği ihlal edilmiştir

Gerektiğinde savcı da ret edilebilmelidir

TBMM İçtüzüğü’nü araştırma komisyonları ile ilgili maddelerinde yeni düzenlemeler yapılmalıdır

İtirafçılarla ilgili yasal düzenleme yapılmalıdır

Adli Tıp Kurumu çağdaş bir yapıya kavuşturulmalıdır

Uğur Mumcu’nun ikametgâhında ve çalışma odasında tespit yapılmamıştır

Güvenlik güçleri çağın bilgi birikim ve teknolojisinden yararlanmalıdır

Uğur Mumcu’ya ait telefonlarda yapılan görüşmelerin detay kayıtları Telekom’dan istenmemiştir

İslami Hareket Örgütü Elemanları ile ilgili operasyon tutanaklarında tahrifat yapılmıştır

Üç yıl sonunda dava açılmamışsa mağdurun avukatları dosyayı inceleyebilmelidir

Ülkü Coşkun’la ilgili dosya işlemden kaldırılmıştır

Deliller muhafaza edilmelidir

Delil toplama ve ifade almada gerekli özen gösterilmemiştir

Kaynakça: Uğur Mumcu Cinayeti, TBMM Araştırma Komisyonu Raporu, Sf. 191-200

1999 İçişleri Bakanlığı, soruşturmanın yeniden gözden geçirilmesini istedi

TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonunun suç duyuruları ve Uğur Mumcu’nun eşi ile kardeşleri tarafından 1999 yılında İçişleri Bakanlığına verilen dilekçenin ardından Bakanlık, Uğur Mumcu Cinayetinden sonra kurulmuş olan olay yeri inceleme ekibi yetkililerine soruşturmanın yeniden gözden geçirilmesi talimatını verdi.

20 HAZİRAN 1999 Mumcu Ailesi’ne tazminat

Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu, bombalı saldırı sonucu yaşamını yitiren Uğur Mumcu‘nun ailesinin İçişleri Bakanlığı aleyhine açtığı davayı noktaladı.

Kurul, Bakanlığı, Mumcu‘nun eşi ve çocuklarına 5 milyar lira manevi tazminat ödemeye mahkûm eden Ankara 4. İdare Mahkemesi’nin direnme kararını onadı. Mahkeme ilk önce İçişleri Bakanlığı’nı Mumcu Ailesi’ne 5 milyar 55 milyon lira maddi, 5 milyar lira da manevi tazminata mahkûm etmişti. 

25 OCAK 2000 Baş şüpheli: Kontrgerilla

Cinayetin 7’nci yılında hâlâ aydınlatılamamış olması, hedef şaşırtılarak asıl sorumluların örtpas edildiğine dair şüpheleri giderek kuvvetlendirdi. Bu şüpheler, Mumcu cinayetinde ‘kontrgerilla’ yapısını baş şüpheli haline getirdi. 

6 MAYIS 2000 “Katiller yakalandı”

Uğur Mumcu’yu 7 yıl önce otomobiline bomba koyarak öldüren 7 kişi İstanbul’da kar maskeli, çelik yelekli, otomatik silahlı Özel Harekat timlerinin düzenlediği operasyonda yakalandı. Yasadışı dinci bir örgüte mensup teröristlerin sorgusu sürerken, İstanbul DGM ‘soruşturmanın selameti’ gerekçesiyle basına yıldırım hızıyla yayın yasağı koydu.

9 MAYIS 2000 Cinayetin baş aktörlerinden Karakuş, suikast sabahını dakika dakika anlattı

Kendisi sitenin bekçisini oyalarken, İranlıların Mumcu’nun otomobiline bomba yerleştirdiğini anlatan Karakuş, bu işlemin bir dakika sürdüğünü söyledi. Hizbullah’a katılan, daha sonra Tevhid Selam örgütünün fikirlerini benimseyen Yusuf Karakuş, İstanbul’da gözaltına alındıktan sonra Uğur Mumcu suikastini de en ince ayrıntısına kadar anlattı. 

11 MAYIS 2000 Karakuş sicilli katil

Uğur Mumcu‘ya düzenlenen suikastte kullanılan bombayı iki İranlı’ya verdiğini itiraf eden ve olay yerinde tatbikat yaptırılan Yusuf Karakuş’un, Mehmet Şahin ile birlikte Hizbullah örgütü üyesi oldukları gerekçesiyle İstanbul DGM’de yargılandıkları ortaya çıktı.

11 TEMMUZ 2000 “Umut Davası” açıldı

Ankara Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcılığı’nın el koyduğu olayın üstünden 7 yıl geçtikten sonra “Umut Davası” açıldı.

11 TEMMUZ 2000 “Uğur Mumcu cinayeti çözüldü”

Devlet Güvenlik Mahkemesi Savcısı Hamza Keleş, Ankara 2 No’u DGM’de düzenlediği basın toplantısında, “Umut Operasyonu” soruşturması sonucunda hazırladığı iddianame hakkında genel bilgiler verdi. İstanbul’da 6 Mayıs 2000’de yakalanan sanıkların, 7 Mayıs 2000’de Ankara’ya getirilip sorgulanmaları sonucu faili meçhul olayların aydınlatılması yönünde önemli mesafeler alındığını belirten Hamza Keleş, Ankara’da yakalanan sanıkların sorgulanmaları sonucunda Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin çözüldüğünü söyledi.

13 TEMMUZ 2000 Mumcu, laik kesimin temsilcisi olduğu için öldürüldü

Umut iddianamesiyle Türkiye’de son 12 yıldır işlenmiş 22 suikastın aydınlatıldığı vurgulandı. Aydınlatılan eylemler, sanıkları, gerekçeleri ve azmettirici İranlıların adlarıyla iddianamede yer aldı. İddianameye göre, Uğur Mumcu laik kesimin temsilcisi olduğu için öldürüldü. Suikastin sanıkları olarak Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Oğuz Demir işaret edildi.

7 ARALIK 2001 “Umut Operasyonu”nda 19’uncu duruşma

Ankara 2 No`lu DGM`de yapılan 19. duruşmada, “Umut Operasyonu” kapsamında yargılanan sanıklardan Talip Özçelik ve avukatı Hüseyin Kılıç, esas hakkında savunma yaptı. Mahkeme Başkanı Hüseyin Eken, dosyanın eksikliği bulunmadığı takdirde hüküm hazırlanmak üzere incelemeye alındığını bildirdi. Eken, 7 Ocak 2002 tarihli oturumda karar verilebileceği ve sanıklara son sözlerinin sorulabileceğini belirterek, tüm sanıkların duruşmada hazır bulundurulmaları için Ankara DGM Cumhuriyet Başsavcılığı`na yazı yazılmasının kararlaştırıldığını açıkladı.

6 OCAK 2002 Umut Operasyonu’nda karar bekleniyor

7 Ocak’taki oturumda, esas hakkındaki mütalaaya göre, gazeteci-yazar Uğur Mumcu`nun öldürülmesi olayına katıldığı ve cürüm işlemek için teşekkül oluşturduğu iddiasıyla hakkında idam istemiyle dava açılan Abdullah Argun Çetin ile sanıklar Musa Koca, İsmail Koçhan, Şeref Dursun ve Adnan Yükdağ`ın, üzerlerine atılı suçları işlediklerine dair yeterli kanıt bulunmadığından, beraatlerine karar verilmesi talep etti. Mütalaada, sanıklar Ferhan Özmen, Necdet Yüksel, Rüştü Aytufan, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren, Abdülhamit Çelik, Fatih Aydın, Hasan Kılıç ve Mehmet Şahin`in, Türk Ceza Kanunu`nun (TCK) “Anayasal düzeni zorla bozmaya kalkışmak” hükmünü düzenleyen 146/1. maddesine göre idamları istendi.

7 OCAK 2002 Umut Operasyonu’nda 3 idam

Uğur Mumcu suikastının da aralarında bulunduğu 22 olayı kapsayan ‘Umut Operasyonu’ davasında yargılanan Ferhan Özmen, Necdet Yüksel ve Rüştü Aytufan hakkında idam cezası verildi. Diğer sanıklar, çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Savcı Hamza Keleş’in iddianamede 9 idam istediği davada mahkeme, sadece 3 sanık için idam kararı verdi. 

*Karar, Yargıtay aşamasında, bir kısım sanıklar yönünden onanmış, bir kısım sanıklar yönünden ise bozularak dosya 2 no.lu DGM’ye dönmüştür. Bozma kararına uyularak, dava, anılan mahkemenin 2002/139 sayılı dosyasından devam etmektedir.

24 OCAK 2002 Suikastin 9’uncu yılı

Mumcu’nun cinayetinde 9 yıl geride kalırken suikasti aydınlatmaya yönelik yürütülen soruşturmada 2 sanık hüküm giydi. Ancak kafalarda hala soru işaretleri var.

17 MART 2003 Umut Operasyonu davasında bozmadan sonraki ilk duruşma

Umut Operasyonu Davasının bozmadan sonra görülen duruşmasında, “Umut Operasyonu” kapsamında cinayeti araştırılan bir başka isim Muammer Aksoy’un öldürüldüğü yerde bulunan mermi kovanlarına ilişkin çelişkinin giderilmesi için söz konusu tutanağı tutan polis memurları dinlendi.

16 NİSAN 2003 Sanık ‘tanınmadı’

Görülen duruşmada, “Umut Operasyonu” kapsamında yargılanan Ferhan Özmen ile olay tarihi öncesi kargo şirketinde çalışan Gülay Çalap yüzleştirildi. Tanık aradan geçen uzunca süre nedeniyle tanımasının mümkün olmadığını söyledi.

27 AĞUSTOS 2003 İçişleri Bakanlığı’na 4959 sayılı yasa sorusu

Görülen duruşmada İstanbul 3 nolu DGM yazılarak; (…) 1993/205 esas ve 1993/ 576 esas sayılı (İslami Hareket Örgütü lideri iddiasıyla yargılanan) Ekrem Baytap ile dosyasından Abbas Gulamzade’nin kaçırılması olayıyla ilgili teşhis tutanakları tanık beyanları olay tutanağı ve dosyada varsa başkaca kanıtların ve yine bu dosyada bulunan iddianamenin verilmişse kararın örneklerinin çıkartılıp gönderilmesine, (…) istemde bulunan sanıkların 4959 sayılı (Topluma Kazandırma Kanunu) yasadan istifade edip edemeyeceklerinin İçişleri Bakanlığından sorulmasına karar verildi.

18 ŞUBAT 2004 Dosyaların birleştirilmesi kararlaştırıldı

Görülen duruşmada, İstanbul 3 No’lu DGM’den gönderilen dosyanın bu dosya ile birleştirilmesinin beklenilmesine karar verilip duruşma 17.03.2004 tarihine ertelenmişti.

17 MART 2004 Ekrem Baytap dosyası birleştirildi

Görülen duruşmada, 

– Ekrem Baytap dosyasının birleştirilme kararı ile dosya içine alındığı,

– davanın 1 No’lu sanığı Hasan Kılıç’ın ve birleşen dosya sanığı Ekrem Baytap’ın 4959 sayılı yasadan yararlanması istemlerinin İçişleri Bakanlığına yazılarak rapor hazırlanmasının istenmesine,

– diğer sanıkların istemlerine ilişkin yazılan müzekkere cevaplarının beklenmesine, karar verilip duruşma 26.04.2004 tarihine ertelendi

26 NİSAN 2004 İçişleri Bakanlığı’ndan ret

Görülen duruşmada;

– Sanıklardan Mehmet Şahin, Fatih Aydın, Mehmet Ali Tekin, Yusuf Karakuş, Muzaffer Dağdeviren’in 4959 sayılı yasadan (Topluma Kazandırma Kanunu) yararlanma istemlerine ilişkin İçişleri Bakanlığınca olumsuz yanıt verildiğine ilişkin yazı okundu.

– Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap’la ilgili olarak İçişleri Bakanlığına yazılan yazı cevaplarının beklenilmesine karar verildi.

02 HAZİRAN 2004 Umut Davası’na DGM engeli

Görülen duruşmada tutuklu sanık Mehmet Şahin’in avukatı Mehmet Ballı söz alarak, DGM’lerin kuruluşuna ilişkin Anayasa’nın 143. maddesinin son AB uyum paketiyle yürürlükten kaldırıldığını anımsattı. DGM’lerin Kuruluş ve Yargılama Usulleri Hakkındaki 2845 sayılı yasanın Anayasal dayanağının kalmadığını ifade eden Ballı, ”Hukuk boşluk tanımaz. Tabii hakim ilkesi de göz önüne alınarak, dosyanın derhal görevsizlik ve yetkisizlik kararıyla İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilsin” dedi.

07 HAZİRAN 2004 Umut Davası Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredildi

5190 sayılı yasa ile 2845 sayılı DGM leri kanunu yürürlükten kaldırıldığı için dava dosyası yeni kurulan Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne devredildiği için adı geçen mahkemece açıldı. Böylece dava dosyasına bakan heyet ve savcı bir kez daha değişmiş oldu. Bakanlığa yazılan yazı cevaplarının beklenilmesine karar verilerek duruşma 04.08.2004 gününe ertelendi.

04 AĞUSTOS 2004 Kılıç ve Baytap’ın topluma kazandırma yasası talepleri reddedildi

Görülen duruşmada; Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap’ın topluma kazandırma yasasından yararlanamayacaklarına ilişkin gelen İçişleri Bakanlığı yazıları okundu. Sanık vekillerine gelen yazılara karşı beyanda bulunmaları için süre verilerek duruşma 20.09.2004 gününe ertelendi.

26 KASIM 2004 Davada sadece 4 tutuklu sanık kaldı

Esas hakkındaki savunmalarını yapan bazı sanıklar, yeni Türk Ceza Kanunu’nda yer alan lehlerine değişikliklerin göz önüne alınarak tahliyelerine karar verilmesini istediler. Cumhuriyet Savcısı, tüm tutuklu sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verilmesini istedi. Mahkeme heyeti duruşmaya verdiği kısa aranın ardından suçun vasıf ve mahiyeti, mevcut delil durumu ve yeni Türk Ceza Kanunu’nda lehlerine düzenlemeler göz önüne alınan Yusuf Karakuş, Abdulhamit Çelik, Muzaffer Dağdeviren, Fatih Aydın ve Mehmet Şahin’in tahliyelerine karar vererek, duruşmayı erteledi. Böylelikle davada tutuklu olarak sadece, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla yargılanan sanıklar Ferhan Özmen, Hasan Kılıç, Mehmet Ali Tekin, Ekrem Baytap kaldı.

20 KASIM 2004 Ferhan Özmen mahkeme heyeti ile tartıştı

Görülen duruşmada, sanık Ferhan Özmen vekili müvekkilinin savunmasını yaparken mahkeme heyeti ile tartışmaya girdi; duruşmaya ara veren mahkeme heyeti tekrar duruşmaya başladığında Ferhan Özmen vekiline ihtaratta bulunarak CMUK 394/ d işlem yapacağını bildirdi.

Sanık Ekrem Baytap vekilleri savunma için süre istediler, Sanık Hasan Kılıç vekili ise mazeret dilekçesi vererek duruşmaya katılmadı.

Mahkeme heyeti tutuklu sanıklar Hasan KILIÇ, Ferhan ÖZMEN, Mehmet Ali TEKİN ve Ekrem BAYTAP’ın tutuk hallerinin devamına, tutukluluk durumlarının 14.01.2005 günü incelenmek üzere duruşmayı 14.02.2005 günü saat 10.00’a erteledi.

14 OCAK 2005 Sanıkların tutukluluğunun devamına…

Görülen duruşmada, sanıkların tutukluluklarının devamına karar verildi.

14 ŞUBAT 2005 Yeni ceza yasasının yürürlük tarihi bekleniyor

Görülen duruşmada, yeni ceza yasasının yürürlük tarihi beklendiği için önemli bir gelişme olmadı.

25 MART 2005 Tahliye istemine ret

Duruşmada söz alan Ekrem Baytap’ın avukatı Mehmet Alagöz, müvekkilinin 11 yıldır tutuklu olduğunu, yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ve Ceza Muhakemesi Kanunu’ndaki (CMK) düzenlemeler dikkate alındığında, tahliye edilmesi gerektiğini savundu. Tutuklu sanıklar da tahliyeleri istedi.   Mahkeme heyeti, Cumhuriyet Savcısı Salim Demirci’nin de görüşü doğrultusunda, sanıkların tutukluluk hallerinin devamına karar verdi.

13 MAYIS 2005 Yeni ceza yasasının yürürlük tarihini beklemeye devam

Görülen duruşmada, yeni ceza yasasının yürürlük tarihi beklendiği için, tıpkı Şubat ayındaki dava gibi önemli bir gelişme olmadı.

10 HAZİRAN 2005 Savcı mütalaasını açıkladı

Görülen duruşmada, savcılık makamı esas hakkındaki mütalaasını okudu; Buna göre sanıklardan; Ekrem BAYTAP ve Ferhan ÖZMEN’in 765 sayılı TCK’nun (eski kanun) 146/1 31,33,40 maddeleri gereği, Mehmet Ali TEKİN ve Hasan KILIÇ’ın 5237 sayılı TCK’nun (yeni kanun) 314/1,3713 sayılı Kanunun 5, 53 ve 63 maddeleri gereği, Abdül Hamit ÇELİK, Muzaffer DAĞDEVİREN, Fatih ALGÜN, Yusuf KARAKUŞ ve Mehmet ŞAHİN’in 5237 sayılı TCK nın 314/2, 53 , 63 ve 3713 sayılı yasanın 5.maddesi gereği, cezalandırılmalarını; Sanık Yusuf KARAKUŞ’un ve Muzaffer DAĞDEVİREN’nin daha önceki mahkumiyetlerine ilişkin şartlı tahliyelerinin geri alınmasını, Ferhan ÖZMEN, Hasan KILIÇ ve Abdül Hamit ÇELİK’in sürücü belgelerinin geri alınmasını, 4959 sayılı yasadan (topluma kazandırma/pişmanlık yasası) faydalanmak yönünden talepleri olan sanıkların bu taleplerinin reddini, kamu adına talep etti. Sanık vekillerden; Ekrem BAYTAP vekili savunma için süre istedi, Mehmet ŞAHİN, Mehmet Ali TEKİN, Hasan KILIÇ vekili, Ferhan ÖZMEN vekilleri esas hakkındaki savunmalarını yaptılar. Sanıklardan Hasan KILIÇ ve Mehmet Ali TEKİN ile, Ekrem BAYTAP vekiline esas hakkındaki savunmalarını yapmaları için mehil verilerek duruşma 01/07/2005 tarihine ertelendi.

1 TEMMUZ 2005 Dosya heyetçe incelemeye alındı

Görülen duruşmada, sanıklardan Hasan KILIÇ ve Mehmet Ali TEKİN ile, Ekrem BAYTAP vekili davanın esasına yönelik savunmalarını yaptı. Dosya heyetçe incelemeye alınarak duruşma 28.07.2005 günü saat 10.30’a ertelendi.

28 TEMMUZ 2005 Karar duruşması

Görülen karar duruşmasında, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi Ferhan Özmen’e, aynı suçtan ağırlaştırılmış müebbet, Ekrem Baytap’a 15 yıl hapis cezası verdi.

8 KASIM 2006 Karar onandı

2000 yılında 2000/102 E.sayılı Umut Operasyonu Davası adı ile açılan dava, çeşitli aşamalardan geçirilerek Yargıtay 9.Ceza Dairesi’nin 2006/1554 E.2006/6101 K.sayılı kararıyla onandı. Olayın faili olarak bu davada yargılanan Necdet Yüksel yönünden daha önce kesinleşen karar, son kararın onanmasıyla, Ferhan Özmen yönünden de kesinleşti. Sanık Baytap’a verilen 15 yıl hapis cezası bozuldu. Diğer sanıkların ise Topluma Kazandırma Yasası’ndan yararlanamayacaklarına işaret edildi.

18 ARALIK 2008 Tevhid-Selam Kudüs Örgütü davası sürüyor

Terör ve organize suçlara bakmakla görevli Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekilliğince hazırlanan iddianamede, sanıklardan İran’da ikamet ettiği belirtilen Cansız, Eş ve Akbulut’un ”Yasadışı Tevhid-Selam Kudüs Örgütünün’‘ yöneticisi, İsviçre’de ikamet ettiği belirtilen Koral’ın ise üyesi olduğu öne sürülüyor. Sanıkların 22 yıl 6 aya kadar değişen sürelerle hapis cezasına çarptırılmaları istenen iddianamede, örgütün, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Suudi Arabistan Büyükelçiliği görevlisi Abdulgani Bedevi, ABD vatandaşı Victor Marwick, İsrail Büyükelçiliği görevlisi Ehud Sadan’ın öldürülmesinin de arasında yer aldığı birçok terör eyleminden sorumlu tutulduğu belirtiliyor.

28 OCAK 2009 Tevhid- Selam Kudüs Ordusu üyelerine yeni dava

Aralarında Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Muammer Aksoy ve Bahriye Üçok cinayetlerinin de bulunduğu 17 ayrı silahlı ve bombalı saldırıyı gerçekleştiren “Tevhid- Selam Kudüs Ordusu” örgütünün 3 yöneticisi ile 1 üyesi hakkında yeni dava açıldı. İddianamede bazı şüpheliler kod adıyla bilinirken, Ali Akbulut, Selahattin Eş, Ahmet Cansız ve Aydın Koral’ın gerçek kimliklerinin soruşturmada belirlendiği vurgulandı.

15 TEMMUZ 2009 Duruşma ertelendi

Bahriye Üçok, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesinin de arasında bulunduğu birçok saldırıdan sorumlu tutulan yasadışı ”Tevhid-Selam Kudüs Örgütü”ne üye olduğu iddia edilen 4 kişinin yargılanmasına devam edildi. Mahkeme Başkanı Halit Dönmez, hakkında yakalama emri bulunan sanıklar Ahmet Cansız, Selahattin Eş ve Ali Akbulut’un yakalama emirlerinin infazının beklenmesine, tutuklu sanık Aydın Koral’ın yokluğundaki tutukluluk halinin devamına karar verildiğini açıkladı. Mahkeme, bu nedenle duruşmayı erteledi.

18 OCAK 2010 Ersönmez Yarbay: Mumcu suikastinin üstüne gitmemiz engellendi

TBMM Uğur Mumcu Cinayetini Araştırma Komisyonu Başkanı Ersönmez Yarbay, Cumhuriyet gazetesi yazarı Uğur Mumcu’nun ölümünü araştırırken, adı konmamış fiili bir dirençle karşılaştıklarını söyledi. Yarbay, o dönemde Mumcu olayı ile ilgili ihmali bulunan yetkililer hakkında suç duyurusunda bulunduklarını; ancak savcıların bir türlü harekete geçmediğini ifade etti. Yarbay, dönemin Devlet Güvenlik Mahkemesi (DGM) Başkanı, İçişleri Bakanı ve Emniyet Müdürü ile görüşme taleplerinin ise karşılanmadığını kaydetti

3 ARALIK 2012 Mehmet Ağar: İhmal etmişiz

Uğur Mumcu’nun kızı Özge Mumcu, bianet’e verdiği beyanatta: “1994’te annem dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar’a korumayla ilgili neden yazılı emir verilmediğini sorduğunda, Ağar, “İhmal etmişiz” yanıtını verdi. Nitekim güvenlik güçlerinin ihmali ile ilgili suç duyurusundan da bir sonuç çıkmadı.” dedi.

5 OCAK 2013 “Suikast dosyası zaman aşımına uğramasın” çağrısı

Uğur Mumcu’nun 20. ölüm yıldönümü yaklaşırken Mumcu’nun ağabeyi ve İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Avukat Ceyhan Mumcu, suikast dosyasının 24 Ocak tarihinden itibaren zaman aşımına uğrayacağını vurguladı. Ceyhan Mumcu, suikast dosyasının zaman aşımına uğramasına 19 gün kala cumhuriyet savcılarına çağrıda bulundu.

17 OCAK 2013 Mumcu’nun otomobili ailesine teslim edilecek

Yargıtay’ın bozma kararının ardından Umut operasyonuna ilişkin olarak Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi yeni mahkûmiyet kararları verdi. Uğur Mumcu’nun arabasının enkazının mirasçılarına devredilmesi kararlaştırıldı. Kararın açıklamasından sonra Özgür Mumcu twitter hesabından tepkisini gösterdi. Mumcu, ‘Babamın arabasının enkazını bize vereceklermiş. Sağolsunlar. Arabam yoktu iyi oldu.’ şeklinde tweet attı.

19 OCAK 2013 Mumcu Ailesi’ne vergi şoku

Uğur Mumcu’nun avukat ağabeyi Ceyhan Mumcu, Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin iade edilmesine karar verdiği Mumcu’nun aracı için, “Araç emniyetteyken 10 yıl sonra yüklüce bir vergi cezası geldi. Vergi Dairesi’ne parayı yatırdım. Basında eleştiri konusu oldu, onun üzerine Devlet Güvenlik Mahkemesi Başsavcılığı vergiden düşülmesi konusunda sert bir yazı yazdı Maliye Bakanlığı‘na. Aracın vergisi düşmemişse aile bir de 20 yıllık taşıt vergisini ödemek zorunda kalacak.” dedi.

24 OCAK 2013 Suikastin 20’nci yılı

Uğur Mumcu suikastinin 20’nci yılında Mumcu’nun evinin önünde düzenlenen anma törenine CHP, DSP, İşçi Partisi, Eğitim-İş, Birleşik Büro-Sen, Atatürkçü Düşünce Derneği, Türkiye Gençlik Birliği (TGB) ve Kızılırmak Yerel Dernekler Federasyonu’nun yanı sıra çok sayıda vatandaş katıldı. Mumcu’nun evinin bulunduğu apartmana CHP Çankaya Gençlik Örgütü tarafından “20 Yıldır Uğur Yok, Adalet Yok” yazılı dev pankart asıldı. TGB de “Failleri Biliyoruz Zamanaşımına Direniyoruz” pankartıyla sokağa giriş yaptı.

16 ARALIK 2013 Uğur Mumcu’nun arabası Eskişehir’de sergilenecek

Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1993 tarihinde bombalı saldırıda yaşamını yitirdiği 06 YR 245 plakalı otomobili, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile Çağdaş Gazeteciler Derneği’nin girişimleriyle Mumcu ailesinden izin alınarak Ankara’dan kamyonla Eskişehir’e getirildi. Enkaz yığını halindeki otomobil Büyükşehir Belediyesi garajına götürüldü.

17 ARALIK 2013 Sanıklara hapis cezası

Mumcu, Kışlalı, Aksoy ve Üçok’un öldürülmesinin de aralarında bulunduğu 18 ayrı olayı kapsayan operasyon sonucu açılan davalar birleştirilerek Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Mahkeme, 17 Aralık 2013’te, sanıklardan Mehmet Ali Tekin, Hasan Kılıç ve Ekrem Baytap’ı, ‘silahlı suç örgütü kurma ve yönetme’ suçlarından 12 yıl 6’şar aya, Abdulhamit Çelik, Fatih Aydın, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Recep Aydın’ı da ‘silahlı suç örgütü üyesi olmak’ suçundan 6 yıl 3’er ay hapse mahkûm etti.

24 OCAK 2014 Öldürüleceğini 3 gün önce söylemişti

Uğur Mumcu’nun 21. ölüm yıldönümünde konuşan gazeteci Hikmet Çetinkaya, Mumcu’nun suikastten üç gün önce ‘Beni öldürecekler’ dediğini söyledi. Çetinkaya, “Ölümünden üç gün önce yanılmıyorsam yine yağmurlu bir gündü. 21 Ocak 1993 Perşembe. Uğur Mumcu ve Cüneyt Arcayürek, Ankara’dan İstanbul’a gelmişlerdi birlikte. Öğleden sonra Cağaloğlu’ndaki Cumhuriyet’in en üst katında Nadir Nadi’nin odasındaydık İlhan Selçuk ve diğer yönetici arkadaşlarla. Uğur’un üzerinde lacivert bir ceket, bordo renkli balıkçı yeleği, mavi bir gömlek vardı. Konu bir ara Türkiye’nin siyasal gündemine geldi. Uğur oldukça tedirgindi ve İlhan Ağabey’e dönüp şöyle dedi: ‘İlhan Ağabey seni ve beni öldürecekler!’ O anı, yazımı yazarken anımsıyorum. Odada buz gibi bir hava esti. Akşam saatlerinde Arcayürek ve Uğur, Ankara’ya dönmek için Atatürk Havalimanı’na gittiler. Bu Uğur’u son görüşümdü…” dedi.

13 NİSAN 2014 “Selamcıların suikastle alakası yok”

Uğur Mumcu’nun ağabeyi Avukat Ceyhan Mumcu, Yargıtay 9’uncu Ceza Dairesi’nin “Umut Davası”ndaki kararını Akit için yorumladı. Mumcu, Uğur Mumcu suikastı ile Selamcıların bir ilişkisinin olmadığını Selam’ın sadece İslami bir düşünce akımı olduğunu söyledi.

10 NİSAN 2014 Umut Davası’nda cezalara onama

Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy, Uğur Mumcu ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesinin de aralarında bulunduğu çok sayıda olayı kapsayan “Umut Davası”nda, yasadışı “Tevhid-Selam Kudüs Örgütü” ile “İslami Hareket Örgütü” yönetici ve üyesi 8 sanığa verilen hapis cezalarını onadı.

17 TEMMUZ & 8 AĞUSTOS 2014 Sanıklara tazminat ödenmesine hükmedildi

Umut Davası sanıklarından Kılıç, Karakuş ve Şahin, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuruda bulundu. Başvurucular, gözaltında haklarının hatırlatılmadığını, azami gözaltı süresinin aşıldığını, haksız olarak tutuklandıkları ve gözaltına alındıkları gerekçesiyle kişi hürriyeti ve güvenliği haklarının ihlal edildiğini, ifadelerinin işkence altında alındığını, avukat huzurunda alınmayan ifadelerinin hükme esas alındığını, yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle adil yargılanma haklarının ihlal edildiğini öne sürdü. Yüksek Mahkeme, başvurucuların avukat yardımından yararlanma hakkıyla bağlantılı olarak hakkaniyete uygun yargılanma hakkı ve yargılamanın 13 yıl 10 ay 25 gün sürmesi nedeniyle makul sürede yargılanma hakkının ihlal edildiğine karar verdi. Karakuş ve Şahin’e 10’ar bin, Kılıç’a 18 bin lira manevi tazminat ödenmesine hükmedildi.

26 ARALIK 2016 Umut operasyonu hükümlüleri yeniden yargılanacak

Anayasa Mahkemesi, Uğur Mumcu, Bahriye Üçok, Muammer Aksoy ve Ahmet Taner Kışlalı’nın öldürülmesine ilişkin 2000 yılında gerçekleştirilen “Umut Operasyonu” kapsamında “silahlı terör örgütü kurucusu ve üyesi olmak” suçlarından mahkum edilen Hasan Kılıç, Mehmet Şahin ve Yusuf Karakuş’un yeniden yargılanmasına karar verdi.

9 MAYIS 2017 17 yıl sonra altı sanığın yeniden yargılanmasına başlanıyor

Ankara 11’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde (ACM) 10 Mayıs saat 10:00’da ilk duruşması görülecek davada, Hasan Kılıç, Mehmet Ali Tekin, Recep Aydın, Yusuf Karakuş, Mehmet Şahin ve Fatih Aydın yeniden yargılanacak. Mumcu ailesinin avukatı Halil Sevinç’in verdiği bilgiye göre sanıklardan Hasan Kılıç, Yusuf Karakuş ve Mehmet Şahin’nin avukatının bireysel hak ihlali olduğu gerekçesiyle Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurması üzerine bu süreç başladı.

10 MAYIS 2017 Umut Davası yeniden başlıyor

‘Umut davası’, sanıklarının adil yargılanmadıkları kararı üzerine süreç yeniden başladı. Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, terör örgütü kurmaktan 12 yıl 6’şar ay hapse mahkûm olan Ali Tekin ve Hasan Kılıç ile örgüt üyeliğinden 6 yıl 3’er ay hapis cezası alan Mehmet Şahin, Yusuf Karakuş ve Recep Aydın’ın yeniden yargılanması kararını verdi. Sanıklar, o dönemde işkence altında ifade verdiklerini ileri sürerek, suçlamaları reddettiler. “FETÖ” ile bağlantılı oldukları iddia edilen bazı polisler davaya müdahillik talebinde bulundu. Mahkeme, talepleri reddederken davayı 9 Kasım 2017 tarihine erteledi.

24 OCAK 2018 Adnan Gerger: 25 yıldır o tuğla neden çekilmiyor?

‘Uğur Mumcu’yu kim öldürdü?’ kitabının yazarı Adnan Gerger, Mumcu’nun ölümünün 25’nci yılında BBC Türkçe için bir yazı kaleme aldı. Gerger yazısında, “Suikastın üzerinden 25 yıl geçmesine ve adli zaman aşımına 5 yıl gibi kısa süre kalmasına karşın ne yazık ki 24 Ocak 1993’teki Uğur Mumcu Suikastı, diğer suikastlar ve birçok kanlı eylem gibi hâlâ aydınlanmadı.” ifadelerini kullandı.

24 OCAK 2019 Suikastin 26’ncı yılı: Azmettiriciler hâlâ bilinmiyor

Sertaç Aktan, Euronews Türkçe’de Uğur Mumcu suikastinin 26’ncı yılı için bir yazı kaleme aldı. Aktan’ın yazısında “Kontr-gerillanın hukuk dışı uygulamalarından MİT-PKK ilişkisine, devlet içerisindeki tarikat ve cemaat örgütlenmelerinden pek çok başka tehlikeli ve zor konuya dair yazılar ve kitaplar kaleme almış olan Mumcu’nun yılan hikayesine döndürülen dava sürecinin farklı iktidar dönemlerinde farklı yönlere evrilmesi medyada yeterince yer bulamadı ve toplumsal hafıza zayıfladı. Her yıl anmaların ötesine geçmeyen Mumcu suikasti, yaşandığı günden itibaren üzerindeki soru işaretlerinden kurtulamadı.” ifadeleri dikkat çekti.

24 OCAK 2020 Suikastin 27’nci yılı: Davanın kritik ismi hâlâ kayıp

Özge Mumcu Aybars, babası Uğur Mumcu’nun 27’nci ölüm yıldönümünde Euronews Türkçe için bir yazı kaleme aldı. Aybars’ın yazısından dikkat çeken bazı bölümler şöyle: 

“24 Ocak 1993, saat 13.08. Babam önden çıktı, annem arkasından. Kulakları sağır edecek bir patlama sesi geldi. Salon kapısındaki camlar titredi, vitrindeki fincanlar yerinden oynadı. 11 yaşındaydım, babamın evimizin önündeki Renault 12’si paramparça olmuş, patlamanın şiddetinden vücudu 2 metrelik duvarı aşmış, su deposunun karlı toprağına düşmüştü. Gözlüğü sağlam kalmış, ceketinin iç cebindeki kalem ortasından ikiye ayrılmıştı. Bu patlama hem kişisel tarihimizin hem de Türkiye tarihinin bir kırılma noktası olacaktı. Babamın cinayetini takiben 1993’te üst üste katliamlar yaşanacak ve 1993 yılı bazı çevrelerce “adı konulmamış darbe” olarak anılacaktı. Ancak kimin bu darbeyi yaptığını ve de kimin bu suçu işlediğini öğrenme şansımız hiç olmayacaktı.”

Mumcu’nun ölümünün 27’nci yılında, aracına bombayı yerleştirdiği bilinen Oğuz Demir hâlâ kayıp. 

15 OCAK 2021 Yargılanan 3 sanık beraat etmiş

Uğur Mumcu, Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Ahmet Taner Kışlalı cinayetlerinin arkasındaki örgüt olan yasadışı Tevhid-Selam Kudüs Ordusu üyesi olmak suçundan yargılanan ve kırmızı bültenle aranan 3 sanığın, mahkemenin “tutuklanmama güvencesi” vermesinin ardından Türkiye’ye geldikleri, savunma yaptıktan sonra da beraat ettirildikleri ortaya çıktı.

21 OCAK 2021 Fethiye’de Uğur Mumcu anıtı açıldı

Fethiye’de geçmiş dönemlerde halkın kullanımına sunulan Uğur Mumcu Parkı’nda Mumcu’nun anıt heykeli açıldı. Yontucu Onur Fırat Fen’in yaptığı Uğur Mumcu’nun anıt heykeli, Fethiye Belediyesi tarafından düzenlenen bir törenle açıldı. 

23 OCAK 2021 TRT Arşiv, Uğur Mumcu’nun videolarını kaldırdı

Gazeteci Uğur Mumcu’nun katıldığı programlardaki konuşmalarının olduğu videolar, TRT’nin arşivinde yıllardır bulunurken, TRT sessiz sedasız Mumcu’nun görüntülerini kaldırdı.

6 MAYIS 2021 “Bombacı ülkeye döndü” iddiası

Mumcu cinayetine ilişkin Ankara Valiliği’ne yapılan ihbarda, firari sanık Oğuz Demir’in sahte kimlikle Türkiye’ye döndüğü iddia edildi. İhbarı araştıran Emniyet ise raporunda Demir’in adresini “Avustralya” olarak yazdı.

KAYNAK: FİKRİ TAKİP