Furkan News editörleri olarak, “Okunmaya Değer” başlığıyla siz değerli takipçilerimizle her ay yeni bir kitap önerisinde bulunduğumuz serimize bu ay Rene Guenon’ın ‘Modern Dünyanın Bunalımı’ kitabıyla devam ediyoruz.
René Guénon, her şeyden önce bu çağın bir tanığıdır. Fransız kökenli Müslüman Guenon, eserin de Doğu-Batı arasındaki sürtüşmeyi hatta Batı’nın Doğu geleneğini hep bir engelleme, gölgeleme doğrultusundaki çalışmalarını tespit etmiş ve yorumlamıştır. Modern dünya bu çağda ölümcül bir inişe geçti. René Guénon, insanlık çevriminin sonu gelmeden olaylara yorum getirecek, çağdaş yanılsamaların tuzağından insanı kurtaracak yeni bir bulgunun ilk işaretlerini vermiştir. Modern dünyanın umacıları konumunda olan bir başka deyişle öcüleri olan; ilerleme, hümanizm, bireycilik vs gibi anlayışların öne çıkarılıp neticede de ruhsuz, ihtiraslı ve maddi düşkünlüğü olan kimseler ortaya çıkardığını ve bu noktada da gitgide başarılı olduğunun gözlemi bulunuyor. Ya da batı uygarlığının Doğu’dan alıntıladığı çoğu şeyi asli itibariyle değil de tamamen indirgenmiş vaziyette kendi zihniyetlerinin yansımaları şeklinde görürüz.
Doğuda da seküler modern zihniyete meyyal bir tavra sahip kimselerin oranlarındaki artışta, kendi geleneklerini tam manasıyla içselleştirememiş, fehmedememiş adeta -modern dünyanın rengine kanmış- kimseleri ortaya çıkarmış olur. Eğer geleneğin gücünü fehmetse bu durumla mücadele edecek ve maddenin bizim üzerimizdeki hâkimiyetinin aksine bizim onun üzerindeki hâkimiyetimizi kavramış olacaktır.
Modern düşüncenin, insanın varoluşundaki ve yaşayışındaki yüce manayı iteleyip tefekküri ve manevi ciheti sansürleyip kendi kurduğu âleme yani maddi âleme davet etmesi söz konusudur. Davet metodunu da doğunun benimsediği ilkelere aykırı bir şekilde telakki edip doğuyla uzlaşmanın aksine taban tabana zıt olma derdindedir. Maddeyle doyuma erişilebileceğini savunan bu modern yapı vaat ettiği şeyin aksiyle bugün de karşı karşıyadır. Hakiki doyumun şuurunda olan doğunun entellektüalitesini, geleneğini ısrarla görmezden gelen ve alternatifler üreten batı için şunu söylemek gerekir ki; modern düşünceyle dini düşünce arasında çatışma ve uyuşmazlık vardır: Modern düşüncenin, dini düşünce için beslediği düşmanlıkta ortadadır. Çünkü o insanlığın fevkinde bir gerçeklik yansıtan her şeyin tamamen yıkımını istemektedir.
Kitabın kapak yazısı şöyle:
“Modern dünya, bu ölümcül inişle uçurumun ta dibine mi inecek, yoksa Yunan-Latin uygarlığının çöküşünde olduğu gibi,
sürüklendiği uçurumun dibine varmadan önce, yeniden bir diriliş mi gerçekleşecek? Öyle görünüyor ki, yarı yolda
duruş artık hiç mümkün değil. Ayrıca, geleneksel öğretilerce verilen bilgilere göre, Kali- Yuga’nın son safhasına, bu
“Karanlık Çağ”ın en karanlık dönemine gerçekten girmiş durumdayız. Çünkü gerekli olan basit bir doğrulma değil,
bütünsel bir yenilenmedir . Her alanda bir düzensizlik ve bir bunalım hüküm sürmektedir.
Eskiden görülmüş olan bunalımların sınırını aşan bir noktaya gelinmiştir. Şimdiyse Batı’ dan başlayarak bütün dünyayı istilâ edecek gibi görünmektedir . Çok iyi biliyoruz ki onların zaferi ancak geçici ve görünüştedir . Ama öyle bir aşamada, insanlığın güncel
çevrim boyunca geçireceği en ciddi bunalım işareti de olabilir. Durumun ciddiyeti görmezlikten gelinmemelidir . Hiçbir “iyimserlik” ya da “kötümserliğe ” kapılmadan, onu olduğu gibi ele almak uygun olur . Çünkü, daha önce de söylediğimiz gibi, eski dünyanın sonu yeni bir dünyanın başlangıcı olacaktır. “