09.25.2024

Erdoğan 18 yıl sonra CHP Genel Merkezi’ni ziyaret etti

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e iade-i ziyarette bulundu. Görüşme 1,5 saat sürdü.

Yaklaşık 18 yıl sonra ilk kez CHP Genel Merkezi’ne giden Erdoğan’ı ağırlamak için özel hazırlık yapıldı.

Özel, ziyaret başlarken Erdoğan’ı genel merkez merdivenlerinde karşıladı ve liderler el sıkışarak basına poz verdi.

Görüşmenin ardından Özel, Erdoğan’a makam arabasına kadar eşlik etti.

Ziyareti önemli kılan ise yerel seçimler sonrasında Özel’in Erdoğan’ı ziyaretiyle başlayan “siyasette normalleşme, yumuşama” sürecinin devam edip etmeyeceğinin göstergesi olarak görülmesiydi.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik, Erdoğan ve Özel arasındaki görüşmede yeni anayasa çalışmaları, ekonomi ve Avrupa Parlamentosu seçimlerininin gündeme geldiğini söyledi.

Gazetecilerin sorularını yanıtlayan Çelik, “CHP istediği zaman Sayın Hazine ve Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek ile görüşebilir” dedi.

Hakkari Belediyesi’ne atanan kayyumun da görüşmede gündeme geldiğini belirten Çelik şunları söyledi:

“Kayyum ataması konusundaki tutumuz nettir. Hangi partiden olursa olsun millete destek veren her belediye başkanına destek vereceğiz. İktidar olarak buna destek verme tutumumuz açıktır. Ancak yetkiyi terör örgütüne destek verme tarafında kullanıyorsa buna kesinlikle müsaade edilmeyecektir.

“Bu konuda Sayın Cumhurbaşkanı ve Genel başkanımız tüm siyasi partilerin hassasiyet göstermesi gerektiğini belirtti. Bu görüşmede bu mesajları gündeme getirmişlerdir.”

Çelik, ihtiyaç olursa bir üçüncü görüşmenin daha yapılabileceğini dile getirdi.

erdoğan ve özel
Fotoğraf altı yazısı,Özel, Erdoğan’ı Genel Merkez binasının kapısında karşıladı.

İlk görüşmede, 28 Şubat tutuklusu emekli subayların tahliyesi, gölge bakanların alanları ile ilgili kabine üyeleri ile görüşme yolunun açılmasına ilişkin somut sonuçlar alınmasından memnun olan Özel’in ikinci görüşmede gündeminde kayyum sorunu, Gezi ve diğer siyasi tutuklular ile başta emekliler olmak üzere dar gelirli kesimlerin sorunları olduğu söyleniyordu.

Özel, Cumhurbaşkanı ile yaptığı görüşmenin ardından partisinin Merkez Yürütme Kurulu (MYK) üyelerini topladı.

Forslu bayrak asıldı

Erdoğan son olarak 2006’da, başbakanlığı döneminde yeni genel merkezinin açılışı nedeniyle dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ı ziyaret etmişti.

18 yıl sonra bu kez cumhurbaşkanı sıfatıyla CHP’ye giden Erdoğan için parti yönetimi özel hazırlık yaptı.

Oturma düzeni tartışmalarının, görüşme içeriğinin önüne geçmemesine yönelik önlemler alındı.

görüşme

Özel’in 2 Mayıs’ta AKP Genel Merkezi’ndeki ziyaretinde, basına servis edilen fotoğraflarda, Erdoğan’ın yanındaki bir koltuğun boş olması kamuoyunda ve sosyal medyada tartışma yaratmış, bu durum CHP yönetimini de rahatsız etmişti.

CHP yönetimi, benzer bir tartışmanın yaşanmaması için cumhurbaşkanlığı protokolünden sorumlu isimlerle görüşerek, oturma düzenini planladı.

Buna göre ilk görüşmede olduğu gibi AKP Genel Başkanvekili Mustafa Elitaş ve CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan, Salı günkü görüşmede de liderlere eşlik etti ve oturma düzeni de buna göre tasarlandı.

Mevzuat gereği, cumhurbaşkanı ziyareti olması nedeniyle, Erdoğan’ın gelişinde CHP Genel Merkezi’ne Cumhurbaşkanı forsu olan Türk bayrağı asıldı.

Erdoğan’ın en önemli gündem maddelerinden birisi yeni anayasa olduğu belirtiliyordu.

TBMM’nin Ekim ayında başlayacak yeni yasama yılında, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un, siyasi partilerden yeni anayasa için “usul” konusunda görüşlerini alması ile Erdoğan, yeni anayasa sürecini başlatmak istiyor.

İlk görüşmede, Erdoğan’ın yeni anayasa konusunda kısa bir değerlendirme yapmakla yetindiği bilgileri yansımıştı.

CHP kurmayları Genel Başkan Özgür Özel’in, aslında ilk görüşmede de gündeme getirdiği dar gelirlilerin durumu, Gezi ve diğer siyasi tutuklular başta olmak üzere ülke sorunlarını bir kez daha Erdoğan’a iletme fırsatı bulacağına işaret ediyordu.

Normalleşme devam edecek mi?

erdogan

Siyasette “normalleşme-yumuşama” sürecinin AKP içinde memnuniyet yarattığı biliniyor.

Erdoğan ve AKP ile “hem müzakere, hem mücadele” stratejisi izleyen CHP yönetimi, süreçle ilgili “temkinli iyimserlik” ifadesini kullanıyor.

İlk görüşmenin ardından 28 Şubat tutuklusu emekli askerlerin tahliyesi, CHP’li gölge bakanların alanlarıyla ilgili kabine üyeleri ile görüşme sürecinin başlaması, “Cumartesi Anneleri”nin 1000’inci hafta eylemlerine müdahale edilmemesi, normalleşme sürecinin olumlu yansımaları olarak görülüyor.

CHP yönetimi Osman Kavala ve Tayfun Kahraman’ın da aralarında bulunduğu Gezi tutuklularının tahliyesi, Can Atalay hakkındaki AYM kararının uygulanması konularında da adım atılmasını bekliyor.

CHP kaynakları, Erdoğan’ın ikinci ziyaretindeki tutumu ve sonrasında izleyeceği politikaların, normalleşme sürecinin devam edip etmeyeceği konusunda belirleyici olacağına dikkat çekiyorlar.

CHP içinden ‘normalleşme’ eleştirisi: Koalisyon görüntüsü zarar verir

Özel-Erdoğan diyaloğuna CHP içinde eleştirel yaklaşanlar da var.

CHP’nin eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Özel’in Erdoğan’la görüşmesine karşı olduğu biliniyor.

CHP içinde yönetime muhalif kesimler de Erdoğan’ın “yumuşama, normalleşme” hamlesine kuşkuyla yaklaşıyor.

Erdoğan’ın seçim yenilgisi nedeniyle hem muhalefetin baskısını azaltmayı, hem de yeni politikalar için zaman kazanmayı amaçladığını savunan bazı CHP milletvekilleri, 7 Haziran 2015 seçimlerinin ardından CHP ile AKP arasında “istikşafi görüşmeler” olarak da nitelendirilen ve sonuçsuz kalan koalisyon görüşmelerini anımsatıyor.

Erdoğan’ın “istikşafi görüşmelerin ardından CHP ile koalisyona izin vermediği anımsatılarak, “22 yıl sonra seçmen CHP’yi umut görmüş ve birinci parti yapmış. Eğer bu süreç, AKP ile koalisyon görüntüsüne dönüşürse, o zaman CHP biter” yorumu yapılıyor.

Muhalifler, “yumuşama” sürecinin sivil toplum ile parti örgütlerinde de rahatsızlık yarattığını ve toplumsal muhalefeti de gerileteceğini söylüyor.

Bu görüşü savunanlar, “Parti örgütleri derin sessizlik içinde. Ne yapacaklarına ilişkin genel merkezden talimat bekliyorlar” eleştirisini yöneltirken; demokratikleşme ve ekonomik olarak dezavantajlı kesimlere ilişkin iktidarın hiçbir adım atmadığı gibi, kayyum politikalarını da sürdürdüğü eleştirisi yöneltiyorlar.