10.19.2024

Yahyalar bitmez… Filistin de bitmez!..

İsmail Kapan yazdı…

Yahya Sinvar… İsmi bütün dünyada yankılanan bir kahraman… Filistin halkının destansı direniş ve mücadelesinin sembol isimlerinden biri. 62 yıllık ömrünün 23 senesi İsrail hapishanelerinde tükendi. Dünyanın en vahşi, en zalim ve en insanlık dışı hapishaneleri… On binlerce Filistinli hâlâ bu hapishanelerde türlü türlü işkenceler altında ölümü bekliyor… Yahya Sinvar 23 yıllık esaret hayatından sonra, işgalci siyonist, terörist İsrail ile mücadeleye en üst perdeden devam etti. Son bir yılını tamamen kurşun, füze ve bomba yağmuru altında geçirdi. Sinvar’ın bu akıbete maruz kalacağı açıkça belliydi. Öyle ki, o da bunu gayet iyi biliyor ve bekliyordu. Çünkü o şehadeti istiyordu. Ve son nefesine kadar düşmanla çarpışarak bu mertebeye nail oldu… Allahü teala vatanı uğrunda canını feda eden bütün Filistinli şehitlere rahmet eylesin. Geride kalanlara da sabır ve metanet, düşmana karşı güç kuvvet versin.

Evet, Yahyalar bitmez, bitmeyecek! Tabii Filistin davası da bitmeyecek. Ne zamana kadar? Bağımsız Filistin devleti kurulana ve Filistin halkı tam manasıyla hürriyetine kavuşana kadar…Yahya Sinvar, HAMAS’ın şehit edilen son lideri oldu. Bundan sonra yerine gelecek kişi de aynı tehdit ve tehlike ile yüz yüze gelecek!.. Çünkü vatan müdafaası ve siyonizmle olan savaş devam ediyor, edecek. Kaç tane Yahya bu mücadelede fedayı can etti… Mühendis diye anılan (HAMAS’ın baş bomba uzmanı) Yahya Abdullatif El-Ayyaş, İsrail’in kalleş bir saldırısı sonucu 1996 yılında hayatını kaybetti. HAMAS’ın kurucu Lideri Şeyh Ahmed Yasin, gençliğinde geçirdiği bir kaza sonucu felç olmuş ve tekerlekli sandalyeye bağımlı hâle gelmişti. Bu hâliyle ömrünün sekiz senesini İsrail hapishanelerinde geçirdi. Korkunç işkencelere maruz kaldı. Daha sonra serbest kalınca mücadeleye devam etti. 2004 yılında bir helikopter saldırısında, yanındaki sivil kişilerle birlikte katledildi. Onun yerine geçen ve aynı şekilde HAMAS’ın kurucularından olan Abdülaziz El-Rantisi de birkaç ay içinde İsrail tarafından katledildi. HAMAS teşkilatı içinde öne çıkan bütün isimler, derhal siyonist İsrail’in hedefi oldu. Salah Şehade de bunlardan biri idi ve 2002 yılında katledildi. HAMAS’ın eski Siyasi Büro Başkanı Halit Meşal, 1997 yılında Ürdün’de Mossad ajanları tarafından zehirlendi. Fakat ajanlar yakalandığı için, Ürdün Emîri Hüseyin onları idam etmekle tehdit edince, İsrail panzehri vermek zorunda kaldı. Böylece Halit Meşal de ölümün kıyısından döndü. Lakin ondan sonra başa gelen İsmail Heniye o kadar şanslı değildi. Malum olduğu üzere 31 Temmuz’da Tahran’da derin soru işaretleriyle dolu bir suikast sonucu şehit edildi. Onun yerine geçen Yahya Sinvar da, tıpkı Abdülaziz El-Rantisi gibi, kısa zamanda siyonist İsrail tarafından şehit edildi.Filistin Davası için sadece HAMAS kanadından şehitler verilmedi elbet. El-Fetih kanadından da çok önemli isimler İsrail tarafından suikastlarla ortadan kaldırıldı. Ebu Cihad lakabı ile anılan Halil El-Vezir (Tunus 1988) bunların başında gelir. Filistin Kurtuluş Teşkilatı’nın en önemli komutanı idi. Aynı şekilde Salah Halef de Yaser Arafat’ın sağ kolu konumunda idi. O da 1991’de Tunus’ta suikasta uğradı. Bu arada Yaser Arafat’ın ölümü de hayli kuşkulu. Tedrici olarak zehirlendiğine dair yoğun iddialar var… Batı’ya yakın ve İsrail’e karşı oldukça esnek davranan, Arafat da hedef olmaktan kurtulamadı! Zira siyonist İsrail için (En iyi Filistinli ölü olanıdır!) Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesiyle Siyonist Terör Örgütü İsrail, Filistin Mücadelesinde etkili gördüğü herkesi ya öldürüyor ya da hapse atıyor… Bunlardan biri de Birinci (1987) ve İkinci (2002) İntifada’nın en önemli aktörü olarak görülen Mervan El-Barğusi’dir. 2002’de yakalanıp hapse atıldı ve tam beş defa müebbet hapse mahkûm edildi… Mervan gibi pek çok isim var. Hepsini burada saymak mümkün değil…Tabii siyonist İsrail, Filistinlileri tek tek öldürmekle yetinmiyor. Üç çeyrek asırdan beri toplu katliamlarla da Filistin halkını topraklarından sürmeye çalışıyor. Bu katliamların ilklerinden biri de, daha İsrail devleti resmen kurulmadan evvel, Nisan 1948’de (İsrail 14 Mayıs’ta kuruldu.) yapılan Deyr Yasin Köyü katliamıdır. Tam 254 kişi hunharca öldürülüp diğerlerine de gözdağı verildi. Katliamı yapan İrgun terör örgütünün o günkü elebaşı, daha sonra başbakan da olan Menahem Begin’dir. “Şayet bu katliam yapılmasaydı İsrail Devleti kurulamazdı…” demiştir. Hiç şüphesiz İsrail, Begin’in; İzak Şamir’in, Ariel Şaron’un başını çektiği İrgun, Haganah ve Stern gibi terör örgütlerinin temeli üzerine kurulmuştur. İngiliz Manda İdaresi, King David otelini bombalayan Begin’in kellesine ödül koymuştu. Nereden nereye… Siyonist Yahudiler, bugün Amerika ile yaptıkları gibi, tek başına yeterli olmadıkları katliamları, kendilerine ortaklar bularak ika etmişlerdir. 1976 yılında Kuzeydoğu Beyrut’taki Tel Zaatar ve 1982 yılında, Batı Beyrut’taki Sabra ve Şatilla Mülteci Kamplarında bulunan Filistinlileri, Lübnan’daki Hıristiyan Falanjistlerle birlikte katliama uğrattı. Tel Zaatar’da en az üç bin, Sabra ve Şatilla’da en az üç bin beş yüz Filistinli topluca katledildi.

Evet, bütün bu zulüm ve katliamlara rağmen, Filistin halkı tarihin en şanlı direniş mücadelelerinden birini veriyor. Elbet zafer de muhakkaktır!..