09.08.2024

Adamın kulağı bile bu kadar kıymet ediyorsa!

Ahmet Varol yazdı.

Dünya günlerden beri Trump’ın kulağıyla uğraşıyor. Dikkatlerin böyle Trump’ın kulağına çekilmesinden istifade eden Netanyahu da fırsatı kaçırmayarak Gazze’de yeni katliamlar gerçekleştirdi.

Geçtiğimiz cumartesi günü Gazze Şeridi’nin güney kesimindeki Han Yunus vilayetinin sınırları içinde yer alan El-Mevasi Mülteci Kampı’nda büyük bir katliam gerçekleştiren katil Netanyahu sadece üç gün sonra buraya yeni bir saldırı düzenleyerek yapılan açıklamalara göre 17 kişinin şehit olmasına 26 kişinin de yaralanmasına neden olan yeni bir katliam gerçekleştirdi. Aynı gün ve saatlerde Gazze Şeridi’nin orta kesiminde yer alan Nusayrat Mülteci Kampı’na saldırı düzenleyerek onlarca kişinin öldürülmesine veya yaralanmasına sebep oldu. Her iki mülteci kampında da öldürülenlerin ve yaralananların çoğunluğunu kadınlar ve çocuklar oluşturuyordu. Ama ne yazık ki bunlar ve sonraki katliamların hepsi gündemde Trump’ın kirli kulağının gölgesinde kaldı.

Tahmin ediyorum, “bak işte sen de bu adamın kulağıyla meşgulsün!” diyeceksiniz. Haklısınız. Tüm dünya kamuoyunu meşgul eden bir hadisenin tümüyle de dışında kalamıyoruz çünkü. Yoksa adamın kulağına kıymet verdiğimizden falan değil. Gerçekte bana bir tane değil bin tane Trump getirseler Gazze’de siyonist vahşetin katlettiği masum çocukların saçının bir teline değişmem!

Gördüğüm kadarıyla yorumcuların kafalarını en çok meşgul eden husus, merminin bu büyük şeytanın neden kafasına değil de tam da kulağına isabet ettiği! Her halde Türkiye’de geleneksel olarak tekrarlanan “şeytan kulağına kurşun!” sözünü söyleyenlerin istedikleri sonunda gerçekleşti! Bu sözü tekrar edip duranlara bundan sonra ezberlerini değiştirmelerini ve artık “şeytanın tam kafasına kurşun!” diye tekrar etmelerini tavsiye ediyorum.

Bu hadiseden sonra bütün yorumcular, bu adamın başkanlık seçimlerini kazanmasını atık garanti gibi görüyor. Çünkü Biden’ın karşısında artık suikast teşebbüsüne maruz kalmış ve kulağından yaralanarak “gazi!” olmuş bir rakip var! Tabii burada kelimenin Türkçedeki daraltılmış anlamını kastediyoruz. Arapçada bu kelimenin “savaşan” anlamında olduğunu, dolayısıyla etimolojik anlamı itibariyle gazi olmak için savaşta yaralanmak gerekmediği gibi düşmanın savaşçılarını da kapsadığını hatırlatalım.

Trump, medya üzerinden canlı yayınlanan münakaşada zaten Biden’ın sırtını yere getirmişti. O yüzden Demokrat Parti, başkan adayını değiştirme konusunu ciddi şekilde gündemine alma ihtiyacı duymuştu. Ama eli kolu tutmayan, bir yerde söylediğini on dakika sonra unutarak tersini söyleyen Biden, “Benim adaylığımı Tanrı’dan başka kimse iptal edemez!” diyerek Demokrat Parti’nin bütün kabadayılarına meydan okumuştu.

Şimdi suikast teşebbüsünden sonra Turmp’ın kulağı kesildiyse de bileği güçlendi. O yüzden Demokrat Parti’nin tarafında duranlar daha karamsar hale gelmiş durumdalar. Ama yine de ne olacağı pek belli olmaz. 2016 seçimlerinde Hillary Clinton’un kaybedeceğini kimse tahmin etmiyordu. Kadıncağız seçimi kazanacağından öylesine emindi ki kaybedince az kalsın kafayı oynatacaktı. Trump ve Biden’ın böyle bir sorun yaşamaları ihtimali bulunmuyor. Çünkü ikisi de zaten yeterince kafayı oynatmış durumda!

Şimdi Amerikan halkı iki dengesizden birini seçmek zorunda. Ya da hiç sandık başına gitmeyerek ikisini de reddetmek suretiyle tepkisini ortaya koyacak. Zaten Biden’ın siyonist işgalci katillere verdiği desteği protesto edenlerin çoğunun böyle bir tavır koyması ihtimali olduğu söyleniyor. Çağımızdaki siyasi sistemlerin en oturaklısı olarak kabul ettirilen “demokrasi” de işte böyle bir şey! Çoğu zaman önüne ikisi de murdar etten yapılmış iki yemek koyuyor ve soruyor: Hangisinden yersiniz? Tercih sizin!

Sandık başına gitmeksizin seçimleri protesto edenler ise kişisel olarak tavırlarını ortaya koysalar da sonucu değiştiremeyecekler. Çünkü onların tercihleri sayıma girmiyor. Onların tercihleri de sayıma girseydi ve oranlar ona göre belirlenseydi belki bir anlamı olabilirdi.