09.19.2024

AK Parti’den Lübnan’daki saldırı hakkında ilk açıklama

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten Lübnan’daki patlamalara ilişkin açıklama:

“İsrail’in saldırganlığının, bu katliam şebekesinin cinayet işlemekte hiçbir sınırı olmadığını gösteriyor”

Aralarında İran’ın Lübnan Büyükelçisi Mucteba Amani’nin de bulunduğu en az 2 bin 800 kişi yaralandı. Söz konusu patlamada ilk belirlemelere göre 9 kişinin hayatını kaybettiği bildirildi. Patlama anları ülkenin birçok bölgesinde görüntülendi.

Lübnan resmi ajansı NNA’ya göre, işgalci İsrail’in ‘pager’ isimli çağrı cihazlarına sızması sonucu çok sayıda Lübnanlı yaralandı. Lübnan Sağlık Bakanı tarafından yapılan açıklamada, Lübnan’daki bombalı saldırılarda ilk belirlemelere göre biri çocuk olmak üzere 9 kişi öldü. 2 bin 800’den fazla kişinin yaralandığı belirtilen açıklamada, 200 yaralının da durumunun kritik olduğu ifade edildi.

Yapılan açıklamada, “Beyrut’un güney banliyöleri ile Lübnan’ın birçok bölgesinde benzeri görülmemiş düşmanca bir güvenlik olayı yaşandı. Yüksek teknoloji kullanılarak taşınabilir pager sistemleri patlatıldı ve çok sayıda yaralı olduğu, yaralıların hastanelere nakledildiği bildirildi” ifadeleri kullanıldı.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, işgalci İsrail’in Lübnan’a düzenlediği siber saldırı sonrası yaptığı açıklamada, ”Netanyahu savaşı yaymak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.

İşgalci İsrail’in Lübnan’a düzenlediği siber saldırıya Türkiye’den ilk tepki geldi

“NETANYAHU SAVAŞI YAYMAK İSTİYOR”

Bu çağrı cihazları hacklenerek nasıl böyle bir patlayıcıya dönüşmüş, şimdiden sorgulanıyor. Ellerimizdeki telefonlar, elektronik cihazlar bu açıdan ne kadar güvenlidir. Bunlar nasıl hacklenebiliyor ve insanların yararlanmasına yol açacak şekilde bomba tesiri yapacak şekilde bir sonuç ortaya çıkıyor. Bu konular tartışılmaya başlandı. Lübnan’da siber saldırı olur olmaz hemen acil durum ilan edildi. Bütün hastaneler göreve çağrıldı. Katil Netanyahu hükümeti üzerindeki baskıyı kaldırmak için savaşın genişlemesini istiyor. Tamamen Netanyahu katliam şebekesinin siyasi hesabı. Savaşın Lübnan’dan İran’a kadar geniş bir alana yayılmasını istiyor.

Burada ne zaman barış konusunda, barış müzakereleri yürütülürken biliyorsunuz İsrail’in en son noktada Netanyahu şebekesinin Hamas’ın kabul ettiği maddeler karşısında bir direnci var. Hamas burada barışçı onaylama konusunda son derece olumlu bir tutum sergiliyor. Tabi Hamas’ın olumlu bir tutum sergilemesi bu Netanyahu ekibi üzerinde bir baskı oluşturuyor. Ne zaman ki bu baskı artık uluslararası bir baskıya dönüşmeye başlıyor hemen arkasından Netanyahu şebekesi bir yere saldırarak bu uluslararası baskıyı üzerinden kaldırmaya kalkıyor. Lübnan’daki saldırıda yaklaşık 2.800 tane insanın çağrı cihazlarına dönük bu hacklemeyi yaparak bunları bir bombaya dönüştürerek bu insanların yaralanmasına, 9 kişinin ölmesine yol açtılar. Bu katliam şebekesinin hiçbir sınır tanımadığının yeni bir göstergesi olmuştur. Vahim olan şudur: Ayşenur kardeşimiz şehit olduğunda, uluslararası basında siyonist çizgisinde duranlar ondan militan olarak bahsetti. Biden ilk başta ‘Yeterli bilgim yok’ dedi. Baskılar artınca ‘Kazara öldürüldü’ dedi. Halbuki doğrudan bir keskin nişancının hedef almasıyla Ayşenur kardeşimiz şehit düştü. Böyle iki yüzlü bir durum var. Bugün gerçekleşen eylem de bu katliam şebekesinin savaşı bölgeselleştirme, Lübnan’a yayma, Lübnan-İran hakkında bu gerginliği daha da genişleterek kendi bu katliamlarını örtbas etme çabasının bir neticesi diye değerlendiriyorum. Eninde sonunda İsrail hesap verecek. Tarihin gözü önünce her şey oluyor. Ama bugün doğru olan tarihin doğru tarafında kimin durduğu, tarihin yanlış tarafında kimin durduğudur bu herkesin gözü önünde gerçekleşiyor. İnsanlık adına doğru tutumu kimin aldığı, kimin almadığıdır.