04.20.2024

Alparslan Hoca, İntihar Eden Tıp Öğrencisi Enes Kara’nın Ölümü Üzerinden Çıkan Tartışmalara Cevap Verdi

Alparslan Hoca, intihar eden Enes Kara’nın ölümü üzerinden çıkan tartışmaları değerlendirdi. Furkan Hareketi Lideri Alparslan Kuytul Hoca, intihar eden tıp öğrencisi Enes Kara’nın ölümü üzerinden tekrar gündeme getirilen “Cemaat yurtlarının kapatılması” konusunu değerlendirdi. “Cemaat düşmanlığı yapanlar mert olsun, açıkça ‘İslam düşmanıyız, dinin kökünü kurutmak istiyoruz’ deyin, olsun bitsin!” cümlelerini kullanarak şu ifadeleri kaydetti:

‘Bu İğrenç Siyaseti Bırakın’

“Ben de haberlerde gördüm. Özellikle bir-iki televizyon var, bunlar sürekli cemaat ve cemaat yurtlarına karşı düşmanlık yapıp duruyorlar. Böyle olayları da fırsat bilip sürekli İslam’a ve cemaatlere saldırıyorlar. Benim bunlardan istediğim, erkek adam olsunlar, erkekçe konuşsunlar, “Biz İslam’dan nefret ediyoruz.” Desinler, olsun, bitsin. Erkek olsunlar, bu iğrenç siyaseti bıraksınlar. Mert olsunlar, şu namertliği bıraksınlar. Her yurtta, her evde, her mahallede intihar olayları oluyor.

İntiharların Hepsi Cemaat Yurtlarında Mı Oluyor?

Ben bu haberleri görünce bir arkadaşa, Türkiye’de devlet yurtlarında ya da özel yurtlarda, İslami cemaatlerin yurtları değil, onun dışında başka yurtlarda son zamanlarda intihar olayları var mı, bir çıkartsan, dedim. Arkadaş çıkardı. Ben size birkaç tanesini söyleyeyim. Bakın yıllara göre intihar sayısı; 2000 yılında 1800 kişi intihar etmiş, 2019’da 3406 kişi intihar etmiş. On dokuz yılda intihar, neredeyse iki katına çıkmış, iki katına çıkmış. Bunların hepsi cemaat yurtlarında mı oluyor? İnsanda biraz ahlak olur. Eğer İslam düşmanı isen “İslam düşmanıyım, İslam’dan nefret ediyorum. Dinin kökünü kurutmak istiyorum, camileri ahıra çevirmek istiyorum.” de, ne diyorsan de. Mert ol, erkek ol. İki tane yurtta iki tane çocuk intihar etti diye tüm cemaatlere saldırman ahlaksızlıktan başka bir şey değildir.

Enes Kara’nın İntiharının Cemaatle Alakası Yok

Enes Kara ismindeki çocuğun intihar etmesinin cemaatle bir alakası yok. Bu çocuk, tıp fakültesinde okuyormuş ve başarılı olamıyormuş. Arkadaşıyla mesajlaşmışlar, arkadaşına “Ben intihar edeceğim.” deyince, arkadaşı diyor ki “Nakil al, tıpta okumak istemiyorsan çok zorlanıyorsan nakil al.” O da “Kolay bir yere geçsem de çözüm olmayacak ki. Tıp fakültesini bıraksam daha kolay bir bölüme geçsem yine çözüm olmayacak. Doktor olmak da başlı başına zor.” diyor. Saat 20.26’da böyle mesajlaşıyorlar. Arkadaşı da “Bazı sorunların çözülünce işler daha kolay olur. Başka bir okula gitsen daha kolay bir okula gitsen en azından biraz rahatlarsın. Ankara’ya naklini dene. Herhangi bir bölüme git. Olmazsa sınava tekrar gir, ailen kabul etse de etmese de. İntihar etme. Eğer böyle olmazsa yine istediğin zaman intihar et.” diyor. Arkadaşı, çocuğu maksadından vazgeçirmeye çalışıyor. Arkadaşı “İntihar etmek için acele etmene gerek yok, hele bunları bir dene en azından. Benim yanıma gel.” diyor. O da diyor ki “Senin yanında olunca ne değişecek ki?” Arkadaşı “Ankara’ya, benim yanıma gel. Burada beraber okuyalım.” demiş. İnsanlık yapıyor yani yardımcı olmaya çalışıyor. Diyor ki “Senin yanında olsam ne değişecek ki?” Demek ki mesele yurt meselesi değildir. Çocuğa okul zor geliyor, ailesi illaki doktor olmasını istiyor. Okulu bırakabilir, bırakmıyor. Ondan sonra arkadaşı “Gel yanıma, yurdu bırak gel, burada beraber kalalım.” diyor, o da “Ne değişecek?” diyor. Demek ki mesele yurt değil. Mesele yurt olsaydı çok şey değişirdi. “Tamam, hemen geliyorum.” derdi. Yurttan kaçar, giderdi. Yirmi yaşında adam… Anasının, babasının haberi bile olmaz. Yurttan çıkmış olsa kimse bilmez. Bilse ki ne olacak? Kocaman adam olmuş, kim bunu zorlayabilir?

Yaşama Sevincimi Kaybettim

Bir de “Ailem de başlı başına sorun.” diyor. Ondan sonra arkadaşı “Ailen önemli değil, zaten aileni çok gördüğün yok. Yapma etme, intihar etme. Mutlaka orada da iyi insanlar vardır. Kendi sınıfında böyle iyi insanlar vardır, onlarla arkadaşlık yap. Bir kere şansını dene. Ailenle aran kötü olsun önemli değil, can senin canın. İstemezsen yine istediğin yerden atlarsın.” diyor, böyle konuşuyorlar. O da “Bir şeyler yapacağım artık, başka şansım yok.”  Arkadaşı “Söylediklerimde haksız mıyım?” deyince “Haklısın aslında ama ben hiçbir şey yapmak istemiyorum. Üniversiteye geçince ailemden kurtulacağım diye düşündüm.” Lise hayatındayken de liseyi bitirirsem ailemden kurtulacağım, diye düşünmüş. “Hayatımın en güzel yıllarında YKS’ ye bu motivasyonla hazırlandım.” diyor. Arkadaşı da “Hala öyle olabilir, bir yıl kayıp değil.” diyor. Önemli değil, şöyle yaparız böyle yaparız, diye ikna etmeye çalışıyor. Sonra diyor ki “Değmez ama kendimde o gücü bulamıyorum artık. Tüm yaşama sevincimi kaybettim. Senin dediğini yapsam o zaman da başka sorunlarım olur muhtemelen.”

Beni Müslüman Biliyorlar

Sorun olmayacak mı hayatta? Çocuk yaşamak istemiyor. Sanki sorunsuz bir dünya istiyor. “Öldükten sonra bir şey hissetmeyeceğim için pişman olabileceğimi sanmıyorum. İntihar edeceğim, pişmanlık da duymam çünkü öleceğim.” Arkadaşı “Onun garantisini kimse vermiyor.” diyor. O da “Düşüneyim biraz.” diyor. Arkadaşı “Düşün. Sadece seni seven bir insan için bile denemeye değer. Seni seven insanlar da vardır.” Sonra “Düşündün mü?” diyor. O da “Evet, dediklerini düşündüm de yaşamak istemiyorum artık. Bir şeyleri değiştirebilirim belki ama o istek, o heves gerçekten yok içimde. Psikolojik olarak yorgun hissediyorum, hiçbir şey yapmak istemiyorum. Ölmemi akrabalarım dışında önemseyecek kişi sayısı da üç zaten. Seni ve onları da üzmek istemiyorum ama anlatması zor bir duygu. Sanki oynamayı hiç istemediğim bir oyunu oynamak zorundaymışım gibi.” Böyle konuşuyor. Sonra “Ben iki-üç yıldır ateistim. Babama çaktırmadan Kur’an’daki hataları ve evrendeki tutarsızlıkları gösterdim.” diyor. Şu mükemmel kâinatta tutarsızlıklar varmış; bu, onları keşfetmiş. Tüm dünya, kâinata hayranken Allah nasıl bir nizam kurmuş, ona hayranken, bu evrendeki tutarsızlıkları keşfetmiş. “Babama söyledim, sanki Müslüman’mışım da aklıma soru takılmış gibisinden sordum. Beni Müslüman biliyorlar ve bütün bunlara rağmen, babam bana dedi ki Allah herkese nasip etmiyor.” diyor. Babası herhâlde Allah sana anlamayı nasip etmiyor, demek istemiş. Ondan sonra böyle birkaç şey daha devam ediyor.

Enes’in İntiharına Sebep Olan Cemaat Değil Ateist Arkadaşları

Şimdi bakın, babası çocuğuyla ilgili bir şeyler yazmış, açıklama yapmış. Bu çocuk, kaldığı binanın yedinci katından atlamış, intihar etmiş. Ölmeden evvel de çektiği videoda cemaat yurdunda gördüğü baskılardan, ailesiyle yaşadığı sorunlardan ve gelecek kaygılarından söz etmiş. Cemaat yurdunda baskı görüyorsan, çeker gidersin. Çocuk musun? Devlet yurtları var. Kaldı ki biz cemaatleri bilmeyen insanlar değiliz. Ömrümüz bu işin içinde geçti. Hangi cemaat baskı yapar? Hangi çağda yaşıyoruz? Yirmi yaşında adama baskı mı olur? Anlaşılan şu ki çocuk bunalımdadır. Çocuk, Nurcuların yurdunda kalıyor ve babası da Nurcu. Babası diyor ki “Ben yirmi sekiz yıldır Risale-i Nur okuyorum. Çevremde de hiç böyle bir olay görmedim. Bediüzzaman Said Nursi hazretlerinin kitaplarında intihara teşvik edici, insanı hayattan soğutan, yaşama şevkini kıran tek bir cümle ile karşılaşamazsınız. Biz bu tefsir kitaplarından ‘Her şeyi güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır.’ sözüyle hayatı güzel yaşamayı öğrendik. Çocuğumun iman zayıflığını fark ediyordum ama ateist olduğunu çektiği video ile öğrendim. Evladım Enes’i manevi boşluğa sürükleyen cemaat değil ateist arkadaşları oldu.”

Ateizm İnsanı Boşluğa Sürükler

Ateizm boşluktur, dinde boşluk yoktur ki…Ateizm insanı boşluğa sürükler. Ne yapacağım, niye yaşayacağım, ne olacak? Ahiret anlayışı olmadığında insan kendini boşlukta hisseder. “Niye dünyaya geldim, ne yapacağım, bu zorluklarla niye boğuşayım? En son ölmeyecek miyim sanki en iyisi şimdiden öleyim, kurtulayım.” diye düşünür. Hayatı imtihan gibi görmeyince bunun sonunda ahiret var, cennet var, cehennem var, böyle görmeyince hayat insana sıkıntı verir. Hele de zor bir hayatı varsa sürekli belalarla karşılaşıyorsa ya da işte böyle tıp gibi zor bir okulda okuyorsa sıkıntı yaşar.

Cemaatlere Saldırmak İçin Bahane Arıyorlar

Bu gibi şeyler her yerde oluyor, bunun cemaatle şununla bununla alakası yok. Yirmi yaşında adamı kim zorlayabilir? İsterse çeker gider. Cemaatlere saldırmak için bahane arıyorlar. Babası “Ben çocuğumun yirmi yaşına kadar her türlü ihtiyacını karşılayarak ona hizmet ettim. Hiçbir zaman baskıcı olmadık ama tavsiyelerimiz oldu.” diyor. Olmasın mı kardeşim? Baba tavsiye etmeyecek mi? “Oğlum sen şurada kalırsan daha iyi olur. Senin ahiretin için, dünyan için kötü insanlarla oturup kalkma. Bu insanlar iyi insanlar, bunlarla otur kalk.” demesin mi bir anne, bir baba? Bu baskı mı? Babası olarak “Oğluna namaz kılmasını tavsiye etmek bir baskı değildir. Bir Müslüman, çocuğunun her iki alemde de mutlu olmasını ister. Hem dünyada iyi bir mesleği olsun, rahat yaşasın hem de ahiretini kazansın, istedik.” diyor. Ne var bunda? “Benim cemaatten hiçbir şikâyetim yok. Keşke çocuğum cemaatçi olsaydı, İslamiyet’i kalben kabul etseydi bizim dinimiz intiharı yasaklamıştır, intihar etmezdi. Keşke Müslüman olsaydı intihar etmezdi. Çocuğum maalesef bunu kalben kabul etmemiş, ateist arkadaşlarından etkilenmiş. Biz şu anda evladımızın acısını yaşıyoruz. Bazı medya kuruluşlarının yazıp çizdikleri de acımızı ikiye katlıyor.” diyor.

Bu Yapılan İnsanlık Değil

Bir iki tane televizyon var; devamlı bu olayı verip duruyor, ailenin acısını tazeliyor. Bu yaptıkları insanlık da değildir. Bir insanın çocuğu intihar etse hem de Müslüman bir aileyse çocuğu kafir olarak ölmüş ve ebediyen cehenneme gitti. Şimdi bunu sürekli tazelemenin ne alemi var? Anlayış da yok. Hem İslam’a iftira hem de cemaatlere iftira var. O cemaatten bir açıklama oldu mu, bilmiyorum. Konuşsunlar “Ne yaptık da bizim yüzümüzden intihar etti? Biz ne yaptık?” desinler. Babası “Her anne baba evladının vefatına üzülür ama bu üzüntünün yanında aile değerlerimize ve inançlarımıza saldırının olması bizi daha da perişan etti.” demiş.

Bu insanlık mıdır? Sanki bir tek cemaat yurtlarında intihar oluyor. Açıkça “İslam düşmanıyız.” deyin de olsun bitsin. Mert olun. Cemaat de kendini savunsun, Müslümanlar bu pasifliği bıraksınlar.”