04.19.2024

Alparslan Hoca, “Özgürlük Yürüyüşü ”ne Yapılan Polis Müdahalesi Sonrası Canlı Yayında Açıklamada Bulundu!

Alparslan Hoca, Furkan Gönüllülerinin 15 Ocak Cumartesi günü Adana’da gerçekleştirmek istediği “Özgürlük Yürüyüşü” ve basın açıklaması eylemlerine Adana Emniyetinin yaptığı hukuksuz muameleleri anlattı.

Furkan Hareketi Lideri Alparslan Kuytul Hoca, , Furkan Gönüllülerinin 15 Ocak Cumartesi günü Adana’da gerçekleştirmek istediği “Özgürlük Yürüyüşü” ve basın açıklaması eylemlerine Adana Emniyetinin yaptığı hukuksuz muameleleri anlattı. Alparslan Hoca, canlı yayında yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

‘Eğer Suçlu İnsanları Hapse Attıysanız O Zaman Neden Korkuyorsunuz?’

“Değerli kardeşlerim, hapiste haksız yere tutulan yaklaşık 4 aydır zulüm altında olan kardeşlerimizi desteklemek, onlara yapılan haksızlığı kamuoyuna duyurmak maksadıyla bazı şehirlerde yürüyüş ve basın açıklaması yaptık, yapmaya çalışıyoruz. Bazı illerde müdahale olmadı bazılarında oldu. Birkaç gün önce hangi illerde müdahale olduğuna, hangi illerde müdahale olmadığına dair bir açıklama yapmıştım. Belli ki yukarıdakiler bu yapılan haksızlığı dillendirmemizden korku içindeler. Yürüyüşlerle bunu bütün Türkiye’ye duyurmamızdan korkuyorlar. Yaptığınız doğruysa neden korkuyorsunuz? Eğer suçlu insanları hapse attıysanız o zaman neden korkuyorsunuz? Kamuoyunun gerçeği duymasını istemiyorlar. Mücadele bir süreçtir. Bir günlük bir mesele değildir. Bu mücadele devam edecektir. Arkadaşlarımıza yapılan haksızlık bitirilene kadar bu mücadelemiz devam edecektir.

Adana Emniyeti Baştan Beri Şov Yapmayı Seviyor

Bugün Adana polisinin yapmış olduğuna gelince, gördünüz, görüntüler de çekildi. Buradan da görüntüler alındı. Bizim arkadaşlarımız yaklaşık 200 kişi var veya yok. 100 kadar erkek 100 kadar bayan. Polis sayısı 1.000 tane. En az 1.000. Ben odamdan pencereden baktım. Sizin buraya geldiğinizden haberim de yoktu. Sesler duydum. Ondan sonra baktım, bu tarafa doğru geldiğinizi gördüm. Binayı geçmiştiniz. Polislere baktım sizin sayınızın 5-6 katı, belki daha fazla. Ve bir taraftan da hala geliyor. Üçüncü kattan uzaklar daha net görülüyor. Hala kafile kafile geliyorlar. Bu ne korkudur! Ne yapacaklar bu insanlar? Adana Emniyeti baştan beri şov yapmayı seviyor.

Bu Hareket Türkiye’nin Tarihine Geçiyor

Hatırlarsanız 29 Mayıs 2016’da Erzin olayı… Orada da otobanı kendileri kapattılar. Utanmadan, sıkılmadan otobanı bizim kapattığımızı söylediler. İyice yalancı olmuşlar. Görüntüler var, fotoğraflar var. TOMA’yı otobana ters olarak koymuş. Otobanı kapatmış videolar var. Utanmadan bunu söyleyebildiler. Hâkime talimatı verdiler, ceza verdirdiler. Bunların hepsi Türkiye’nin tarihine geçiyor. Bu hareket de Türkiye’nin tarihine geçiyor. Alnının akıyla suç işlemeden sizinle mücadelesiyle bu hareket de Türkiye tarihine geçiyor. Emniyet de bu zulmüyle Türkiye’nin tarihine geçiyor. Otobanı kapatan kendisi. O zaman tesiste bana diyorlardı ki: “Buyurun burada açıklamanızı yapın.” Dağ başında… Dağ başında, tesiste açıklama yapacakmışım. Kime yapacağım açıklamayı? Dağlara mı yapacağım?

Bunlar, Talimatı Siyah Siyah Gözlüklülerden Alıyorlar

Akşam namazı oldu. Oradaki cami ufacık bir şey biliyorsunuz. Neydi o caminin adı? Kemeraltı Cami. Tarihi eser, küçük bir cami. Buraya bu insanlar sığmaz. 200 metre ya var ya yok. İlerde Yeni Cami var, biraz daha büyük. Orada bu insanlar namazlarını kılsınlar. “Ona da izin vermiyoruz.” Sen, namaza da mı düşmansın? Şuradan şuraya gidecek ve camide namaz kılacaklar. Namaza engel oluyor. Bunun üzerine arkadaşlarımız, o küçücük camide namaz geçmesin diye sırayla kıldılar. Adam, namaz kılmıyor ki! Anlamıyor, hiçbir şey umurunda değil ki!  O, zaten hayat boyu namaz kılmamış ki! Namaz umurunda bile değil. Bizim hassasiyetimizi anlamaz ki! Biz, bir vakit namazı kılmasak huzurumuz kaçar, kendimizi kınarız, bin defa tövbe ederiz. Adamın umurunda değil çünkü her gün namaz kılmıyor zaten. Ya bırak, şu akşam namazının vakti kısa, gidelim namazımızı kılalım. Yok, orada kılmayacaksınız. Oraya giderken siz şöyle yaparsınız, böyle yaparsınız… Ya sana söz veriyoruz işte, anlamıyor musun? Bir olay olmadan namazı kılacağız, hepsi bu. Namaz düşmanları hoşlanmıyor. Tabii bu şekilde söyleyemiyor. İçinden namaza küfrediyor da söyleyemiyor. Hepsini kastetmiyorum ama bunlara emir veren öyle olan dinsiz bir komite var. O dinsiz komitenin Adana Emniyetindeki temsilcileridir. Oradan emir alanlardır.  

Valiyi Adam Yerine Koymuyorlar!

Ben, bu olaydan Vali’nin haberi olduğunu bile zannetmiyorum. Vali’yi adam yerine koyan kim? Bunlar ne vali dinliyor ne savcı. Ne savcının talimatı var ne valinin talimatı var. Bunlar, talimatı siyah gözlüklülerden alıyorlar. Bu kaçıncı vukuatları. Arkadaşlar, oradan çıktı. Dağılacaktınız öyle değil mi? Sağa-sola dağılacaklardı. Ne olmuş? 5-10 kişi bir iki slogan atmış. Bu ne, bu? 1.000 tane polis birden koşuyor. Nereye koşuyor nereye? İsrail askerine mi koşuyor? Savaşa mı gidiyorsun? Nereye gidiyorsun? Bu ne heyecan? 10 kişi şurada diyelim ki sizin yaptığınızı protesto etmek için 2 tane slogan atmış. Bu nedir? 1.000 tane polis koşturuyorsunuz. İşleri yok. Akşama kadar yata yata maaş alıyorlar. Bir iş çıktı mı hoşlarına gidiyor.

Herkesin Onlara İtaat Etmesine Alışmışlar, Biz Onlara İtaat Etmeyince Çıldırıyorlar

Emniyet kocaman yolu kapatıyor. Sen yolu niye kapatıyorsun? Gördünüz, belediye otobüsünü yan çevirdiler, tüm yolu kapattılar. Kocaman uzun belediye otobüsünü… Siz, belki o sırada görmediniz. Biz, yukarıdan gördük. Koca uzun belediye otobüsünü çaprazlama yaparak bütün yolu kapattılar. Şimdi, bunun sorumlusu emniyet. Görülmüş bir şey mi? Eylemciler şöyle slogan atıyorlar: “Emniyet yolu aç.” Nasıl, böyle miydi? “Emniyet yolu aç.” Dünyada böyle bir eylemci var mı? Eylemci yolu kapatır, emniyet “Yolu aç.” diye bağırır. Bizde tam tersi. Adana Emniyeti kendini rezil etti. Biz, sana “Yolu aç.” diyoruz. İnsanları mağdur etme. Herkesin işi gücü var. Sen bize diyeceğine, biz sana diyoruz. Bunlar alışmışlar. İstedikleri gibi davranacaklar. Herkesi  susturacaklar. Ondan sonra saltanatlarını sürdürecekler, buna alışmışlar. Saltanat sürmeye alışmışlar ve herkesin boyun eğmesine alışmışlar. Herkesin onlara itaat etmesine alışmışlar. Biz onu yapmayınca çıldırıyorlar.

Allah, Türkiye’den Bir Hareket Çıkarıyor!

Değerli kardeşlerim! Şunu bilin, yaptığımız mücadele aslında belki bazı olaylar sebebiyle oluyor ama biz ayarlamıyoruz, Allah ayarlıyor. Bazı olayları yaratıyor ve benim gördüğüm kadarıyla Allah, Türkiye’de bir hareket doğuruyor. Bunlar boşa gitmiyor. Demek ki bir hareketin doğması böyle olurmuş.

Biz Suç İşlemiyoruz Biz Hakkımızın Peşindeyiz

Bir hareketin doğması demek ki böyle olurmuş. Vallahi de billahi de biz bunu planlamadık ama ben hep Allah’a şöyle dua ettim: “Ya Rabbi sen bize yön ver. Bizi bize bırakma. Geleceği bilen sensin, insanların kalplerindekini bilen sensin, karanlık odalarda yapılan planlamaları bilen sensin, sen bize yön ver. Bizi nefsimize bırakma, bizi şeytana bırakma, bizi insanlara bırakma. Onlar bizi yönlendirmesin sen bizi yönlendir.”  Allah böyle yönlendiriyor. Biz suç işlemiyoruz, biz hakkımızın peşindeyiz. Hakkımızı istiyoruz hepsi bu.

Bir Hareketin Doğmasına Vesile Oldular

Sürekli biber gazı kullanmalar… Bu dünyayı boş ver, bu dünya gelir geçer, ben de ölürüm müdür bey, sen de ölürsün. Hepimiz toprağa gireceğiz, bu dünya önemli değil. Sonuçta Allah’ın huzuruna çıkacağız. Sen bu insanlara hangi sebeple biber gazı sıktırdın? Kul hakkı bu, kul hakkı. Allah’a bunun hesabını vereceksin. Bunlar sana vurdu mu? Vurmadı, niye biber gazı sıkıyorsun? Önünü kestin diyelim, niye biber gazı sıkıyorsun? Bunlar senin üzerine geldi vurdu mu, bir şey mi yaptı? Bu yapılanlar sadece bizi sağlamlaştırır, başka bir şey olmaz. Bir hareketin doğmasına vesile oldular, sağ olsunlar. Biz karakol bilmeyen insanlardık. Zulmede epeyce tecrübe kazandık onların zulümleri sayesinde. Mücadelemiz devam edecek. Bu mücadele içerideki kardeşlerimize de moral olmaktadır. Ailelerinden öğrenmekteler.

Öncü Nesil Destan Yazıyor

Bizim kardeşlerimizden de aynısını bekliyorlar. Öncü nesil destan yazıyor, çok şükür. Onların bu isteklerini yerine getirmiyorlar diye çıldırıyorlar. Tutuklu tutmalarının sebebi içeriye girdiklerinde işkence ile söyletemediklerinden. “Şöyle söyle, böyle söyle seni bırakalım.” Onlar da: “Biz iftira atamayız.” dediler. Bu sefer hapse attılar. Hapiste her ay tutukluluk incelemesinde bunu bir daha soruyorlar. “Birinin adını verirsen seni bırakırız.” Başkalarından ispiyonculuğa alışmışlar. İspiyoncuları çok görmüşler. Kendisini kurtarmak için başkasını yakan şerefsizleri çok görmüşler. Öncü neslin de öyle olacağını zannediyorlar. Öncü nesilden olan böyle şerefsizlik yapmaz, şerefsizlik yapan da öncü nesilden değildir. Bu sefer çıldırıyorlar, ne yapacaklarını şaşırıyorlar.”