04.28.2024

Alparslan Kuytul Hoca Afyon Emniyet Müdürlüğü’nde Yapılan İşkenceler Hakkında Konuştu!

Alparslan Kuytul Hoca kendisine sorulan: Afyonkarahisar’da kapatılan Nezahet Kız Öğrenci Yurdu’nda 2,5 yıl müdürlük yaptığı için tutuklanan Aysun Işınkaralar’ın Afyon Emniyeti Terörle Mücadele Şube Müdürlüğünde elektrikle işkence gördüğü, başına çuval geçirildiği, boğazı sıkılarak boğulmaya çalışıldığı vb. işkencelere maruz kaldığı, Türkiye İnsan Hakları Vakfı tarafından raporlaştırıldı ve gündeme geldi. Bu yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?” sorusuna verdiği yanıtta şunlara değindi:

                                                  Türkiye'de İşkence Var!

15 Temmuz’a kadar Türkiye’de emniyette ya da başka yerlerde işkence pek yoktu. 15 Temmuz’dan itibaren tekrar işkence başladı. Karakolların güya odalarını camlı yapıyorlar yani karakola giren birisi çalışanları görsün, bu karakolda her şey şeffaf gibi birtakım numaralar yapıyorlar. O karakolların alt katlarını biz biliriz. O bodrumlarını biliyoruz, o yalnızca ilk girdiğiniz kat değil ondan ibaret değil. Bir de onun bodrumu var. Zaten bu işler karakollarda yapılmıyor ki bu işler için özel evler var. Bunların bir kısmı emniyette yapılıyorsa da bir kısmı özel evlerde yapılıyor. Yani Türkiye’de işkence olmadığını kimse söyleyemez. 20 Mart 2022’de bize sokak ortasında yapılan da aleni bir işkenceydi. Binlerce insana ben de dahil olmak üzere bu işkenceyi yapmadılar mı? Alenen kameraların önünde bunu yapanlar emniyette, bodrumlarda, işkence hanelerde, özel evlerde daha neler yapıyorlar, neler…
Bu kadın da başına gelen hadiseleri anlatıyor. Namusunu kirletmekle tehdit ediyorlar, silahı çıkartıp kulağının dibinde sıkıyorlar, “öldürürüz” diyorlar. “Seni çırılçıplak soyarız” diyorlar. Neler neler söylüyorlar, neler neler yapıyorlar. Elektrik veriyorlar ve daha sonra mecburen kural gereği adli tıpa götürülüyor ama üç gün sonra. Adli tıpta doktora başına gelenleri anlatıyor, doktor yazıyor. “Tamam diyorlar, bunu senin dosyana koyacağız” sonra onu yırtıp atıyorlar. Her şey kendi ellerinde. Bazen doktora kaş, göz işareti yaparlar. Siz görmezsiniz arkanızda dururlar, siz önde doktorla konuşuyorsunuz, o polis arkanızda duruyor. Böyle kas göz işareti yapıyor. Doktor anlıyor, hemen rapor verecekse de vermiyor. Neler neler…

Bu rapor almış, dosyana koyacağız demişler imha etmişler. Kendi ellerinde. Ondan sonra hapse götürmüşler hapishanedeki doktora herhalde tembihlemeyi unutmuşlar. Allah unutturmuş, oradaki doktor geldiğinde şöyle şöyle vücudunda darp izleri vardı diye rapor vermiş. Zaten hapishaneye girdiğiniz zaman doktor size soruyor. “Yolda size bir şey yaptılar mı? Seni buraya getiren jandarma ya da daha evvel emniyette işkenceye uğradın mı?” falan diye sorarlar. Demek ki ona da sormuşlar, “evet” demiş ve göstermiş. Ona göre rapor almış, bu kadının raporu da var ama kim kime dum duma. O kadar rahatlar ki. Kadının yanında yüzlerini bile ötmüyorlar. Şimdi görse hepsini tanır, teşhis edebilir, korkmuyor. Yani “Bize kimse bir şey yapamaz. İstediğin kadar tanı, teşhiste bulun, burası Türkiye” diyor.

Bunların hepsi Türkiye için bir utançtır. Türkiye’nin geldiği nokta işte budur. 15 Temmuz bahanesiyle memlekette diktatörlük kurulmuştur.