04.29.2024

Ayhan Bora Kaplan’a mahkemede 15 Temmuz sorusu

Ankara’da yargılanan Ayhan Bora Kaplan, 15 Temmuz akşamı TRT binası önündeki silahlı fotoğrafıyla ilgili, ”Devlet görevlilerini suçlamamı bekliyorlar. Ben bu sorunun cevabını burada veremem” dedi.

Ankara’da, ‘Ayhan Bora Kaplan’ suç örgütüne yönelik soruşturmada haklarında dava açılan 28’i tutuklu 61 sanığın yargılanması Sincan Cezaevi’nde devam ediyor. Yargılamanın dünkü duruşmasına katılan, ancak savunma yapmayan sanık Ayhan Bora Kaplan, bugünkü duruşmada savunma yapmaya başladı.

ANKA Haber Ajansı’nın haberine göre, eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun çağrısıyla TRT Binası önüne gittiği iddia edilen Kaplan, ağır silahlı fotoğrafıyla ilgili soruya, ”Devlet görevlilerini suçlamamı bekliyorlar. Ben bu sorunun cevabını burada veremem. Özel size söyleyebilirim. Çünkü hemen internete düşüyor burada söylediklerim. Bunun için de önlem almanız gerek” yanıtını verdi.

‘GÖZALTINDA İŞKENCE YAPILDI’

“Hiçbir suçlamayı kabul etmiyorum” diyen Kaplan, “Kaçarken yakalandığım söylendi. Kaçacak insan iki gün önce tarifeli uçak bileti alır mı, geri zekalı mı? Kaçacak adam kendi pasaportu, kendi arabasıyla gider mi?” dedi. Gözaltına alındığı sırada yere yatırılmasının da tamamen şov amaçlı olduğunu ileri süren Kaplan, gözaltı sürecinde polislerin kendisine işkence yaptığını öne sürdü ve “Gelen giden polis ‘Lan sen misin Bora Kaplan?’ diye tekme attı” iddiasında bulundu.

Mahkeme Başkanı’nın, ”TRT’ye gittiğinizde nereden buldunuz uzun namlulu silahları?” sorusuna Kaplan, ”Devlet görevlilerini suçlamamı bekliyorlar. Ben bu sorunun cevabını burada veremem. Özel size söyleyebilirim. Çünkü hemen internete düşüyor burada söylediklerim. Bunun için de önlem almanız gerek” yanıtını verdi.

‘ADAMDA ZATEN HASTALIK VARMIŞ’

Erkan Doğan’ı alıkoyarak iki gün boyunca şiddet uygulamadığını öne süren Kaplan, “Bu adamı günlerce eziyet etme gibi bir durum olamaz. Doktor dahi çekse dişlerini kan kaybından ölür adam. O kadar işkence gördüyse nasıl iple sarkıtarak aşağı inip kaçıyor? Adamda zaten hastalık varmış. Bir tokat vurulduğunda dişleri dökülecek bir hastalığı varmış. Biz fazla ceza alalım diye o kadar abartmış ki ifadesini inandırıcılığını yitirmiş. Bu suçlamaları asla kabul etmiyorum” dedi.

‘TANIMAM ETMEM, ŞAŞKINLIK İÇERİSİNDEYİM’

Ardından Mahfuz Tatar cinayetine dair savunma yapan Kaplan, “Ben tanımam etmem, şaşkınlık içerisindeyim. Onca emek verdiğim, masraf verdiğim eğlence mekanı Tren’in açılışının ikinci gününde 29 Eylül’de yaşanmıştır bu olay. Açılıştan bir gün sonra yorulduğum için gelmeyeceğim dedim. Konserin olduğu gün evime gittim, yattım dinlendim. Mahfuz Tatar’ın geldiğinden haberim yoktur. Ben kapıda karşılama değilim ki her geleni göreyim. İçerisi de loştur benim dışarıyı görme imkanım yoktur. 2-3 mekan gezdikten sonra gelmişler Mahfuz Tatarlar zaten geldiklerinde alkollülermiş” diye konuştu.

“Mahfuz öldürüldüğü gece ben orada değildim” diyen Kaplan’a Mahkeme Başkanı, “Ama orada gördüğünü söyleyen tanık var” yanıtını verdi. Kaplan ise, “Onunla ilgili de konuşacağım” dedi.

‘EMNİYETİN ALGISI NEDENİYLE BÖYLE OLDU’

Öğle arasının ardından duruşmada Ayhan Bora Kaplan’a tanık ifadeleri soruldu.

Mahkeme Başkanı’nın ”Bu insanlar (valeler) neden telsiz ve silah taşıyor ve telefonda konuşmak istemiyorlar? Bu gayretin nedeni nedir?” sorusuyla başlayan duruşmada Kaplan, “Yüksek ihtimalle mekanlara yaranmak için polislerin sigara denetimini haber vermek içindir. Ben bu işleri yaptığım dönemde yoktu bunlar. Bunlar ben devrettikten sonra oldu” diyerek kendini savundu ve şu mahkeme başkanı ile arasında diyaloglar gerçekleşti:

Mahkeme Başkanı: Senin isminin ne özelliği var da ‘hava atmak için’ senin ismini kullanıyorlar?

Kaplan: Mekanlar popüler olunca siz de popüler oluyorsunuz. Ben de Ankara’da sevilen bir insanım. Sanatçı, sporcu, iş insanları tanıdıklarım var ve fotoğraf koyuyoruz.

Mahkeme Başkanı: Bu kadar sevilen bir insan olduğun için mi bu kadar müşteki seni suçluyor?

Kaplan: Emniyetin algısı nedeniyle böyle oldu. Emniyet hep bunu yaptı.

‘SAVCI ARAŞTIRILSIN’

Gizli tanıkların ifadesinin usule uygun alınmadığını öne süren Kaplan, “Emniyette nasıl ‘Bana 7-8 sayfa verilip al bunları imzala’ dendiyse aynı şekilde onlara da bu yapıldı. Kulaktan dolma ne varsa koyuyorlar savcının bilgisayarına, flash bellekle de çıktısı alınıyor. Savcı gizli tanıkların ifadesini almadı” iddiasında bulundu.

Mahkeme Başkanı ise Kaplan’a “Savcı resmen suç işledi diyorsun yani?’ sorusunu yöneltti. Kaplan da “Araştırılsın efendim’ dedi.

4 GÜN İÇİNDE 6 DEFA DEVREDİLEN ‘ABK’ PLAKALI ARAÇ

Mahkeme Başkanı’nın 4 gün içinde 6 defa devredilen ve sanık Ayhan Bora Kaplan’a hediye edildiği iddia edilen “025 ABK” plakalı araçtan Glock marka silah çıkmasını sorması üzerine Kaplan, ”Bu araba Ozancan Yıldız ve Doğan Kaan Yıldız’ındı. Ben sonradan aldım. O araç o dönem bana ait değildi. Ben çevirme uygulamasına takıldım. Şimdi tesadüf mü ‘ABK’ ve ’25’ Erzurum diyorsunuz ama gerçekten tesadüf. Bir araç günde 22 defa de el değiştirebilir bunun hukuksal olarak bir engeli yok. Arkadaşlarım para koyarak aldı üstünü de ben ödedim” iddiasında bulundu.

TAHLİYESİNİ VE BERAATİNİ İSTEDİ

Yakalandığı gün Esenboğa Havaalanı girişinde aracının durdurulması sonucu bulunan telefonları soran mahkeme heyetine, Kaplan ”Benim telefon şifrem 135790″ yanıtını verdi. Mahkeme Başkanı “O zaman bu şifreyi Emniyet’e bildirelim, açsınlar telefonu” dedi.

Savunmasını “Vicdanınıza bırakıyorum” sözleriyle sonlandıran Ayhan Bora Kaplan, tahliyesini ve beraatini istedi.

‘EN BÜYÜK ABİ, HERKESİ İÇERİDEN ALIR’

Sanık Kaplan’ın ardından ”silahlı suç örgütü üyeliğinden” yargılanan sanıklardan Fatih Güler, Furkan Anıl Bahar, Gökhan Gülümser, Hasan Aslantaş, Hasan Can Saraçoğlu, Kanber Keskin savunmalarını yaptı.

Sanık Furkan Anıl Bahar’a tape kayıtlarında geçen “En büyük abi kimseyi yatırmaz, herkesi içerden alır” ifadesindeki ‘abi’ kim olduğu soruldu. Bahar, “Dil sürçmesidir efendim, üstünden de yıllar geçmiş hatırlamıyorum” yanıtını verdi.

‘BORA KAPLAN ALEYHİNDE KONUŞUN DEDİLER’

Sanık Kanber Keskin ise “Bora Kaplan aleyhinde konuşun, seni suç ortağı yapacağız dediler. Teslim olduğumda beni orada dövdüler, elektro şok verdiler. Biz terörist değiliz. Ben bir suça karışmadım. Hayatım boyunca çocuklarım, ailem biraz daha rahat yaşasın diye çalıştım. Günde 3 farklı işte çalıştım, nöbet aralarında uyuklayarak geçti sandalyelerin üstünde hayatım. Sadece valelik yapmadım, güvenlik görevlisi olarak çalıştım. Benim şirketim yok, arabam bile yok. Tahliyemi ve beraatimi istiyorum” diye konuştu.

MAHKEME BAŞKANI’NDAN KAPLAN’A: DUA ET VURAL SAVAŞ HAYATTA DEĞİL

Öte yandan, tapelerde sanıkların birbirleriyle aralarında geçen konuşmalarda kullandıkları ”arkadaş” ifadesi ile kast edilenin ”telsiz” olduğu iddia edildi ve polisler tarafından telsiz kullanılmasının bilinmemesi için ”arkadaş” kelimesini kullandıkları iddia edildi.

Mahkeme Başkanı ile sanık Ayhan Bora Kaplan arasında duruşma sırasında dikkati çeken bir diyalog da yaşandı. Mahkeme Başkanı, geçen yıl hayatını kaybeden Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ı hatırlatarak, ”Dua et o hayatta değil. Biz en azından dosyada delil var mı diye arıyoruz” dedi.

Duruşmaya, 18 Nisan Perşembe günü devam edilecek.

Ne olmuştu?

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından ‘Ayhan Bora Kaplan’ suç örgütüne yönelik hazırlanan iddianame, Ankara 32’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde kabul edildi. İddianamede; 12 kişi müşteki, 28’i tutuklu 61 kişi de sanık sıfatıyla yer aldı. Suç örgütünün kurucusu ve yöneticisinin ‘Ayhan’ kod adlı sanık Bora Kaplan, diğer yöneticilerin ise sanıklar Fethi Koyuncu, Mutlu Ayaş, Yusuf İzzet Savaş, Kanber Keskin ve Serdar Sertçelik olduğu ifade edildi. İddianamede, Bora Kaplan ve 5 örgüt yöneticisi hakkında ‘Suç işlemek amacıyla silahlı örgüt kurmak ve yönetmek’, ‘Kasten öldürme’, ‘Nitelikli kasten öldürme’, ‘Kasten yaralama’, ‘Kişiyi hürriyetinden yoksun kılma’, ‘Nitelikli yağma’, ‘Eziyet’, ‘Suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirme’, ‘Suç üstlenme’ ve ‘Suçluyu kayırma’ suçlarından 1’i ağırlaştırılmış 2’şer kez müebbet ve 169 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istendi.  

Bora Kaplan ve örgütün diğer yöneticileri, suç örgütünün işlediği tüm suçlardan sorumlu tutuldu. Diğer 55 sanık için de çeşitli sürelerde hapis cezası talep edildi.