05.04.2024

‘Bedel ödedik ama şimdi hesabın sorulacağı evreye giriyoruz’

‘Yolsuzlukla yaralanmış bu iktidarın kendini toparlamak için giriştiği maceradan 15 Temmuz darbesi çıktı. Türkiye illegal örgütlenme ile ülkeyi yöneten bir güce teslim oldu. Gelecek nesillerin hakları adına bir hesap sormam lazım. Bu ülkeye bedel ödetenlere aynıyla bedel ödeteceğim. Yoksa yaşamanın hiçbir anlamı yok.’

KHK’yla kapatılan Zaman gazetesinin eski yazarı Prof. Dr. Mümtazer Türköne, 4 yıl 2 aylık  hapis cezasının ardından ilk röportajını KHK TV’ye verdi.

Kaleme aldığı birkaç makale nedeniyle 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra “terör örgütü propagandası yapmak” suçlamasıyla tutuklanan Türköne, özgürlüğüne kavuştuktan sonra Yalova’nın Altınova ilçesine bağlı Çavuş köyünde münzevi bir hayat yaşıyor.

Cezaevinde geçirdiği yıllar için bir üzüntü duymadığını anlatan Türköne, bu süre içinde anne ve babasını kaybetmenin acısının unutulmaz olduğunu söylüyor. Türkiye’nin çok büyük bir yıkım ve tahribat geçirdiğini kaydeden Türköne, “Yakın zamanda bu tahribatın onarılacağına dair bir ışık görünmüyor” diye konuştu.

Türkiye’de, muhafazakarlığın ve dindarlığın çok büyük yara aldığını ve toplumun dinden uzaklaştığını gözlemleyen Türköne, siyasal alanda muhafazakârlığın yok olduğunu, iktidarın ‘kimlikten uzak bir çıkar şebekesi’ olarak davrandığını belirtti.

Gününün neredeyse tamamını kitap yazmak ve edebiyatla geçiren Mümtazer Türköne, 4 yıldan uzun süredir yazdığı romanı üzerinde çalıştığını söylüyor.

Mümtazer Türköne’nin röportajının tamamı şöyle:

‘TÜRKİYE’NİN SORUNU İKTİDARIN YAPTIKLARINA TOPLUMDAN GELEN DESTEKTİ’ 

“Türkiye’nin sorunu iktidarın yaptıkları değil, yapabildikleri değil; iktidarın yaptıklarına, yapabildiklerine toplumdan gelen destekti. Bunun bir açıklaması yok. Bunun bir mazereti yok, meşrulaştırılacak, anlayışla karşılanacak bir yanı yok. Peygamberimiz ‘Layık olduklarınızla yönetilirsiniz’ diyor. Demek ki, bunlara layıkmışız.

https://googleads.g.doubleclick.net/pagead/ads?client=ca-pub-7058150423236729&output=html&h=280&adk=1748561482&adf=1489176000&pi=t.aa~a.3544872210~i.16~rp.4&w=695&fwrn=4&fwrnh=100&lmt=1674999305&num_ads=1&rafmt=1&armr=3&sem=mc&pwprc=7958724950&ad_type=text_image&format=695×280&url=https%3A%2F%2Fkronos36.news%2Ftr%2Fmumtazer-turkone-bana-dusen-ulkeye-bunlari-yasatanlarin-burunlarindan-fitil-fitil-getirmek%2F&fwr=0&pra=3&rh=174&rw=695&rpe=1&resp_fmts=3&wgl=1&fa=27&uach=WyJXaW5kb3dzIiwiMTAuMC4wIiwieDg2IiwiIiwiMTA5LjAuNTQxNC4xMjAiLFtdLGZhbHNlLG51bGwsIjY0IixbWyJOb3RfQSBCcmFuZCIsIjk5LjAuMC4wIl0sWyJHb29nbGUgQ2hyb21lIiwiMTA5LjAuNTQxNC4xMjAiXSxbIkNocm9taXVtIiwiMTA5LjAuNTQxNC4xMjAiXV0sZmFsc2Vd&dt=1674999305095&bpp=4&bdt=2584&idt=5&shv=r20230124&mjsv=m202301170101&ptt=9&saldr=aa&abxe=1&prev_fmts=0x0%2C695x280%2C270x600&nras=2&correlator=790721947783&frm=20&pv=1&ga_vid=1017854815.1666894723&ga_sid=1674999304&ga_hid=712446418&ga_fc=1&u_tz=180&u_his=1&u_h=768&u_w=1366&u_ah=728&u_aw=1366&u_cd=24&u_sd=1&dmc=4&adx=177&ady=1566&biw=1349&bih=640&scr_x=0&scr_y=0&eid=44759875%2C44759926%2C44759842%2C31071765%2C31071578&oid=2&pvsid=1955210173967301&tmod=582688588&uas=0&nvt=1&eae=0&fc=1408&brdim=0%2C0%2C0%2C0%2C1366%2C0%2C1366%2C728%2C1366%2C657&vis=1&rsz=%7C%7Cs%7C&abl=NS&fu=1152&bc=31&ifi=5&uci=a!5&btvi=2&fsb=1&xpc=eym4n86RNU&p=https%3A//kronos36.news&dtd=63

Bu işlerin tamamıyla sona ereceği bir gelecek görünmüyor. Tahribat çok büyük. Alt üst oluş, kaybedilenler, erozyona uğrayanlar, dengesini yitirenler çok fazla. Yani ülkeyi, devleti, hukuku kastediyorum. Muhafazakarlık öldü. Ben uzun süre muhafazakarlığın tekrar bir siyasi parti kimliği olarak dirilemeyeceğini, kendini gösteremeyeceğini düşünüyorum.

‘DİNDAR İNSAN HIRSIZDIR ALGISI VAR’ 

Camiler iktidar partisinin propaganda merkezine dönüşmüş. Bu dindarlığa çok zarar veren bir şey tabii. Dindarlık da Türkiye’nin yaşadığı bu 20 yıllık tecrübeden hissesini alacak. Ve yeniden itibar kazanmak için, yeniden ‘Dindar insan ahlaklı insandır’ eşitliğinin kurulabilmesi için uzun zaman geçmesi gerekecek.  Şu anda toplumda ‘dindar görünen insan üçkağıtçıdır, hırsızdır’ algısı var.

‘GÖREVİNİZ NETİCE ALMAK DEĞİL, DOĞRU ZAMANDA DOĞRU YERDE DURMAK’ 

Türkiye acayip şeyler yaşadı, ilginç şeyler yaşadı. Tahmin edebilir miydiniz, bekler miydiniz böyle bir şeyi diye soruyorsanız beklemezdim tahmin etmezdim. Bir iktidar mücadelesinde iktidar, güç sahiplerinin, devletin egemenlik yetkilerini kullananların tezgahına düştü. Bir iktidar oyununun kurbanı oldu. Bizler de bu oyunun bir parçası olarak sağa sola savurlan, bu işten doğrudan kişisel olarak zarar görenlerden olduk. Şeyi ayırt etmek lazım. Birincisi şu, göreviniz netice itibarıyla başarmak değil, doğru neticeyi almak değil, doğru zamanda doğru yerde durmak. Siz ölseniz bile öldükten sonra, hakikatlerin öyle bir huyu var, ortaya çıkıyorlar eninde sonunda. Siz üzerinize düşeni yapmakla mükellefsiniz.