Büyüteç’te, bu coğrafyada uzun süredir yargı mensubu olarak görev yapan ancak başına gelenler sonrasında mesleğini bırakan eski bir Cumhuriyet Başsavcısı’nın başına gelenleri aktaracağım bugün.
Çalışmanın, adalet sistemi içinde yurttaşa ve devlete “namusuyla” hizmet etmenin karşılığının nasıl sonuçlandığını görmek bakımından ibretlik bir öykü.
Konunun merkezindeki isim Eski Niğde Cumhuriyet Başsavcısı Alaeddin Soylu. Kıdemli yargı üyesiydi. Geçmiş zaman kipi kullandım zira, 2015’te emekli oldu. Sonrasında 2017’de mesleğe dönmek istedi ancak bugüne kadar başaramadı. Halen Kayseri’de yaşıyor.
Soylu’yu emekli olmaya zorlayan olaylar zinciri 2006’da Niğde Başsavcısı olarak kente atanmasıyla başladı.
Kente başsavcı olarak atanan Soylu, öncelikle iki konuya ağırlık koydu. İşte bu süreç Niğde özelinde Başsavcı Soylu’nun kimi çevrelerce hedefe alınmasına yetti.
Soylu’nun “Başsavcı” konumuyla el koyduğu konulardan ilki Gülen cemaatinin güçlü olduğu dönemde uygulamaktan çekinmediği “yasa dışı telefon dinlemelerinin” denetim altına alınmasıydı.
Hatırlanacağı üzere, o günlerde kolluk ve adliye, ortak çalışma yöntemi kapsamında yargı kararı alıp hedef kişilere yönelik yasa dışı telefon dinlemeleri yapıyordu. Soylu, bu konuda “memur araştırma” sistemini getirdi. Yani, hakkında ihbar olan kişilere yönelik telefon dinlemeyi sağlayan mahkeme kararı öncesinde ihbarda adı geçen kişi / kişiler ve iddia / iddiaların doğruluğun memur araştırması sonrasında netleştirilmesiyle birlikte mahkeme kararı alınmasını koşula bağladı.
Bu uygulama, henüz FETÖ adıyla terör örgütü olarak anılmayan dönemde Gülen cemaatinin pek hoşuna gitmedi. Çünkü Niğde’de cemaatin mali kaynaklarını geliştirmek amacıyla kullanılan yöntem FETÖ’nün elini kolunu bağladı.
Başsavcı’yı yakan iki önemli konu
Soylu’nun rahatsız ettiği diğer bir kesim ise, kentte tefecilik ve kaçak akaryakıt kaçakçılığı yapan kişi ve gruplardı. Başsavcı olarak, her iki konuda başlattığı adli soruşturmalarla hedef oldu!
Bu süreç şöyle gelişti:
Akaryakıt kaçakçılığına yönelik yürütülen adli soruşturmalarda, Niğde Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nde görev yapan Şaban B. adlı memur hakkında; mahkemelerce, incelemeye gönderilen şahit numuneleri değiştirdiği yönünde yoğun istihbarat bilgileri sonrasında kolluk üzerinden araştırmalar başlatıldı.
Niğde Sanayi ve Ticaret İl Müdürlüğü’nde ölçü ayar denetimleri, EPDK’nın ulusal marker denetimleri, Avrupa Birliği’nin piyasa denetim ve gözetimi ile kentte kullanılan elektrik ve su sayaçları ile taksimetreler başta olmak üzere, bütün ölçü aletlerinin muayene ve damga işlemlerinde yetkili olan Şaban B.’nin, alınan şahit numuneleri değiştirdiği, yeniden mühür yaptırdığı, EPDK’nın olumsuz raporuna karşı itiraz olarak içeriği değiştirilmiş numunenin usulsüz alındığı gerekçesiyle itiraz ettirdiği anlaşıldı.
Hatta şahit numuneyi yeniden tahlil ettiren Şaban B.’nin, sonucun temyiz çıkmasını garanti ettirdiği, tüm bunları, şahit numune içerisindeki akaryakıtı ulusal marker seviyesi geçerli başka bir akaryakıt ile değiştirerek yaptığı tespit edildi.
Bakanlık memuru Şaban B.’nin bu işlemleri “karşılığında para aldığı” belirlendi. Şüpheli Şaban B. hakkında soruşturma çerçevesinde suç üstü yakalandı. Sanık Şaban B., yargılama sonunda 2 yıl 6 ay hapis cezası aldı ve bu ceza Yargıtay’ca onandı!
Aynı süreçte, kentte kaçak mazot satan iş insanlarının, “rüşvet vermek” ve polis ile askerlerin ise “rüşvet almak” suçundan yapılan soruşturmanın ardından mahkûm olmalarıyla birlikte EPDK uzmanı olarak kaçak mazot davalarında “bilirkişi” olan Şaban B.’nin özellikle kaçak mazot satanlar için “kilit isim” olduğu anlaşıldı. Şaban B., devlet memurluğundan çıkarıldı.
Devlet memuru Şaban B.’nin konumunu “sıradan bir devlet memuru” olarak görmemek gerekir. Çünkü, Niğde özelinde bu işlerden fazlasıyla haksız kazanç elde eden bir grubun, deyim yerindeyse tekerine çomak sokuldu.
Ayrıca bu sürecin içinde iktidara yakın bazı isimlerin olması, aynı zamanda Soylu’nun görevden alınması için “siyasi çalışma” başlatılmasına neden oldu.
Buraya kadar yaşananlar Türkiye gerçeğinin örneğiydi.
Bitmeyen araştırmalar ve uzayan süreç
Peki bundan sonra neler oldu?
Devam ediyorum.
Hüküm giyen Şaban B., önce Niğde’de faaliyet gösteren özel bir firmada işe başlatıldı. Sonrasında da birden fazla kez kaçak mazot sattığı iddiasıyla hakkında adli soruşturma başlatılan akaryakıt şirketinde çalıştı. Bu firmanın yönetici ortağı hakkında kısa süre sonra FETÖ soruşturması yürütüldü.
Peşinden, Soylu’nun Niğde’den tayin edilmesi gündeme geldi. FETÖ’nün kontrolünde olan dönemin HSYK’sı Soylu’yu Sinop’a tayin etmek istedi.
Tayin gerekçesi; 2010’da sahte isimle gönderilen bir şikâyet dilekçesinde, Soylu’nun dönemin MHP Niğde Milletvekili ve Niğde Belediye Başkanı ile JİTEM’de görevli istihbarat binbaşıya yardım ettiği iddiasıydı.
Dönemin HSYK’sınca başlatılan inceleme dosyası devam ederken Soylu, Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi Başsavcılığı’na gönderilerek göreceli olarak pasif göreve çekildi.
Böylelikle Niğde’deki hem FETÖ yapısı, hem de kaçak mazottan büyük paralar kazanan firmaların sahipleri rahat nefes aldı!
Trabzon BAM Başsavcısı olarak görev yaptığı sırada Soylu’ya yönelik sahte isimli dilekçenin yanı sıra Niğde’deki kaçak mazot soruşturmaları sonucunda devlet memurluğundan ihraç edilen Şaban B.’nin şikâyet dilekçeleri gerekçe gösterilerek 3 ayrı inceleme yürütüldü. Bu arada 2011’de söz konusu soruşturmaları yürüten HSYK müfettişlerinin de FETÖ’den ihraç edildiğini ekleyim.
Hakkında açılan soruşturmalar çerçevesinde yine dönemin HSYK 2. Dairesi, “adli işlem yapılmasına yer olmadığı”, “terfisinin durdurulması” ve “yer değiştirme cezası” müfettiş raporları doğrultusunda “savunma” istendi. Soylu, HSYK’da savunmasını yaptı. 2013’ün Kasım’ında HSYK 2. Dairesi, Soylu için “ceza verilmesine yer olmadığı” kararını oy birliği ile aldı.
Soylu, bu kararla aklandı. Ancak, 2015’in Haziran ayına gelindiğinde artık “yorulan” ve “mobbing”in çekilemez hâl almasıyla beraber Soylu, emeklilik kararı aldı ve emekli oldu.
Sekiz yıldır bitmeyen süreç
Emeklilik hayatını yaşadığı dönemde 15 Temmuz’da yaşanan FETÖ’nün başarısız darbe girişimin ardından oluşan siyasi ve bürokratik iklimle birlikte Soylu, 2017’de yeniden mesleğe dönmek için resmi girişimde bulundu.
FETÖ’den arındırılan HSYK’nın HSK’ya dönüşmesi sonrasında Soylu’nun yaptığı geri dönüş talebi, hakkında herhangi bir sorun olmamasına karşın Mart 2023’te HSK Birinci Dairesi’nce reddedildi.
Böylece; bir dönem gerek FETÖ, gerekse yerel suç şebekelerinin “kasıtlı ve ısrarlı” girişimlerinin başarılı olması sonucunda Eski Başsavcı Alaeddin Soylu’nun göreve dönüşü “bir başka bahara” kalmış görünüyor.
Soylu gibi kim bilir başka kimler benzer süreçlerin mağduru olarak aramızda.
Bu topraklarda namusuyla çalışmanın, devlet ve yurttaş için ter dökmenin sonucu böyle mi olmalı?