04.26.2024

Çıplak arama ve işkence

Sevgili okurlarım, işkence sayılan “çıplak arama” ile ilgili olarak iki olay, konuyu yeniden gündeme taşıdı:

İlk olarak, Cumhuriyet’ten Zehra Özdilek’in haberine göre, Gezi Direnişi sırasında gözaltına alınan Taksim Dayanışması’ndan Mücella Yapıcı ve kızı Cansu Yapıcı’ya uygulanan çıplak arama için iki kadın polis ve nezarethane amiri hakkında açılan davanın duruşması 9 Kasım’da yapıldı.

Olaydan sekiz yıl sonra hazırlanan iddianamede aramayı yapan iki polis ve nezarethane amirinin “işkence” suçundan üç yıldan 12 yıla kadar hapsi isteniyor. 

Çıplak arama anını gözyaşları içinde anlatan Yapıcı, “İki kadın polis vardı, ‘soyun’ dediler. İtiraz ettim. Ben yaşlı bir kadınım. Çömelttiler. ‘Utanma’ dediler. Ben de ‘niye utanayım siz annenizin yüzüne bakarken utanın’ dedim” dedi.

İkinci olarak, ilgili yönetmelikte yapılan değişiklikle “Çıplak arama” ifadesi kaldırıldı ve yerine “Detaylı arama” tanımı getirildi.

Yapılan değişiklikle, “detaylı arama” şu şekilde yeniden tarif edildi:

Hükümlünün üzerinde, kuruma sokulması veya bulundurulması yasak madde veya eşya bulunduğuna dair makul ve ciddi emarelerin varlığı ve kurum en üst amirinin gerekli görmesi halinde, çıplak olarak veya beden çukurlarında aşağıda belirtilen usullere göre arama yapılabilir.”

Yönetmelikte, “arama sırasında hükümlüye tek kullanımlık giyim önlüğü verilmesi” gereği belirtildi ve arama sırasında, “görevli tarafından eldiven kullanılması” koşulu getirildi.

Eski yönetmelikteki “Arama ve sayımlar sırasında insan onuruna saygı esastır” düzenlemesi de genişletildi ve “Arama ve sayımlar sırasında insan onuru ve haysiyetine saygı ile utanma duygusunun ihlal edilmemesi esastır. Bu kapsamda gerekli her türlü tedbir alınır” hükmü getirildi.

Yapılan değişiklikler “Çıplak arama”nın adının “Detaylı arama” olarak değiştirilmesinden ve olayın haysiyet kırıcı niteliğini önlemeyen birkaç ayrıntının vurgulanmasından başka bir fark yaratmıyor.

Belki tek bir önemlice husus, “tutanakta, arama yapan görevliler ile hükümlünün imzasının bulunması ve hükümlünün imzadan kaçınması halinde bu durumun tutanağa geçirilmesi” düzenlemesi olabilir. 

Böylece en azından olayın sorumlularının kimlikleri kayda geçmiş olur.

***

HDP’li Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun Uşak Emniyet Müdürlüğü’nde gözaltına alınmış kadınlara çıplak arama yapıldığı iddiası da Aralık ayında yeniden gündem olmuştu.

Bu iddialar İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü’nce reddedilmişti.

AKP Grup Başkanvekili Özlem Zengin’in şikâyetin geç yapılmasıyla ilgili olarak söylediği  “Onurlu kadın, ahlaklı kadın bir sene beklemez” sözleri de kamuoyunda çok tepki toplamıştı. 

Ayrıca medyada, çıplak arama uygulamasından sadece kadınların değil erkeklerin de mağdur olduğu belirtiliyordu.

Örneğin mimar Onur Yaser Can’ın 2010 yılı Haziran ayında İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nün operasyonunda gözaltına alındığında çıplak aramaya maruz kalması nedeniyle intihar etmesi ve ardından oğluyla ilgili yaşananlara dayanamadığı için annesi Hatice Can’ın da 2014’te intihar etmesi yeniden gündeme getirilmişti.

Baba Mevlüt Can’ın da oğluyla ilgili olarak polisler aleyhine yürütülen yargılamada sonuç alınamamışken Ekim 2019’da ölmesi sonrasında kız kardeş Ezgi Sevgi Can da ailece yaşadıklarına isyanını yeniden dile getirmişti.

***

Sevgili okurlarım, işkence konusunda Gökçer Tahincioğlu’nun tüyler ürpertici olayları anlattığı T24’teki 16 Haziran 2019 tarihli “İki Ayten, tek devlet” başlıklı yazısı şöyle bitiyordu:

JİTEM tarafından kaçırılıp işkence ile öldürülen Ayten Öztürk’le, transporter araca konularak gizli bir merkeze götürüldüğünü söyleyen Öztürk arasında 27 yıllık bir zaman olsa da değişmeyen bir uygulama var.

O dönem, Diyarbakır’da herkesin adresini bildiği JİTEM’in işkencehanesi soruşturulmuyordu, şimdi ise Ankara’da kentin göbeğinde iki ayrı yerde kurulduğu iddia edilen işkence merkezleri araştırılmıyor.

Manipülasyon, günü kurtarmak, devlet adına sloganlar atmak kolay.

Ancak gerçekten adaletli bir ülke olmanın yolu büyük büyük laflardan değil işkenceyi sonlandırmaktan ve hesabını sormaktan geçiyor.

***

İşkence insanlık suçudur ve mutlaka önlenmelidir.