11.14.2024

Doz sorunu

Taha Akyol yazdı…

İsrail faşizmine ve Haniye’nin şehit edilmesine tepkide Türkiye devleti dozu kaçırıyor mu? İnstagram’ı bu yüzden engellemek Türkiye’ye ne kazandırır?.. Anayasa Mahkemesi’nin Beştepe’deki İletişim Başkanlığıyla ilgili CB Kararnamesinin bazı önemli maddelerini iptal etmesi neyi gösteriyor?

Suriye politikası “Emevi camiinde namaz”, Abdülhamid’in yaptırdığı “Şam İstasyonu’nda” ve “Selahattin Eyyubi’nin mezarında buluşma” hamasetiyle yürütülürken “dozu kaçırıyor muyuz?” diye sorulsaydı, iktidar çevresi ne düşünürdü?! Halbuki yanlışın o politika, doğrunun ise eleştiriler olduğu çıktı ortaya!

Mısır’da İhvan’ın darbe ile devrilmesine karşı yedi yıl süreyle amansız bir kavga verirken benzer sorular sorulsaydı, iktidar çevresi ne düşünürdü?!

Oysa yanlışın o politika, doğrunun ise eleştiriler olduğu çıktı ortaya!

Politikalarda dozun kaçırılması Türkiye’nin dış politikasında ve güvenlik konularında ağır hasar yarattı, şimdi iktidar U-dönüşü yaparak onarmaya çalışıyor.

AYM NE DİYOR?
İktidarın bütün davranışlarında olduğu gibi, Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’nin de “daha çok yetki” tutkusuyla kullanıldığı bir kere daha ortaya çıktı.

CB Kararnamesiyle, İletişim Başkanlığı’na yeni yetkiler ve “kadro ihdası” yani personel alınması gibi konularda yeni imkânlar sağlanmıştı.

AYM, bu yetkilerin özgürlüklere müdahaleye yol açacağını belirterek iptal etti:

“İletişim Başkanlığının alacağı tedbirlerin ve yapacağı faaliyetlerin… Anayasa’nın 26. maddesinde yer alan düşünceyi açıklama ve yayma hürriyetine ve 28. maddesinde yer alan basın hürriyetine yönelik müdahalede bulunulacağı açıktır… İptaline…” (Paragraf 18)

İrfan Fidan ve Muhterem İnce bu karara karşı oy yazmışlar.

CB Kararnamesinde İletişim Başkanlığı bünyesinde “döner sermaye işletmesi” kuruluyordu. AYM bunun ancak kanunla kurulabileceğini belirterek iptal etti. (Paragraf 35)

İletişim Başkanlığı’na verilen yeni yetkileri de AYM yine “kanunla düzenlenmesi gerekirdi” diyerek iptal etti. (Paragraf 40)

Üyelerden Basri Bağcı, İrfan FİDAN ve Muhterem İNCE bu iptale karşıoy yazmışlar.

Kadro ihdası gibi çok önemli bir düzenlemeyi ise AYM çoğunluğu uygun bulmuş! (Eski) Başkan Zühtü Arslan ve üyeler, Hasan Tahsin Gökcan, Emin Kuz ve Yusuf Şevki Hakyemez bunun da anayasaya aykırı olduğunu belirten karşıoylar yazmışlar ama azınlıkta kalmışlar.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üye atamalarıyla, AYM’nin çizgisi tedricen kamu otoritesi yönünde değişmektedir.

TÜRKİYE’NİN İMAJI
AYM kararı gösteriyor ki, iktidar, anayasal yetkilerini genişletmek, özgürlükleri daha fazla denetim altına almak istemektedir. Bunun son örneği İnstagram’ın engellenmesidir. Sebebi, Haniye’nin şehit edilmesiyle ilgili taziyeleri ve İsrail’e eleştirileri yayınlamamasıymış. BTK, kitabına uydurmak için “katolog suçlar” diye açıklama yaptı. Hayır “katalog suçlar” çocuk istismarı, insanlığa karşı suçlar, devlet güvenliği gibi suçlardır hiçbiri yok ortada. Öyle bir suç olsaydı İnstagram hakkında hemen ağır ceza davası açmak gerekirdi.

İnstagram’ın engellenmesi İsrail’e hiç zarar vermez, Türkiye’nin ise zaten sorunlu olan demokratik imajına ve dolayısıyla dış politikadaki etki gücüne zarar verir.

İsrail Dışişleri Bakanı faşist-kafalı Katz, İnstagram’ın engellenmesini hemen diline doladı nitekim.

Ayrıca herhangi bir kanalı engellemek, Türk vatandaşlarının özgürlükleriyle ve o yanının kamu düzenini bozması gibi sebeplerle mümkündür. Toplum instagramı protesto etmeli, devlet “yasakçı” görüntüsü vermekten sakınmalıdır.

İRAN-HAMAS ÇİZGİSİ
Türkiye İsrail faşizmine haklı olarak karşı çıkarken bunun dozunu iyi ayarlamalıdır. Bakın Arap ülkelerine, bir tane “araya da gireriz” diyen var mı? Diyenin ne etkisi oluyor? Katar dahil, üsluplarına, cenazeye katılım ve yas ilan etmeme konusundaki davranışlarına… İran-Hamas çizgisinden dikkatle uzak duruyorlar.

Böyle bir dikkat Türkiye için özellikle gereklidir.

Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın, davet edildiği halde hangi konjonktürde Türkiye’ye gelmeyi kabul etmediğini, o konjonktür geçtikten sonra ve 14 Ağustos gibi uzak bir tarihte Türkiye’ye geleceğini iyi düşünmeliyiz. Haniye’nin cenaze törenine de tabii ki siyasi sebeplerle bizzat katılmadı.

Suriye ve Mısır politikalarından ders alınmalı bu defa doz ayarı kaçırılmamalıydı.

Günün heyecanları geçip gidiyor, uzun vadede doğru olan “rasyonel zeminde” yürümektir.