09.08.2024

Erdoğan: Çağımızın hitlerini baş tacı ederken zerre miskal utanmıyorlar

“İnsanları katledenleri Temsilciler Meclisi alkışlıyor”
Mesela Suriye’deki ihtilaf tam 13 yıldır sürüyor. Ukrayna’daki savaş iki buçuk yıldır aralıksız devam ediyor. Yemen henüz istikrara kavuşamadan maalesef Sudan karıştı. Gazze’de 16 bini masum çocuk 40 bin sivil hayattan koptu. Soykırımın önüne yaklaşık 10 aydır geçilemedi. İşte herhalde Amerika’nın Kongresi’nde soykırımcı bir katilin nasıl alkışlandığını tüm dünya izledi. Gördük… Kim alkışlanır? İnsanlığa hizmeti olan alkışlanır. 40 bine yakın çocuk, kadın, yaşlı, bu insanları katledenleri düşünün, Temsilciler Meclisi alkışlıyor. Öbür taraftan Temsilciler Meclisi’nin dışında da onlara karşı tam aksi bir tavır ortaya konuluyor.

“Bir akıl ve vicdan tutulmasıyla karşı karşıyayız”
Bu dünyanın nereye gittiğini gösteriyor. 7 Ekim’den beri insanlar sinema filmi izler gibi çocukların, kadınların, daha kuvözdeki bebeklerin öldürülmesini uzaktan seyrediyor. Bunların katili olan bir Netanyahu Amerika’da alkışlanıyor. Bu nasıl bir iştir? Bunu anlamak mümkün mü? Hani demokrasi? Hani özgürlük? Hani insan hakları? Hani İnsan Hakları Beyannamesi’ndeki o alt alta yazılmış maddeler? Hepsi bir tarafta orada bir alkış cümbüşüdür gidiyor.

Bırakın katliamı durdurmayı, elinde 150 bin Gazzelinin kanı olan bir kasabı Kongresi’nde ağırlayan, bu caniye kürsü veren, bununla yetinmeyip hezeyanlarla dolu konuşmasını büyük bir şevkle 57 kez ayakta alkışlayan bir akıl ve vicdan tutulmasıyla karşı karşıyayız.

Lafa gelince tüm dünyaya demokrasi ve insan hakları dersi verenler çağımızın Hitler’lerini baş tacı ederken zerre miskal utanmıyor. 40 bin insanın katilini kahraman gibi ağırlanırken yüzleri kızarmıyor. Adalet yok, hukuk yok, kural yok, merhamet, şefkat, vicdan yok. Barış için sorumluluk almak yok. İnsanlığın umudunu artıracak hiçbir çaba yok.

“Bir cinnet haline hep birlikte şahitlik ediyoruz”
Zalimin zulmünden dolayı adeta itibar gördüğü mazlumun hakkının yok sayıldığı bir cinnet haline hep birlikte şahitlik ediyoruz. Kıymetli dostlar, tüm bunlar bize şunu gösteriyor. Küresel sistemin kökten sarsıldığı bu kaostan ancak güçlü durabilen, ayakta kalabilen, var olanın üstüne koyabilen, kendi göbeğini kendi kesebilen ülkeler başarıyla çıkma şansına sahiptir.