04.25.2024

Erdoğan ne söylediğinin farkında mı?

Elif Çakır yazdı…

Cumhurbaşkanı Erdoğan 21 yılık devri iktidarında A’dan Z’ye her konu, her mesele hakkında bir şey söyledi, fikir beyan etti. Ama o “bir şeyi” o dönem nasıl işine yarıyorsa öyle söyledi. Aynı olaya, aynı konuya, aynı düşünceye siyaseten ak demesi gerekiyorsa ak, kara demesi gerekiyorsa kara!
Kendi sözlerini, kendi davranışlarını, yine kendi sözleriyle, kendi davranışlarıyla tekzip de teyit etmek de mümkün. Dolayısıyla bugünkü davranışlarını, söylemlerini anlamak için yine kendisinin geçmişte söylediği sözlere bakmak yeterli.

Çünkü kendisini, içinde bulunduğu hali yine en iyi kendisi anlatıyor.

Bugün ‘milli irade’ denilince akla ilk hangi siyasetçi gelir?

Erdoğan bu ülkede ‘milli iradeye saygı’ mitingleri düzenlemiş, milli iradeyi diline pelesenk etmiş bir lider.

Geçmişte kazanacağı belli olan seçim dönemlerinde milli iradeyi, demokrasiyi savunan, sandığa saygı duyulması gerektiğini anlatan, demokrasi, sandık, milli irade diyerek meydanları inleten, yıllardır muhalefete ‘sandıktan çıkana razı olacaksınız, saygı duyacaksınız’ diyerek parmak sallayan Erdoğan bugün ne diyor?

“Kandil’in desteği ile beraber bu ülkede cumhurbaşkanı olacak. Benim milletim Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez.”

***

Akıl alır gibi değil!

Neresinden tutalım bu sözleri!

Millete ne söylüyor, ne demeye çalışıyor?

Neyi işaret ediyor? Milletten ne yapmasını istiyor?

Sözleri baştan sona sorunlu, baştan sona vahim.

Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek olan herkes Kandil destekçisi mi? E bu durumda mesela Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek olan AK Partili siyasetçilerin çocuklarını nereye koyuyorsunuz?

16 seçim boyunca AK Partiyi desteklemiş, Erdoğan’a oy vermiş ama artık AK Parti’nin ülkeyi yönetemediğini düşündüğü için, Erdoğan’ın verdiği AK Parti aile fotoğrafını beğenmediği için, hukuk düzeni bozulduğu, kurumlar çöktüğü için, adalet, hukuk, demokrasi yerle yeksan olduğu için bu kez

Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verecek olanlar şimdi AK Parti’den vazgeçtiği için Kandil destekçisi mi oldular?

Böyle bir gerçeğiniz de var!

Madalyonun öteki yüzüne bakalım:

Bu durumda yani Kandil’in desteğine müsamaha gösteren bir YSK’mız mı var?

Kemal Kılıçdaroğlu Kandil’in desteği ile Cumhurbaşkanı seçilecek, bizim ülkemizin hukuk sistemi çaresiz, yargımız çaresiz, bir şey yapamıyor… Kemal Kılıçdaroğlu seçildiğinde milletimiz bu ülkeyi teslim etmesin öyle mi?

Bu nasıl bir mantık?

Bakın Cumhurbaşkanı Erdoğan “Benim milletim Kandil’in desteklediği birine oyunu vermez” demiyor “Kandil’den aldığı destekle cumhurbaşkanı olana bu ülkeyi teslim etmez” diyor!

Ne demek bu? Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demek istediğini anlatması gerekiyor!

İzah etmesi gerekiyor, çünkü kurduğu cümle fazlasıyla izaha muhtaç!

Hani sandık milli iradenin yıkılmaz kalesiydi?

Erdoğan böyle söylüyordu “Sandık bizim namusumuzdur, sandık milli iradenin aşılmaz, sarsılmaz, yıkılmaz kalesidir” diyordu.

2017 referandumundan sonra CNN International televizyonuna verdiği bir mülakatta seçim sonucunu şöyle savunmuştu:“Demokrasi nereden güç kazanıyor? Halktan. Biz buna milli irade diyoruz. Milli irade nasıl tecelli ederse, buna herkesin saygı duyması lazım. ‘Hayır’ çıksaydı ne olacaktı, o zaman ne diyeceklerdi? Mesela ben böyle bir şeyi demezdim, ben ‘saygı duyarım’ derdim, niye? Milletimin tercihi de onun için.” (19 Nisan 2017)

Şimdi çıkıp neden çıkıp “Milli irade nasıl tecelli ederse, buna herkesin saygı duyması lazım. Demokrasi haltan güç kazanıyor” demek yerine çıkıyor “Kemal Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanı seçilirse benim milletim bu ülkeyi teslim etmez” diyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan kitlelere yaptığı bu açıklamanın vahim sonuçlara sebebiyet verebileceğini bilmez mi?

***

2009 senesinde AK Parti’nin 14. İstişare Toplantısında partisinin mensuplarına “Yaşanılan acıları, millet olarak yaşanan travmaları, milletimizin derin hafızasını, kolektif bilincini bir korku aracı olarak kullananlar çıkabiliyor. Atılan her adımda geçmişte yaşananları hatırlatıp bu milleti korkuya mahkûm etmek, korkuya teslim etmek isteyenler çıkabiliyor. Yani bir korku toplumu oluşturma gayreti içerisinde olanlar çıkabiliyor” diyen Erdoğan bugün neden toplumun üzerine korku salıyor?

Korku siyaseti yapıyor. Seçmenlerini “kazanımlarınızı yitirirsiniz” diyerek tehdit ediyor, ürkütüyor?

Milli irade Erdoğan’ı desteklediği müddetçe mi saygıyı hak ediyor? Milli İrade AK Partiye oy verdiği müddetçe mi demokrasinin aşılmaz kalesi?

Ortaya çıkan tablo Erdoğan’ın kaybettiğini gösteriyor. Evet Erdoğan durumu toparlamıyor, toparlayamadığını gördükçe ne yapacağını, ne söyleyeceğini bilmiyor. İktidarı kaybetmenin paniği içerisinde bulduğu bütün tuşlara basıyor, “rejim” diyor, “beka” diyor, “dış güçler” diyor, en kalınından, en sağlamından milliyetçilik gömleği giyiyor ve milliyetçiliği, yerliliği kendi tekeline aldı bırakmıyor.

***

Kemal Kılıçdaroğlu Kandil’in desteğiyle cumhurbaşkanı seçilecek diyor. AK Partiden kopan seçmenlerine “öfkeyle, küskünlükle oy vermeyin, iyi günlerimizi düşünün” çağrısında bulunuyor. Şimdi yazarken aklıma geldi… Bakın Erdoğan 13 Ekim 2003 tarihinde AK Parti’nin birinci büyük kongresinde bakın bu durumu nasıl açıklamış, partisindeki siyasetçilere ne demiş:

“Hiç kimse, yaptıkları yolsuzlukların ve usulsüzlüklerin ortaya çıkmasını engellemek için rejim üzerinde bir tartışma çıkarmaya girişmesin. İşini iyi yapmayan siyasetçi rejim bekçiliği yapmaya; milletin verdiği emaneti istismar eden bürokrat milliyetçilik kisvesine bürünmeye; yolsuzluk yapan işadamı devletin temel nitelikleri üzerinden polemik üretmeye kalkışmasın.”

Bugün aynı manadaki sözleri muhalefet Erdoğan’a karşı söylüyor.

Hatırlıyor musunuz, Erdoğan bir tek yolsuz davası açtırdı mı, Meclis’e gelen yolsuzluk dosyalarından birine olsun geçit verdi mi?

Erdoğan’ın dünkü her sözü bugünkü Erdoğan’a ağır eleştiri niteliğinde!