11.14.2024

Felaket teknelerine sığınan Arakanlılar

Shwe Yaung Matta isimli kurtarma vakfı yetkilileri tarafından 11 Ağustos Perşembe günü yapılan açıklamada, Myanmar’ın Rohingya bölgesinden kaçan sığınmacıları taşıyan bir teknenin Bengal Körfezi’nde, Myanmar kıyılarına yakın bir yerde batması sonucu en az 50 kişi denize savrulduğu; 10’u kadın, 7’si erkek toplam 17 kişinin cesedinin çıkarıldığı, ancak en az 33 kişinin de kayıp olduğunun sanıldığı belirtildi. 

Akdeniz’de batan teknelerden dolayı yaşanan felaketlerle ilgili haberler artık neredeyse gündelik hale gelir gibi oldu. O yüzden belki olağan hadise gibi algılanmaya başlandığı söylenebilir. 

Akdeniz’de batan teknelerin, “düzensiz göçmenleri” taşıdıklarına ilgili haberlerde dikkat çekilir. Bu düzensiz göçmenlerin önemli bir kısmını ülkelerinde yaşanan iç savaşlardan kaçanlar oluşturuyor. Basite alınamayacak bir kısmını da Avrupa ülkelerinde daha müreffeh bir hayata kavuşma veya en azından bir süreliğine bu ülkelerde kendi ülkelerinde aldıklarından daha iyi bir gelir elde edecekleri iş bularak ailelerinin geçimlerine katkıda bulunma imkanı elde etme ümidi taşıyanlar oluşturuyor. 

Myanmar’ın Arakan bölgesinden kaçanlar da, insan hayatı açısından ciddi risk oluşturan felaket teknelerine sığınarak kendilerine kurtuluş kapısı arıyorlar. Ama onlar gittikleri yerlerde daha müreffeh bir hayata kavuşma veya ailelerinin geçimlerine katkıda bulunmalarına imkan verecek iş bulma ümidiyle yola çıkmıyorlar. Onlar Myanmar’daki zulüm rejiminin Müslümanlara yönelik korkunç zulmünden kurtulmak için kaçıyorlar. Çünkü kendi öz yurtlarında bu zulüm rejimi tarafından dışlanıyor, mağdur ediliyor, inançlarına bağlı olarak yaşamaları engelleniyor ve haksızlıklara maruz bırakılıyorlar. Onlar da inançlarını kurtarabilmek için hayatlarını tehlikeye attıkları böyle riskli yolculuklara çıkabiliyorlar. 

Gittikleri yerlerde daha müreffeh bir hayata kavuşuyor değiller. Çok zor ve ağır şartların hakim olduğu, yiyecek bulmakta bile zorlandıkları mülteci kamplarına yerleştiriliyorlar. Ama Myanmar’da maruz kaldıkları zulümden kurtulabilmek için bu eziyete katlanmayı göze alıyorlar. 

Arakan, Myanmar’ın güney batısında Bengal Körfezi kıyısında, Bangladeş ve Hindistan ile de sınırı olan bir bölgedir. Myanmar Müslümanlarının büyük çoğunluğu bu bölgede yaşar ve bölge Rakhine eyaleti olarak da adlandırılır. Bölgenin Müslüman halkına da etnik olarak Rohingyalar adı verilir.

Bu bölge ayrı bir eyalet yönetimine sahiptir. Ancak bölge halkının çoğunluğunun Müslüman olmasına rağmen yönetim Budistlerin elindedir. Ayrıca Budistlerin bir kısmı bölgenin tamamen bağımsız olması için savaşmak amacıyla silahlı milis güçleri oluşturmuşlardır ve onlar da zaman zaman Müslümanlara saldırıyorlar.

Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlara yani Rohingyalara en başta ayrımcı politika uygulanıyor. Müslümanlar buranın yerli halkını oluşturduğu halde devlet onları vatandaşlığa kabul etmediğinden bir tür mülteci muamelesi yapıyor. Kendi gayri menkullerini, arazilerini, evlerini bile devlet tarafından kullanmaları için verilmiş mülkler olarak tanımlıyor. O yüzden ayrılıkçı Budist militanlar evlerini yaktıkları zaman militanları değil evlerin sahiplerini suçlu çıkarıyor ve onları devletin kendilerine emaneten verdiği mülklere gereği gibi sahip çıkmama suçlamasında bulunuyor.

Devletin organize güvenlik güçleri de saldırı ve baskınlar düzenleyerek tutuklamalar yapıyor. Bu şekilde hem ayrılıkçı Budist militanların hem de rejim güçlerinin saldırılarına maruz kalan Müslümanlar çifte ateş arasında kalmış durumda. O yüzden kendi öz yurtlarını terk ederek civar ülkelere sığınma ihtiyacı duyuyorlar. 

Arakan Müslümanlarının ızdıraplarını ve maruz kaldıkları muameleleri periyodik bir şekilde Müslüman halklara ve genelde bütün dünya kamuoyuna duyurmak için çalışan muhtelif sosyal kuruluşlar var. Bunları koordine etmek ve yapılan çalışmaları birleştirmek amacıyla da Arakan Rohingya Birliği (Arakan Rohingya Union-ARU) adlı bir üst komite oluşturulmuş durumda.