04.28.2024

Gazze, ah Gazze…

Ahmet Taşgetiren yazdı.

7 Ekim’den bu yana Gazze… Hamas’ın eyleminden…

Her gün Gazze yazamıyoruz, tabii olarak, İslâm dünyasındaki yazarlar dahil dünyada kimse de yazmıyor…

Çünkü her gün dünyanın farklı yerlerinde yaşanan olaylar “Gazze rutini” haline gelen “Acı”nın önüne geçiyor.

Dünyada Gazze’ye en duyarlı olduğu farz edilen bizim ülkemize bakalım, Gazze her gün bir çığlık halinde yüreklerimizde mi? En sıradan seçim tartışmaları bile diyelim haber bültenlerinin saatlerini doldurmuyor mu? Tartışma programlarında Gazze’deki süregiden cinayetleri azaltalı çok olmadı mı?

Oysa Gazze orada can çekişmeye devam ediyor. Evet çocuklar ölüyor hâlâ, bazen İsrail’in hâlâ devam eden hunharca saldırılarından ölüyor, ve açlıktan ölüyor hatta.

“Kuzey Gazze” diye ayrı bir başlık açılıyor… İnsanların açlıktan her şeyi, ama her şeyi yemek zorunda kaldığı “Kuzey Gazze” diye bir dünya var.

İsrail birlikleri Güney’e Güneye doğru sürdü insanları kafileler halinde. Dünya bu kanlı göçü seyretti.

Yığıldı insanlar Güney’e… Şimdi Güney’e ateş kusuyor İsrail. Hastane, mülteci kampı vs dinlemeden…

Evet hâlâ çocuklar can veriyor orada…

Gazze acısı bizim, yani Türkiye insanlarının, hadi biraz daha daraltalım, “Müslüman bir yurt” parçası olduğu için daha bir yakından yürekleri yanması beklenen dindar insanların şu geçen 5 ay içinde kaç saat dert konusu olmuştur?

“Gazze İslam dünyasını diriltiyor!” dendi bir süre… “Şehadetlere içiniz yanmasın, bir ölür bin diriliriz” sözlerini evel ezel söyleriz şehitlerin ardından…

Peki ama İslâm dünyasının neresi dirildi Gazze ile?

Amerika silah, mühimmat, para…. ne lâzımsa gönderiyor İsrail’e… Açık açık… Biraz Avrupa ülkeleri utandı belki İsrail’in her gün öncekini aratan vahşet örnekleri ve sokaklara yansıyan tepkiler sebebiyle…

Ama Amerika ile İsrail arasındaki insanlık dışı her şeyi onaylamaya uzanan ilişki “açık açık” devam ediyor.

İslâm dünyasından Gazze’ye hiç olmazsa “Nefsi müdafaa” için tüfek gönderilebiliyor mu? Çocukları savunmak için, hamile kadınları savunmak için, bir insanlık suçu olan soykırıma karşı insan onurunu savunmak için? İsrail ile ticareti durdurabildik mi her şeyden önce?

Denizi – karası abluka altında Gazze’nin… İlk günlerde yazmıştık Çanakkale’nin kuşatılmışlığı ile Gazze’nin çaresizliği arasındaki benzeşmeyi… Hindusu İsrail ise Yamyamı Amerika idi Gazze’nin…

Bizde “15’liler” gitmişti cepheye…Türkü yakılmıştı onlara…

Gazze’de çocuklar hatta bebeler var cephede… Çünkü tamamı cephe haline gelmiş Gazze’nin…

Ne dersiniz, Gazze bittikten sonra mı “Gazze İslâm dünyasını kurtaracak?”

İslam dünyası olarak çaresizliklerimize karşı teselli arıyor gibi görünmüyor muyuz?

Soralım: Niye İslâm ülkelerinden hiçbiri mesela Gazze’ye askeri bir yardımda bulunmuyor?

Soruyu Türkiye için sorsam, nasıl tepkiler alacağımı biliyorum. Onun için “İslâm dünyası” diye genelledim.

Benim bu sorumu, İslâm İşbirliği çatısı altında toplanan 57 İslâm ülkesinin liderleri, kendi içlerinde hiç sormamış olabilirler mi? Nedir bunun cevabı? Çaresizlik mi, Gazze konusunda duyarsızlık mı, herhangi bir İslâm ülkesinin başına benzeri bir şey gelince ortaya cevapsızlığın çıkacağı değerlendirmesi mi, nedir?

Mesela okuyucularım, kendi içlerinde Türkiye için nasıl bir cevap buluyorlar bu soru karşısında?

“İmkânımız var da mı devreye sokmuyoruz, yoksa mevcut olsa bile onu Gazze’de kullanmanın bedelini göğüslemek mümkün görünmediği için mi, İslâm dünyası yeterli güce sahip olsa idi başka türlü şeyler konuşulabilir miydi?”

Amerika neden her şeyi göze alarak, hatta İsrail’le birlikte suçlanmayı göze alarak, hatta Gazze’de enkaz altında can veren çocuk cesetlerine baka baka, hatta, müttefikleri arasında İslâm ülkelerinin bulunduğunu bile bile bomba gönderiyor buraya?

Ah be, 57 İslâm ülkesi içinde birisi Amerika gibi hareket edebilecek güçte olsaydı… İçinizden bu mu geçiyor? Ne dersiniz?

Gazze, ah Gazze sen nasıl bir sınavsın!?