Mevcut iklim planları sıcaklık artışını 2,5 dereceye çıkarma riski taşıyor.
Ülkelerin mevcut iklim taahhütlerinin yetersiz kaldığı ve mevcut politikalarla artışın 2,5 dereceye çıkabileceği bildirildi.
Birleşmiş Milletler (BM) İklim Değişikliği Sekretaryasının ülkelerin Paris Anlaşması kapsamındaki ulusal katkı beyanlarının (NDC) güncel halini içeren Ulusal Katkı Beyanı Sentez Raporu’na göre, mevcut taahhütlerle emisyonların 2030’a kadar 2010’a kıyasla yüzde 10,6 artıracağı öngörülüyor. Küresel sıcaklık artışını 1,5 dereceyle sınırlandırmak için emisyonların söz konusu dönemde yüzde 45 azalmasına ihtiyaç duyuluyor.
Ayrıca raporda, ülkelerin mevcut iklim taahhütlerinin yetersiz kaldığı ve mevcut politikalarla artışın 2,5 dereceye çıkma riskinin bulunduğuna işaret edildi.
Öte yandan, BM İklim Değişikliği Sekretaryasının bugün açıklanan uzun vadeli düşük emisyonlu kalkınma stratejilerine ilişkin ikinci bir rapor ise ülkelerin yüzyıl ortasına kadar net sıfır emisyona geçiş planlarını inceledi.
Rapor, tüm uzun vadeli stratejilerin tam olarak uygulanması halinde, bu ülkelerin sera gazı emisyonlarının 2050’de 2019’a göre yaklaşık yüzde 68 daha düşük olabileceğini gösteriyor.
Bir yılda sadece 24 ülke iklim planlarını güçlendirdi
BM İklim Değişikliği İcra Sekreteri Simon Stiell, rapora ilişkin değerlendirmesinde, “2030’a kadar beklenen emisyonlardaki düşüş eğilimi, ulusların bu yıl bir miktar ilerleme kaydettiğini gösteriyor. Bizi 1,5 santigrat derecelik bir dünyaya doğru yola sokmak için gereken emisyon azaltımlarının ölçeğine ve hızına hala yakın değiliz. Bu hedefi canlı tutmak için ulusal hükümetlerin iklim eylem planlarını şimdi güçlendirmeleri ve önümüzdeki sekiz yıl içinde uygulamaları gerekiyor.” ifadelerini kullandı.
Stiell, geçen yıl Glasgow’da düzenlenen iklim konferansında tüm ülkelerin iklim planlarını yeniden gözden geçirmeyi ve güçlendirmeyi kabul ettiğini anımsatarak, “COP 26’dan bu yana sadece 24 yeni veya güncellenmiş iklim planının sunulmuş olması hayal kırıklığı yarattı. Hükümet kararları ve eylemleri aciliyet düzeyini, karşı karşıya olduğumuz tehditlerin ciddiyetini ve iklim değişikliğinin yıkıcı sonuçlarından kaçınmak için kalan sürenin kısalığını yansıtmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu.
“COP27 iklim konusunda dönüm noktası olacak”
Mısır Dışişleri Bakanı ve COP27 Başkan Adayı Sameh Shoukry de “COP27 iklim konusunda dünyanın dönüm noktası olacak.” dedi.
İklim krizinin ele alınması için acil önlemler gerektiğinin altını çizen Shoukry, şunları kaydetti:
“Sentez raporu, Paris iklim hedefine ulaşma ve 1,5 dereceyi ulaşılabilir kılma konusunda raydan çıktığımızın bir kanıtıdır. Zamana karşı bir yarış içindeyiz. Ülkelerin birçoğu gerekeni yapmaktan çok uzak ve bunun sonuçları yaşam ve geçim kaynaklarını etkiliyor. Bunun 2030’a ve ardından 2050’ye kadar devam eden bir eylem süreci olduğunun bilincindeyim ancak bu endişe verici bulgular COP27’de dönüştürücü bir yanıtı hak ediyor.”
İklim Değişikliği Politika ve Araştırma Derneği Başkanı Baran Bozoğlu ise rapora ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, “Beyan edilen azaltım hedefleri, ne Avrupa’nın 2030 ne de Paris Anlaşması’ndaki 2050 net sıfır emisyon hedefini tutuyor.” ifadesini kullandı.
Mısır’da yapılacak zirve öncesinde ilgili ülkelerin somut adımlar atması gerektiğini vurgulayan Bozoğlu, şöyle konuştu:
“Artık kaybedecek bir dakikamız yok. İklim krizi tüm toplumları olumsuz etkiliyor. Maddi ve manevi kayıplar artıyor. Mısır’da uygulamaya yönelik daha somut adımlar bekliyoruz. Ülkemiz 2015’te katkı beyanını yapmıştı, BM’nin bu raporu yayımladığı gün Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının, UNDP ile katkı beyanına dair toplantı düzenlemesi oldukça manidar. Ülkemizin de 2053 karbon nötr hedefi doğrultusunda daha fazla çaba harcayarak, sera gazı emisyonlarını azaltmaya yönelik daha istekli beyan oluşturması gerekiyor. Bunu başarabiliriz, yeter ki hedeflere yönelik birlikte hareket eden, birbirini destekleyen bir mekanizma kurabilelim. Ülkemiz 2030’a kadar emisyonlarda yüzde 35 mutlak azaltım yapabilir. Ulusal katkı beyanımızın da bu gerçekçi talebimizi sahipleneceğini umut ediyoruz.”