Amerikalı ekonomist Theodore Schultz’un 1960’ların ilk yıllarında dile getirdiği ve 1962’de Gary Becker’ın geliştirdiği bir kavram olan “insan sermayesi” iktisadi bir kategori olarak insanın kendi başına bir yatırım faktörü olduğu, başta eğitim ve yetiştirme olmak üzere çeşitli etkinliklerle insanın üretim sürecindeki verimliliğinin artırılabileceği ve bunun da ekonomi için büyüme ve birey için gelir artışı anlamına geleceği iddiası üzerinde yükselir. İnsan sermayesi kavramı ilginçtir.İnsanı ölçer, insanın değerini hesaplamayı amaçlar. Entelektüel sermaye kavramı ile karşımıza çıkar. Karışan kavramlar olsalar da entelektüellikten kasıt aydın insan olmak değildir. “Entelektüel sermaye” kavramını ilk kullanan John Kenneth “Ken” Galbraith ,Amerikalı ekonomisttir. Harvard Üniversitesi’nde iktisat profesörü olan Galbraith, 1969 yılında bu kavramın, insan zekasından kaynaklanan bir unsur olmanın yanında, bir entelektüel faaliyetler bütünü olduğunu belirtmiştir.
90’lı yıllarda daha çok gündeme gelmeye başlayan bu kavram ile ilgili en fazla kabul gören tanımı 1991’de Stewart yapmıştır. Stewart’a göre, entelektüel sermaye “işletmeye pazarda rekabet avantajı sağlayan, çalışanların bildiği her şey” dir. Yine aynı kişi sonraki yıllarda entelektüel sermayeyi, “refah/zenginlik yaratmak üzere kullanıma sokulabilen entelektüel malzemedir, yani bilgi, enformasyon, entelektüel mülkiyet ve deneyimin bileşimi” diye tanımlamıştır.Biz bugün entelektüel sermayenin sosyolojisine girmeden, onun alt başlıklarından olan insan sermayesinin ölçümlerini ve dünyadaki durumu incelemeye çalışalım..
İNSAN SERMAYESİ ENDEKSİ
Entelektüel sermayenin bir kolu olarak ele alınan kısaca HCI diyeceğimiz endeks, Dünya Bankası tarafından yürütülen “İnsan Sermayesi Projesi” kapsamında 157 ülkenin 2017 yılında elde edilen verilerinin analiz edilmesiyle 2018 yılında açıklanmıştır. Bu endeksin bileşenlerini inceleyelim kısaca. Ülkemizin durumu da görelim..HCI ile temelde bugün doğan bir çocuğun, yaşadığı ülkedeki sağlık durumları ve eğitim riskleri dikkate alınarak, 18 yaşına geldiğinde biriktirmiş olması beklenen insan sermayesi miktarını ölçmektedir. Eğitim ve sağlık göstergeleri bileşenleri bu endeksin temel dinamikleri sayılmaktadır. Değerlendirmede 1 mümkün olan en iyi değerdir. Değerleme 0 ve 1 arasında yapılmaktadır. Endeksle bir çocuğun ülke şartlarında sağlık ve eğitim hizmetlerinden tam kapasite yararlanması durumunda ne kadar üretken olacağını gösterilmektedir.
HCI değeri 0,6 bandında olan ülkelerdeki bireylerin gelecekte %60 oranında üretken olacağı ve ekonomik potansiyellerinin büyük kısmını değerlendiremeyeceği vurgulanmaktadır. Türkiye’nin 2020 yılı için HCI değeri 0.649 çıkmıştır. Yani ülkemizde yeni doğan bir çocuk tam anlamıyla eğitim ve sağlık imkanlarına erişirse %65 bandında bir üretkenlik yakalayabiliyor. Bu ölçümler 157 ülke arasında yapıldığı için bu yüzdelik oranla Türkiye 53. sırayı alıyor. Birinci sırada Singapur (%88) ikinci sırada ise PISA sınavının şahı Finlandiya var (%81). Endeksin önemli bileşenlerinden biri olan Hayatta Kalma Bileşeninde ise ülkemizde doğan her 100 çocuktan 99’unun 5 yaşına kadar yaşama şansına sahip olduğu vurgulanıyor.
OKUL BİLEŞENİ
Kendi içinde başka başka göstergeler de barındıran bu bileşen ilk olarak çocukların okulda kalma süresini irdeler. Sırasıyla okul bileşeni detaylarını görelim:Okulda kalma süresi: Çocukların 4 yaşından 18 yaşına kadar ortalama okulda kalma süresidir. Türkiye’deki çocukların ortalama 12,1 yılı okulda geçiyor. Bu oran erkek çocuklar için 12,2 yıl iken kız çocuklarda 12,0 yıl olarak hesaplanmaktadır. Singapur’da aynı gün doğan bir çocuğun okulda kalma süresi 13,9 yıl; Finlandiya’da ise 13,7 yıl olarak öngörülmektedir.
Uluslararası değerlendirmelerle uyumlu hale getirilmiş puanlar (Harmonized test scores): Bu puanın hesaplanmasında ülkelerin PISA, TIMSS, PIRLS puanları birlikte ele alınmıştır ve hesaplamalar sonucunda değerlendirmelerden elde edilen puanlarda 625 ileri düzeyi, 300 asgari düzeyi göstermektedir. Türkiye’nin bu göstergedeki ortalama puanı 459’dur. Bu değerlendirme içinde kız çocuklarının puanı 463 iken erkeklerin puanı 455’tir. Şampiyonlara bakınca Singapur 581 puan ile yine dünya birincisiyken, Finlandiya’nın puanı 548’dir.
Değerlendirme sonuçlarının öğrenim süresi olarak karşılığı: Uluslararası testlerin öğrenim süresiyle bağdaşmasını yani okul süresince verilen eğitimin niteliğini, ne işe yaradığını sorgular. Türkiye’de bu göstergenin değeri 8,9 yıldır ve bu değer hem kız hem de erkek çocuklarda aynıdır. Singapur’un bu göstergedeki karşılığı 12,9 yılken Finlandiya’da 12,0 yıldır. (lütfen okuldaki öğrenim sürelerini anımsayınız.).
Şimdi sağlıklı büyüme ve yetişkinlerin hayatta kalma oranlarını ele alan endeksi alt bileşenleri ile görelim:
SAĞLIK BİLEŞENİ
Sağlıklı büyüme: Türkiye’de 100 çocuktan 90’ı gelişiminde herhangi bir sorun yaşamazken, gelişim süresinde sorun yaşayan %10’luk dilime tekabül eden çocuklar ise yaşamları boyunca sürecek bilişsel ve fiziksel kısıtlamalarla riskiyle yaşayıp bunların getirdiği zorluklarla mücadele etmek durumundadır.
Yetişkinlerin hayatta kalma oranı: 15 yaşında olan bireylerin yüzde kaçının 60 yaşına kadar hayatta kalacağına yönelik tahmini bir oran sunmaktadır. Bu istatistik, günümüzde doğmuş bir çocuğun şu andaki koşullar altında bir yetişkin olarak yaşayacağı ölümcül ve ölümcül olmayan sağlık sonuçlarına yönelik bilgi sunmaktadır.
Türkiye’de ciddi düzeyde sağlık sorunu yaşamayarak 60 yaşına geleceği öngörülen birey oranı %90’dır. Kızlarda bu oran %93 iken erkeklerde %86’dır. Bu oran Singapur’da %95, Finlandiya’da %93’dür.
HCI ölçümlerine göre ülkemizle aynı gelire sahip ülkelere nazaran ortalamanın üstünde ancak eğitim noktasında sıkıntılar sürüyor. Türkiye’deki öğrencilerin okulda kalma sürelerine bakıldığında 12,1 yıl ile ortalamanın üstünde bir yıllık ortalamaya sahip oldukları görülse de 8,9 yıllık eğitimle eşdeğer bir derece ortaya çıkıyor. Yani eğitimin niteliği, eğitime harcanan sürenin altında sonuçlanarak istenen düzeye gelememiştir. Şimdilik kendi gelir grubunda iyi durumda olsa da genel ortalamanın altında olan ülkemiz için ilk hedef eğitim olmalı, her zamanki gibi..
HCI 2020 Değerlerini bazı alt başlıkları ile inceleyebileceğiniz güncel tablo aşağıdadır ve 2020 kitapçığına da en alttaki kaynaklardan erişebilirsiniz.
Entelektüel sermayeyi aslında insan sermayesi bazında incelemiş olduk bu endeks ile. Çünkü insan sermayesi, entelektüel sermayenin en temel unsurudur. Peki başka hangi endeksleri bilmeliyiz? İşte birkaçı:
Demokrasi Endeksi
Bu endekse göre sarı renkle gösterilen ülkemiz, otoriter rejim ile demokratik rejimin arasında kalmış, karma bir rejime sahip 2018 verilerine göre.. Demokrasi henüz tam potansiyelinde değil.
Human Freedom Yani İnsani Özgürlük Endeksi
Human Freedom endeksinde kişisel özgürlük sıralamasında 162 ülke içinde 118. sıradayız. Diğer taraftan ekonomik özgürlükte yine 162 ülke içinde 86. sıradayız. İnsani özgürlüğün yıllara göre artış ve azalışını tablonun sağ alt bölmesinde görmeniz mümkün.
Ekonomik Özgürlük
Ekonomik özgürlük bazında daha detaylı olan bu endeksin içindeki tüm bileşenlere göre 64.6 puanla ortalarda yer almışız. Endeksin içinde ekonomik bağımsızlığın şekillendirdiği alanlar var. Ticaret özgürlüğü, finansal bağımsızlık, hükümet harcamaları gibi kalemleri barındırıyor daha derinden bakınca..
Bireysel ve Ekonomik Bağımsızlığın Korelasyonu
Bu grafik ekonomik açıdan bağımsızlığın bireysel bağımsızlıkla ilişkisini anlatmaya çalışıyor. Ekonomik bağımsızlık ve bireysel bağımsızlık arasında pozitif bir korelasyon var. Biri artınca diğeri de artıyor genel olarak. Elbette istisnaları barındırır. Ülkemizin skoru yine 6 puan bandında hareket ediyor her iki bağımsızlık için de.. 2018 endeksinde de durum aynı. Ekonomi bazında bizimle aynı kategoriyi paylaşanlara bakalım:
Bakalım zaman neler gösterecek bizlere. Sıralamalar gelir geçer. Geri kalmışlığın trajedisinde kaybolan hayatlar ise görmezden gelinen her şey için üstümüze vebaldir.