09.16.2024

İnstagram’ın Türkiye’yle derdi Müslümanlık değilmiş

Akif Beki yazdı.

Elimizde şimdi bir de Malezya örneği var, sosyal medyayla savaşta Türkiye yalnız değil.

Yeni Şafak, “Türkiye’nin dik duruşu örnek oldu: Malezya’yla Meta arasında Haniye krizi” başlığıyla duyurmuştu.

Malezya Başbakanı Enver İbrahim’in de başına gelmiş, Instagram ve Facebook’taki Haniye mesajları kaldırılmıştı.

Onun da tepkisi sertti, Meta şirketini “ayrımcı ve adaletsiz” olmakla suçlamıştı.

Malezya Başbakanlığı açıklama dahi yayınlamış, Meta’dan kamuoyu önünde özür bekliyor ve paylaşımların yeniden yüklenmesini istiyordu.

Fakat Meta, Malezya’ya Türkiye’den farklı davrandı. Neden?

Yeni Şafak’ta haberin çıktığı gün Başbakan İbrahim’den özür dilediler. “Teknik bir hatadan kaynaklı” diyerek Hamas ve Haniye paylaşımlarını geri yüklediler.

O paylaşımların “tehlikeli kişi ve örgütlerle ilişkili” olabileceği notunu da sildiler.

Malezya hükümetinin talebi neyse karşılandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ve Türkiye’ye gelince niye ayrı muamele?

Instagram’ın, Facebook’un bütün derdi Müslüman oluşumuz mu? Türkiye’yle alıp veremediği bu, deseniz…

Malezya örneğine bakıyorsunuz, öyle değil.

Enver İbrahim daha az mı Müslüman, hayır. Hamas’ı terör örgütü mü sayıyor, hayır.

O da Müslüman siyasetçi kimliğiyle tanınıyor dünyada.

Ama Instagram’la Facebook, onun sansür itirazını kaale alıyor, bizimkini almıyor.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, sosyal medya platformlarıyla ilgili “yasakçı, dijital faşizm, çıkar mafyası” ve benzeri suçlamalarında haklı, diyelim.

Ancak sözlerindeki “Filistinli şehitlerin fotoğraflarına bile tahammül edemeyip anında yasaklayan” kısmı, Malezya örneğinde düzeltildi.

“Amerika ve Avrupa’daki kurallara uyma noktasında gösterdikleri özeni, mesele Türkiye olunca bilinçli şekilde esirgiyorlar” sözü de artık geçersiz. Çünkü eksik.

Malezya’yı da ekleyerek Amerika, Avrupa ve Malezya’da hükümetlere gösterdikleri özeni Türkiye’den esirgediklerini söylersek daha doğru.

“Türkiye’nin haklı talepleri karşılanır, hassasiyetlerine saygı gösterilirse mesele zaten kendiliğinden hâl yoluna girecektir” çağrısıysa hâlâ karşılık bulmadı.

Sonuç; Instagram Türkiye’de kapalı, Malezya’da açık.

SOSYAL MEDYANIN YANLIŞI VAR DA İKTİDARIN YOK MU?
Şöyle bir durum çıktı ortaya…

Malezya’nın sözü Instagram’a geçiyor, gücü Facebook’a yetiyor; Türkiye’ninki yetmiyor.

Sosyal medya platformlarının bizle alıp veremediği, Erdoğan’ın Müslüman siyasetçi kimliği ya da Yeni Şafak’ın tabiriyle “ümmetin ve turanın lideri” olması değilmiş. Enver İbrahim örneğiyle orası da anlaşıldı.

İktidar propagandasının en iddialı tezi çürüdüğüne göre geriye ne kalıyor?

Ya Türkiye Yüzyılı’nın başladığından, Malezya dahil dünya dünyanın artık bizden sorulduğundan Facebook’la Instagram’ın henüz haberi yok…

Yahut da yanlışlık sadece Facebook’la Instagram’da değil, bizim iktidarın yaklaşımında da yanlışlık var.

İktidar, dönüp kendine bakabilir öyleyse. Neden Malezya kadar etkili olamadığını bulmaya kendini gözden geçirmekle başlayabilir.

Yetkiyi kötüye kullanma, keyfi yasakçılık, önde haklı talepleri gösterip arkada olur olmaz haksız taleplerde bulunmak gibi küçük kusurları oluyor mu? Nerede yanlış yapıyor?

Mesele çocukları muzırlıktan korumaksa… Sakıncalı içeriği engellemek yerine, oyun platformu Roblox’u komple kapatma tavrı bazı ipuçları barındırabilir.

Muzırlıkta hiçbirinden aşağı kalmayan Çinli TikTok’un ayrıcalığı ne, sorusunu sordurtan çifte standatlara da el atılabilir başlanmışken.

Toptan yasaklamayla TikTok’a ilişilmemesindeki çifte standart kadar, AK Partili Hüseyin Yayman’ın aynı tarzla TikTok’a da ilişme çığırtkanlığı da sorun. İkisi birden görüldüğünde aydınlanmaya yaklaşılıyor demektir.