11.14.2024

İslam mimarisinde dikey değil yatay kalkınma esastır

Resul Tosun yazdı…

Prof. Dr. Sadeddin Ökten hoca hakkında wikipedia, ‘yüksek inşaat mühendisi olmasına rağmen şehir ve medeniyet, özellikle de İslam medeniyeti konularında entelektüel birikimiyle tanınır. Çeşitli üniversitelerde Bilim Tarihi, Yapı teknolojisi Tarihi, Kent Kültürü ve Kent estetiği dersleri vermiştir.’ der.

Öyledir ben de şahidim.

Kendisini ne zaman dinlesem feyiz alırım. Ufkum açılır. Ruhum dinlenir. İnanç ile bilimin buluştuğunu ve inandığım dinin yüceliğini hatırlarım.

Sadeddin hocanın sosyal medyada bir video kaydı dönüyor. Orada o tatlı yapıcı nazik etkileyici üslubuyla şunları söylüyor:

“Ovalara yerleşmeyeceğiz. Ovalar ziraat içindir. Bunun dini kaynaklarda da karşılığı var jeolojik kaynaklarda da da.

“Ovalara yerleşmeyeceğiz. Ovalar ziraat içindir. Bunun dini kaynaklarda da karşılığı var jeolojik kaynaklarda da da.

Bu arada hakkı yenen bir meslek grubundan bahsedeceğim geoteknik mühendisleri hiç ortada yoklar.

Hâlbuki mevzu onların mevzusu. Nedir o? derseniz. Zemin mekaniği soil mechanics!

Jeologlar alttaki kayaya kadar gelirler. Ondan sonra onun üstende bir zemin var. 30 metre, 40 metre, 50 metre, 60 metre, 1 metre. O geoteknik mühendislerinin işidir. Onlardan hiçbir hazret görmedim televizyonlarda.

Ovalara yerleşmeyeceğiz madde bir. Dağlara yamaçlara çıkacağız. Niye? Kitab-ı ilahide de hitabı ilahide de bize beyan buyurulan dağlar arza çakılan çivilerdir. (mealen söylüyorum.)

inandırıcı, diğeri inançsız ve yalancı!

Sadeddin hoca iki temel ilkeye işaret ediyor. Biri sağlam zemine inşaat ikincisi de ‘hafif bina az katlı bina.’

Hoca ‘yayılacağız’ tespitiyle aslında İslam mimarisindeki yatay kalkınma kuralına işaret ediyor.

Evet İslam mimarisinde dikey değil yatay kalkınma esastır.

Hoca konunun hikmet tarafına da işaret ederek, ‘tabiatla ilişkiyi koparmama’ya işaret ediyor.

Maalesef İslam’dan uzaklaştıkça kültüründen de ruhundan da uzaklaşıyoruz.

Oysa Müslümanın Allah ile, aile fertleriyle, akrabalarıyla, yönetimle, tabiat ile, hayvanat ile uzay ile ve kainat ile ilişkileri medeniyetinin de temelini oluşturur. Bu ilişkilerin çoğundan uzak bir topluma dönüştük!

Dinimizin vaz ettiği emrettiği veya tavsiye ettiği ilişki İslam Medeniyeti’ni intaç etmiştir. İnsanlar bir yana, yaralı hayvanları bile tedavi edecek vakıfların ihdasının temelinde İslam’ın verileri vardır.

Tekrar hafif bina az katlı binaya dönecek olursak, Hz. Peygamber’in yüksek bina yapılmasını yasakladığını görürüz.

Onun için de İslam kültürünün hâkim olduğu dönemlerde İslam ülkelerinde konutların iki katı üç katı geçmediğini görürüz. Yüksek bina yapamadıkları için değil ‘yüksek bina yapanlara kıyamete kadar lanet edileceği’ Peygamber tehdidi sebebiyledir.

Şimdi gidin bakın Safranbolu’daki Tokat’taki ve diğer illerimizdeki tarihi mahallelerdeki evleri görün. İki katlıdır. Şahsiyetli binalardır. Göze de gönle de hoş gelir.

Sözü uzattık bağışlayın.

Sadeddin hocamız bize medeniyetimizi hatırlatarak görevini yapıyor.

Aslında hükümet 2015’den bu yana yatay kalkınma ilan ederek dikey kalkınma hatasından dönmüştü.

Son olarak Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum da deprem bölgesinde yeni konutların zemin artı 3-4 katı geçmeyeceğini, yöresel kültürel ihtiyaçlara göre, ovalardan dağlara doğru sağlam zeminlerde yapılacağını açıklayarak Sadeddin hocanın tespitinin icra edildiğini göstermiş oldu.

Ancak başta İstanbul olmak üzere ülkede mendebur suratlı yüksek binaların sayısı o kadar çok ki!