İsrail, işgal politikalarını Uluslararası Adalet Divanı’na taşıyan Filistinlilere karşı cezai yaptırım önlemleri açıkladı.
İsrail’de aşırı sağcı ve dinci unsurları içinde barındıran yeni hükümet, İsrail işgalini uluslararası yargıya taşıyan Filistinlileri cezalandırmak üzere tartışmalı kararlar aldı.
DW Türkçe’nin haberine göre, Başbakan Benyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada İsrail Güvenlik Kabinesi toplantısında alınan önlemlerin, “Filistin Özerk Yönetiminin İsrail devletine karşı siyasi ve hukuki savaş açma kararına yanıt” niteliği taşıdığı, mevcut hükümetin “bu savaş karşısında eli kolu bağlı oturmayacağı, gerekli yanıtı vereceği” ifade edildi.
Filistinlilerin girişimleri sonucunda BM Genel Kurulunda geçen hafta yapılan oylamada, işgal altındaki Batı Şeria ve Doğu Kudüs’teki İsrail politikalarının hukuka uygunluğu konusunda BM’nin en yüksek yargı organı olan Uluslararası Adalet Divanının devreye girmesi ve görüş bildirmesini içeren karar kabul edilmişti. Devletler arası anlaşmazlıkların çözümünde devreye giren Lahey merkezli Divan’ın kararları bağlayıcı olmasına rağmen, Divan’ın yaptırım gücü bulunmuyor.
Vergilerden 39 milyon dolar kesilecek
İsrail Güvenlik Kabinesinin açıkladığı önlemler arasında Filistin Özerk Yönetimine geri ödemesi yapılan vergi gelirlerinden 39 milyon dolarlık bölümün kesilmesi ve Filistinli militanların saldırılarında ölen İsraillilerin ailelerine yönelik tazminat programına aktarılması da bulunuyor.
Vergileri Filistin Özerk Yönetimi adına toplayan İsrail, geri ödemesi gereken paranın bir bölümünde daha kesintiye gidecek. Filistin yönetiminin, geçen yıl Filistinli tutukluların ve İsrail’e yönelik saldırılar dahil, çatışmalarda ölen Filistinlilerin ailelerine yaptığı mali yardım tutarı kadarlık bölüm geri ödenmeyecek.
VIP ayrıcalıkları kaldırılacak
Kabine, Filistinli yöneticileri de doğrudan hedef alarak, “İsrail’e karşı siyasi ve hukuki savaşa öncelik eden VIP statüsündeki Filistinli yetkililere yönelik ayrıcalıkların kaldırılacağını” bildirdi. Üst düzey Filistinli yetkililer, sıradan vatandaşlardan farklı olarak İsrail izniyle, işgal altındaki Batı Şeria’dan giriş-çıkış yapabiliyor.
Kabineden açıklanan diğer önlem de Batı Şeria’da “terörist faaliyetler ve her tür düşmanca faaliyete destek veren” kuruluşları hedef alıyor. Açıklamada, “İnsanî faaliyetler görünümü altında İsrail’e karşı siyasi ve hukuki faaliyetlerde bulunan kuruluşlar”a karşı harekete geçileceği belirtildi ancak ayrıntı verilmedi.
Bir yıl kadar önce İsrail, önde gelen altı Filistinli insan hakları örgütünü terör örgütü ilan etmiş, geçen yaz bu kuruluşların bürolarına baskınlar düzenlenmiş ve bürolar kapatılmıştı. Filistinli örgütler suçlamaları reddetmiş ve İsrail’in tutumu uluslararası alanda eleştirilere neden olmuştu.
Batı Şeria’da Filistinlilere imar izinleri donduruluyor
İsrail Güvenlik Kabinesi, işgal altındaki Batı Şeria’nın yüzde 60’ına denk gelen ve neredeyse tamamen İsrail’in kontrolünde bulunan “C bölgesi”nde Filistinlilere imar izinlerinin dondurulmasına da karar verdi. Söz konusu C bölgesinde BM verilerine göre yaklaşık 300 bin Filistinli yaşıyor.
İsrail tarihindeki en sağ hükümet olarak nitelendirilen yeni hükümet, Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimlerini birinci önceliği ilan etmiş, yerleşimlerin genişletilmesi ve yasa dışı inşa edilen yerleşimlerin yasal statüye kavuşturulması vaadinde bulunmuştu. Filistin toprağı olarak kabul edilen Batı Şeria’daki Yahudi yerleşimleri uluslararası hukukça da yasa dışı olarak görülüyor.
Yerleşimlerde 500 bin Yahudi yaşıyor
Ortadoğu barış sürecinde çözümsüz geçen on yıllar boyunca İsrail, işgali altındaki topraklarda Yahudi yerleşimlerinin genişletilmesi politikası izledi. Günümüzde 2,5 milyon Filistinli nüfusa sahip Batı Şeria’da kurulan yerleşimlerde yaklaşık 500 bin Yahudi yaşıyor.
İsrail 1967’deki savaşta Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs’ü işgal etmiş, 2005’te Gazze’den çekilse de, komşu Mısır ile birlikte Gazze sınırlarını kontrol etmeye devam etmişti. Filistin Özerk Yönetimi, 1990 geçici barış anlaşmaları uyarınca Batı Şeria’da kısıtlı bir özerkliğe sahip. Gazze ise İsrail’in “terör örgütü” olarak gördüğü Hamas’ın kontrolünde.