04.26.2024

Kadir Şeker’in tutukluluğuna devam kararı tepkilere neden oldu

Konya’da, sevgilisi Ayşe Dırla’ya şiddet uyguladığını iddia ettiği Özgür Duran’a engel olmak isterken, Duran’ı kalbinden bıçaklayarak öldürdüğü gerekçesiyle 12,5 yıl hapis cezasına çarptırılan ve bu karar Yargıtay tarafından bozulan ve bugün yerel mahkemeye çıkarılan Kadir Şeker’in tutukluluğunun devam etmesine karar verildi. Diğer yandan Şeker’in cezası 10 yıl 10 ay olarak karara bağlandı.

Olay 5 Şubat 2020’de Konya’nın Kosova Mahallesi’nde bir parkta gerçekleşti. Kadir Şeker tartışma sesleri duydu ve Ayşe Dırla’nın şiddet gördüğünü düşünerek buna engel olmaya çalışan Şeker’in aktardığına göre Duran ve Şeker arasında yaşanan kavgada Şeker, üzerindeki bıçağı çıkardı. Boğuşma sırasında bıçak Özgür Duran’ın kalbine saplandı.

Şeker’e “kasten adam öldürme” suçundan açılan ve Ekim 2020’de 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada ömür boyu hapis cezası kararı verilmiş; bu ceza, suçun “haksız tahrik” altında işlendiği gerekçesiyle önce 15 yıla, ardından duruşmadaki iyi hali göz önünde bulundurularak 12,5 yıla indirilmişti.

Bugün tekrar görülen davada tutukluluğun devamına karar verilmesi tepkilere neden oldu.

Yargıtay 1’inci Ceza Dairesi 15 Haziran 2022’de, Kadir Şeker’e verilen cezayı yüksek bularak kararın bozulmasını istemiş, Şeker lehine tahrik hükümlerinin en üst seviyede uygulanmasına hükmedip dosyayı Konya 3’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne geri göndermişti.

Bugün çıkarıldığı mahkemede konuşan Kadir Şeker ifadesinde; “Ben bir kadının yardıma ihtiyacı olduğunu düşündüğüm için oraya gittim. Oradan ayrıldıktan 15 metre sonra Özgür duran arkamdan geldi bana saldırdı. Boğazımı sıktı nefesimin kesildiğini ciğerlerimin acıdığını hissettim. Sesini duyunca beni bırakır diyerek bıçağı çıkardım. Birlikte yere düştük ama ben onun yaralandığını anlamadım. Sadece elimde bir acı hissettim. Olay yerinden ayrılırken de kadının herhangi bir yardım istediği bağırışlarını duymadım. Böyle bir olayın yaşanmasını istemezdim üzgünüm. Sadece bir kadına yardım etmek istemiştim. Pişmanım ve tahliyemi istiyorum” dedi.

Mahkeme, Şeker’in tutukluluk halinin devamına karar verdi. Şeker’in 10 yıl 10 ay hapsine karar verildi.

“TUTUKLULUĞU BULUNDUĞU ZAMANI DÜŞÜNÜRSEK VERİLEN CEZA ORANTISIZ”

Konuya ilişkin konuşan ve “Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yatarının 6-6,5 yıl olacağını” belirten Avukat Kardelen Yarlı “Bu kadar düşük bir ceza için aslında kişinin de 2 yıl tutuklu olduğunu düşünürsek tutukluluğuna devam denmesi bence orantısız. Çünkü, Kadir Şeker zaten öğrenci. Yurt dışına kaçacak bir durumu yok, karartılacak bir delil yok, sanıklara ve mağdurlara baskı yapacak bir durum yok. Yani Kadir Şeker’in tutuklu olmasını devam ettirecek bir durum yok.” dedi.

Yarlı’nın konuşması:

“Aslında en başta bir haksız tahrik indirimi verilmişti Kadir Şeker’de ve “tutukluluk devam” denmişti. O Yagıtay’a gitti, Yargıtay’dan da haksız tahrik kararıyla yerel mahkemeye döndü. Yerel mahkeme burada tutukluluk kısmında direndi. Yani “tutukluluk devam” dendi ama ilk başta aldığı cezasından daha düşük bir ceza verdi. 15 yıldan 10 yıl 10 aya düşürüldü.

Dosyanın 2020’de başladığını düşünürsek Kadir Şeker en başından beri tutuklu. Yani neredeyse 2 yıldır zaten tutuklu. 10 yıl 10 ay aldığı cezadan zaten 2 yıl tutukluluğunu mahsup etsek onun üzerinden de Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’nda yatarı 6 veya 6,5 yıl olacak. Bu kadar düşük bir ceza için aslında kişinin de 2 yıl tutuklu olduğunu düşünürsek tutukluluğuna devam denmesi bence orantısız. Çünkü, Kadir Şeker zaten öğrenci. Yurt dışına kaçacak bir durumu yok, dava bitmiş, karartılacak bir delil yok, sanıklara ve mağdurlara baskı yapacak bir durum yok… Yani Kadir Şeker’in tutuklu olmasını devam ettirecek bir durum yok. Çünkü tutukluluk bir tedbir. O yüzden tahliye verilmesi bekleniyordu. Ama cezası verilir, tahliye edilir… Çünkü 2 yıl çok uzun bir süre. Zaten cezası da düştü, yatarı da daha azaldı. “Artık serbest yargılanır” diye düşünülüyordu. Ki tahliye edilmesinin önünde hukuki bir engel yok.

Kadın Cinayeti Motivasyonuna Sahip Değil

Kadir Şeker’in amacı direkt birini öldürmek değil. Orada yaşanan şiddet olayını ya da ölümü engellemek… Kadir Şeker’in suç işleme motivasyonu ile kadın cinayeti işleyen bir erkeğin motivasyonu aynı değil. Tehlikelilik oranı da aynı değil.

Tutuklama yaparken şuna bakıyoruz; bu fail tehlikeli mi, ben bunu serbest bıraksam dışarıya, mağdura, sanığa zarar verir mi, tekrar suç işler mi, kaçar mı, delilleri karartır mı, yargılama sırasında bana zorluk çıkarır mı? Birçok kadını öldüren ya da çok ağır derecede yaralayan insanları ikinci veya üçüncü celselerde tahliye ederken, hüküm verdikten sonra tahliye ederken, onlara çok daha az bir ceza verirken, amacı bir kadını veya birini öldürmek olmayan, olayın yanlış seyri yüzünden suç işleyen, motivasyonu buraya gelmiş bir insanı bu kadar süre tutuklu bırakmam kesinlikle orantılı değil. Bence hakkaniyetli de değil.

Bildiğim kadarıyla adli sicil kaydı yok, yargılama süresi boyunca sanıklara veya mağdur tarafından birine baskı yapma, delilleri karartma gibi bir emare hiç yok. Dosyada nefsi müdafaa kabul edilmedi haksız tahrik kabul edildi diye biliyorum. Çünkü bu nefsi müdafaa olur mu olmaz mı diye tartışıldı. Bunun nefsi müdafaa olmadığı ama Kadir Şeker’in çok ağır bir tahrik altında olduğu, bu yüzden suçu işlediği ve bu yüzden de haksız tahrik indirimine karar verildi. O yüzden yeni bir ceza tayin edildi.

Yatarının 6 veya 6,5 yıl olan bir insanı tutuklu bırakmanın şuanda bir mantığı yok. Benzer olaylarda benzerlik, orantı ve hakkaniyet yok.”