09.20.2024

Politik Görüşümüz İle Ağrı Eşiği Arasında İlginç Bir İlişki Var!

Toronto Üniversitesi’ndeki araştırmacılar şaşırtıcı bir bağlantıyı ortaya çıkardılar. Ağrı eşiği yüksek olan bireylerin karşıt siyasi kamptaki politikacıları destekleme ve hatta onlara oy verme olasılıklarının daha yüksek olduğu görüldü.

Örneğin, bu özelliğe sahip muhafazakarlar 2020 seçimlerinde Trump yerine Biden’a oy verme eğilimindeydi. Bu durumun tersi de aynı özelliğe sahip olan liberaller için de geçerliydi. Başlangıçta dişçi koltuğunda yaşadığı bir deneyimle alevlenen araştırmacılardan Profesör Spike Lee’nin merakı, Amerika Birleşik Devletleri’nde 7.000’den fazla katılımcının yer aldığı bir dizi çalışmaya yol açtı. Çalışma da ilginç ilişkiyi bizlere gösterdi.

Araştırmacılar ilk bulgularına kendileri dahi inanamadılar ve bunun bir tesadüf eseri olduğunu düşündüler. Ancak daha sonra yapılan bir tekrar çalışması da ilk bulguları doğruladı. Çalışmada araştırmacılar, her katılımcının ağrı eşiğini ölçmek için Ağrı Duyarlılığı Anketi’ni kullandı. Sonrasında da siyasi yönelimlerini ve ahlaki temellerini inceledi.

Her bireyin ağrı algısı farklıdır ve bu algı, genetik faktörler, yaş, cinsiyet, duygusal durum, kültürel etkiler ve diğer çeşitli faktörler tarafından etkilenir. Bir kişinin belirli bir uyarıcıya (örneğin, sıcaklık, basınç, kesici bir nesne) tepki göstermeye başladığı noktayı ifade eder. Ağrı eşiği düşük olan bir kişi, daha düşük bir uyarıcı seviyesinde bile ağrı hissedebilirken, ağrı eşiği yüksek olan bir kişi daha yüksek uyarıcı seviyelerine dayanabilir.

Politik Görüşlerimiz Neye Göre Oluşur?

Genel kanıya göre siyasal eğilimler, kanıtlara ve akıl yürütmeye dayalı olarak, bilinç ve mantık çerçevesinde seçilen bir şeydir. Ne var ki, son yıllarda yapılan araştırmalar, işin aslının bu kadar basit olmadığını ortaya koyuyor. Araştırmalar sonucunda bir kişinin kişiliğinin siyasi görüşünü etkilediğini biliyoruz.

Günümüzde sağ ve sol görüş dediğimiz zaman aklımıza muhafazakar ve liberal gibi bazı etiketler gelir. Oysa ki bu durum bir zamanlar, politikacıların oturma biçimlerini belirlemek için kullanılmıştı.  

İşin içine genetik bilimi de karışınca tablo daha da biçimlenmeye başladı. Günümüzde serotonin üretiminde rol oynayan 5HTT adlı genin dini görüşlerde belirgin bir fark yarattığı biliniyor. Ayrıca yenilik peşinde olma ve sol eğilimli görüşler ile DRD4 adlı geni ile ilişkili gibi gözüküyor. Ancak sadece bu kadar da değil.

Ağrı Eşiği İle Politik Görüşler Arasındaki İlişki Nedir?

Politika kutuplaştırıcı bir konudur. Özellikle araştırmanın yapıldığı ABD ve ne yazık Türkiye gibi ülkelerde liberallerin ve muhafazakarların geleneklerden aileye, sosyal yapıdan statükoya kadar her konuda sahip olduğu çatışan bakış açıları nedeniyle ideolojik çizgilerde bölünmeler sıklıkla yaşanır.

İnsanların siyasi görüşleri ahlaki görüşleriyle de yakından bağlantılıdır. Bu sayede de bazen insanlar siyasi görüşlerini değiştirmeye ikna edilirler. Ancak kişinin kendi ideolojisine zıt ahlaki ve politik görüşleri desteklemesine katkıda bulunan içsel faktörler hakkında çok az şey bilinmektedir. Araştırmacılar son çalışmalarında insanları zıt siyasi görüşlere sahip insanların ortak değerlerini desteklemeye daha açık hale getiren bir özellik acıya duyarlılığı buldular.

Ağrı evrensel bir deneyimdir, ancak bireylerin hassasiyeti farklılık göstermektedir. Beyin görüntüleme çalışmaları, başkalarının acısını hissetmenin ve kendi acısını hissetmenin ortak sinir ağlarını içerdiğini göstermiştir. Dolayısıyla araştırmacılar, fiziksel acıya karşı daha yüksek duyarlılığın, başkalarının fiziksel ve sosyal acısına karşı daha yüksek duyarlılığa eşit olacağı ve daha güçlü ahlaki görüşlere yol açacağı hipotezini öne sürdüler. Araştırmacılar daha sonra bu hipotezlerini desteklemek için 7 çalışma yürüttüler.

Sonucunda ağrı duyarlılığı daha yüksek olan liberallerin sadakat ve otorite gibi tipik muhafazakar ahlaki değerlere daha fazla yakınlık gösterdiğini buldular. Benzer bir biçimde, acıya duyarlı muhafazakarlar da genellikle liberallerle ilişkilendirilen adalet ve özgürlük gibi değerlere daha fazla destek veriyordu.

Bunun bir sonu olarak da daha yüksek acı duyarlılığı olan yani ağrı eşiği düşük olan kişiler tercih ettiği tarafın ahlak ve siyasetine verdiği desteği zayıflatmadan, tipik olarak ‘diğer taraf’ tarafından sergilenen ahlaki ve politik görüşlere de destek verme eğilimde oluyordu. Taraf değiştirmese bile her iki tarafın da politik görüşlerini destekleme eğilimleri gösteriyorlardı.

Sonuç olarak

Araştırmanın bulguları, siyasi olarak kutuplaşmış bir toplumda orta yolu bulma konusunda bir çözüm sunmuyor. Ancak insanların siyasi görüşleri üzerinde daha önce keşfedilmemiş bir etkiyi vurguluyor. Sonucunda araştırmacıların da dediği gibi, bir kişinin ahlaki duygularının temellerini ne kadar iyi anlarsak, siyasi görüşlerini de o kadar iyi açıklayabilir ve tahmin edebiliriz.