Saygı Öztürk yazdı…
2 Ocak 2018 tarihinde İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’le birlikte Aksaray’dan dönüyorduk. Yolda, yaklaşan seçimler, partisinin durumunu konuşuyorduk. Seçim güvenliğiyle ilgili ciddi kaygılarının olduğunu söyledi. Çünkü bazı yapıların silahlı eğitim yaptıkları konusunda kendisine güvenilir kaynaklardan bilgi ve belge ulaşmıştı.
Tabi son derece önemli bir konuydu. Akşener, “Örneğin Tokat ve Konya’da silahlı eğitim kampları var” dedi. O kampların SADAT tarafından açıldığı yolunda bilgilere sahip olduklarını söyledi. Akşener bunları boşuna söylememişti. Seçim güvenliğiyle ilgili ciddi kaygıları olduğunu vurgulamak ve devletin önlem alması için söylemişti. Doğru-eğri bilemem ama bu açıklamayla Akşener’in önemli bir oyunu bozduğu söyleniyordu.
İKİNCİ HAMLE
Sanmayın ki devlet içinde CHP ve İYİ Parti genel başkanlarına bilgi gitmiyor. Hemen her bakanlıktan, devletin her biriminden onlara da bilgi akışı olduğunu parti yetkilileri de söylüyor. Meral Akşener’in, “Tokat ve Konya’da silahlı eğitim yapıldığına” ilişkin iddiası üzerine Cumhuriyet Savcısı bilgisine başvurdu. Akşener, eski İçişleri Bakanı olması nedeniyle devletin içinden bürokratların, sivillerin önemli gördükleri konuları kendisiyle paylaştıklarını, sosyal medyada da eli silahlı sivil kişilere ait görüntülerin olduğunu söylemişti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, sağlam ve güvenilir kaynaklardan kendisine bilgi ulaşmamış olsa SADAT’ın binasının önünde ne işi vardı? SADAT’lı açıklamalardan sonra, SADAT yöneticileri de artık sessizliğe gömüldü. Gözlerin üzerlerinde olduğunu biliyorlar. Hem CHP, hem İYİ Parti genel başkanlarının dikkat çektiği SADAT, eskisi gibi gündemde değilse, bunda iki liderin açıklamalarının son derece etkili olduğu da bilinmeli.
YENİLERİ Mİ KURULDU?
SADAT’ın kuruluş amacı, niyetleri, getirmek istedikleri Anayasa, hangi ülkelerde neler yaptığına ilişkin kapsamlı açıklamalar, yorumlar yapılmıştı. Muhalefete, yeni ve ilginç bilgiler geldiğini öğrendim. Emekli bazı askerlere, kurdukları savunma ve eğitim şirketlerinde görev almaları yönünde önerilerde bulunuluyor. Bu kişilerin, SADAT benzeri kuruluşta eğitimci olarak bulunmaları isteniyor.
Askerlerin yargılandığı, 14’ünün ağırlaştırılmış hapis cezasına çarptırıldığı davada da toplam bin 148 şikayetçinin 757’si sivil, 387’si asker, 4’ü tüzel kişiydi. 387 asker müştekiden 128’i Adaleti Savunanlar Derneği’nin (ASDER) hazırladığı şablon dilekçeyi vermişti. Şablon dilekçe veren 128 ASDER müştekiden 117’sine “Katılan” sıfatı verilmişti. “Katılan” sıfatı verilenlerden 8’i SADAT danışmanı, 3’ü ASDER üyesi ve aynı zamanda SADAT danışmanıydı.
TSK’DAN ATILANLAR
“Katılan” talebi bulunmayan ya da verilmeyen Nevzat Kaşif Tarhan da ASDER’in kurucu başkanı/üyesi ve SADAT’ın danışmanıydı. Sivil 6 üye de yine SADAT’ın danışmanlarındandı. Mahkemedeki belgede, “Askeri personelden Nevzat Kaşif Tarhan kendi isteğiyle emekli olmuş, diğerlerinin tamamı Türk Silahlı Kuvvetleri’nden “Tarikat iltisakı, irticai faaliyetleri nedeniyle atılmış. Kendilerine seçimde rol biçmeye çalışan bazı çevrelerin bu faaliyetlerine karşı iktidarın da dikkatli olması gerekiyor.
AÇIKLANDIĞI GİBİ DEĞİL
İçişleri Bakanı, terörle mücadelede ne kadar başarılı olduğunu anlatırken, “Teröristlerin ayakkabı numarasını bile biliyoruz” diyor. Ardından sınırlarımızda ki terörist sayısının 100’ün altına indiğini de belirtiyor. Terörle mücadelede başarılı olunmasını tabii ki yürekten alkışlarız. Ülkemiz terörden çok çekti. Hala da çekiyor. Yani, ülkemizde terörle mücadele konusunda bakanın öne sürdüğü gibi her şey “Güllük-gülistanlık” değil. Resmi belgelere dayalı olarak son durumu açıklayalım: 24 Temmuz 2015’ten 20 Ocak 2023 tarihine kadar etkisiz hale getirilen terör örgütü mensubu 37 bin 451’e ulaşmıştır. 2022 yılında 111 şehit verdik. Bu yılın ocak ayında 7 şehidimiz var. Aynı tarihlerde toplam şehit sayımız 9 bin 146’ya ulaştı. Şehitlerimize Allahtan rahmet diliyorum.
ŞEHİRDEKİ TERÖRİSTLER
Ülkü Ocakları eski Başkanı Doç. Dr. Sinan Ateş’i öldürdüğü belirtilen, yıllardır aranan kişi Ankara’ya üstelik de yanında iki polisle birlikte geliyor. Cadde ortasında Sinan Ateş’i öldürüyor. Peki, “Tetikçi” olduğu belirtilen bu kişi aradan 28 gün geçmesine rağmen niçin yakalanamıyor? Bu kişinin yakalanmasını en çok MHP’liler istiyor. O yakalanmadıkça MHP hedef alınacaktır. Sinan Ateş’i öldüren gibi kim bilir aramızda kaç bin kişi aranmasına rağmen bulunmuyor ya da bulunamıyor. Dağdakilerle uğraşılsın ama şehirdekiler de unutulmasın. Anlaşılan, şehirde olanları İçişleri Bakanı terörist saymıyor. Bakın, belediyelerde terörist olduğunu söyledi, ancak bunlar görevinin başında. Madem teröristse niçin yakalanmıyor, hadi yakalamıyorsanız, isimlerini belediyeye bildirip ilişiklerinin kesilmesini niçin istemiyorsunuz?
Polise “Yenge sürgünü” olur mu?
Bazı kamu görevlileri, kendilerini vazgeçilmez sanıyor. Görev yaptığı illerde bazı yapılanları dinleyince hayret ediyorsunuz. Bir ilimizin emniyet müdürünün eşi, 10 yıldır özel kalem müdürlüğü yapan polis memurunu görevden aldırdı mı? Hastaneye giden müdür eşine, hastanede görevli polis memuru yardımcı olmak isterken, “Yenge” demiş. Müdürün eşi “Bir daha yenge değil, hanımefendi” demesini istemiş. Doğru. Ama aynı gün o polis memuru hastanedeki görevinden uzaklaştırıldı mı? İşte polisimizi daha çok bunlar yoruyor. O il mi? Bakana yabancı sayılmaz.