Ahmet Taşgetiren’in bugünkü (08.12.2022)”Seçime böyle mi gideceğiz?” başlıklı yazısı.
Ak Parti’nin MHP’ye mecbur olduğu ve MHP’nin iktidar ortağı olduğu bir Türkiye’yi yaşıyoruz.
Hoş Meclis çatısı altında Ak Partili milletvekilinin yumruklarının konuştuğu bir Türkiye’de Ak Parti tek başına iktidar olsaydı ne fark ederdi ki, diye sormak da mümkün. Ama bir dönem Ak Parti basbayağı demokratik hassasiyetleri olan bir yapıydı. Şimdi yumruklar konuşuyor.
MHP iktidar ortağı olmasa MHP’lilerin dili yine de böyle mi olurdu, ya da Ak Parti cenahı, MHP dili karşısında böyle sessiz mi kalırdı, bilmiyorum.
Ama MHP’nin iktidar ortağı olmasının MHP dilini ülkede hakim dil haline getirdiğini ve Ak Parti cenahını da ortağına karşı sessizleştirdiğini söylemek yanlış olmaz.
Üslup ne?
MHP liderinin kefaletine mazhar bir mafya lideri güncel bir siyasi – ekonomik tartışmada taraflardan birilerine “Köşeleriniz mezarlarınız olur” diyor mesela. Bu normal bir siyaset üslubu mu?
“Lider” konuşuyor Meclis’te, grupta, ahali yukardan aşağı durumdan vazife çıkarıp işi market mühürlemekten, cam çerçeve kırmaya kadar vardırıyor.
En başta sayın Cumhurbaşkanı’na sorayım:
-Sizin yönettiğiniz ülkede seçime böyle mi gideceğiz?
Beştepe’den nasıl görünüyor memleketin iklimi bilmiyorum, ama buralarda tehdit üslubunun dalga dalga yayıldığı bir atmosfer var.
Okunmadı mı, görülmedi mi bu sözler, derim.
MHP’nin “ÜÇ Harfli marketler” işini, ekonomik boyuttan çok öteye taşıdığı ve bir noktada Tayyip Erdoğan’ı sıkıştıran bir manivela haline getirdiği gözleniyor.
Ak Partililerin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın üç harfli marketlerin Tarım Kredi Kooperatiflerinden bile, pazarlardan, bakkallardan, manavlardan bile daha ucuza mal sattığını, bir tür tanzim satış mağazaları gibi çalıştıklarını, dar gelirlilerden geçtik, orta gelir grubunun bile artık oralardan alış veriş yaptıklarını bilmiyor olmaları mümkün mü?
Tamam anladık, iktidarı zorlayan enflasyonun suçunu, daha doğrusu iyi işlemeyen hiçbir işin günahını üstlenmek gibi bir adet yok iktidarda, bu sebeple hayat pahalılığına da bir günah keçisi bulunması lazım, inandırıcı olmasa bile iktidar cenahının “ikna gücü!” inanmaya hazır iktidar tabanına her şeyi satabilir, ama iş, Erdoğan açısından da şirazesinden kaymış gibi görünmüyor mu?
“Üç harfli marketler” üzerinden FETÖ ile iltisak arayışına girmek, oradan cemaat – tarikat bağlantısına zıplamak, Tayyip Erdoğan’ı en yakın destekçilerinden koparmak gibi bir hesabı yansıtmıyor mu?
Bu işler böyle olur. Kimyanız değişir farkına varmazsınız. Siz yola çıkarken böyle miydiniz? Şu son süreçte MHP cenahından kamuoyuna yansıyan açıklamalara bakın bir, ona bir de mafya “iltisaklı” tehditleri ekleyin, 20 yıllık iktidarınızın sonunda ortaya çıkan Türkiye manzarasından memnun musunuz, kendinize sorun.
Merak ediyorum, böyle durumlarda sayın Cumhurbaşkanı’nın Bahçeli’ye “Burada bir problem var sayın Başkan, bu dil iyi bir dil değil” diyabilmesi gibi bir rahat zemin var mı? Yoksa bu tür sözler MHP camiasındaki “Liderlik karizması”na aykırı mı bulunur?
PEYNİR FİYATI DÜŞECEK Mİ?
İktidar toplumda, ya da kendi tabanında “Biri bizi aldatsın” gibi bir tutku olduğundan o kadar emin ki, “İşte enflasyon düşmeye başladı” illüzyonunu heyecanla pazarlıyor. Geçen yıl Aralık’ta yüzde 13 olan enflasyon, bu yıl 3’e düşerse, yıllık enflasyon rakamında bir düşüş gerçekleşiyor. Buna “baz etkisi” deniyor. Belli ki o aylık yüzde 10’lu fiyat artışları şimdi olmayacak. Dolayısıyla aydan aya yıllık enflasyon düşmüş gözükecek.
Peki ya peynir (ye da her tür ürün) fiyatları düşecek mi? Yani 150 liraya aldığınız peynir, mesela yıllık enflasyon yüzde 70 olduğunda 130 liraya, 100 liraya gerileyecek mi?
İşte o olmayacak. İktidar henüz o illüzyon numarasını keşfedemedi. Türkiye çapında 40 bin şubeleri olduğu belirtilen “üç harfli” ucuzluk marketlerini döve döve ya da kayyım atayarak zararına satmaya razı edemezlerse fiyatlarda düşme olmayacak. Halen fiyatlar yüzde 2-3-5 artıyor. Dolayısıyla peynir fiyatları da 150 liranın üstüne 2-3-5 koyarak yükselmeye devam edecek.
Hoş, eğer psikolojisine iyi geldiğini düşünüyorsa inanan inansın yine “iktidarımız”ın enflasyonu düşürdüğüne… Ne de olsa kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek gibi bir fedakarlık ahlakımız da var.