05.03.2024

Semra Kuytul Hoca: ‘Büyük bir operasyon uygulandı, adeta tuzağa çekilmek istendik!’

Dün akşam saatlerinde Muhammed Şaban’ın internet kanalı Justice Tv’nın program yayınına katılan Semra Hocahanım, kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Son günlerde Furkan Gönüllülerinin neler yaşadığını anlatan Hocahanım, konuşmasında, kendilerine büyük bir operasyon uygulandığını ve kendileri için hazırlanmış olma ihtimali olan bir tuzaktan bahsetti.

Dün akşam saatlerinde Eğitimci Yazar Muhammed Şaban’ın internet kanalı Justice Tv’nın program yayınına bağlanan Furkan Nesli Dergisi Yazarı Semra Hocahanım, kendisine yöneltilen soruları cevapladı. Son günlerde Furkan Gönüllülerinin neler yaşadığını anlatan Hocahanım, konuşması esnasında uygulanan büyük operasyonu anlatarak kendileri için hazırlanmış bir tuzaktan şüphelendiğini belirtti.

Beylerin camilerde itikaf ibadetlerini gerçekleştirebilmek için müftülüklere, kaymakamlıklara başvuru dilekçesi vermeye gittiğini, ancak başvuruların yetkililerce kabul edilmediğini öte yandan itikaf ibadetlerini de gerçekleştirilebileceğini belirttiklerini anlatan Hocahanım, adeta bir tuzakla karşı karşıya oldukları ifade etti.

İşte Semra Hocahanım’dan, büyük operasyonun detayları:

“Türkiye’de itikâf ibadetini ilk defa canlandıran son yıllarda, yani cumhuriyet döneminden sonra unutturulmuş olan bu ibadeti ilk defa gündeme getiren Alparslan Kuytul Hocaefendi oldu. Hatta o sene camilerde biraz sıkıntılar yaşandı derken Diyanet bunun müekket sünnet olduğunu hatırladı ve aslında Arap ülkelerinde ve Avrupa Ülkelerindeki Müslümanların rahatlıkla yaptığı, akıllarında olan bir ibadet Türkiye’de yeniden gündeme gelmiş olunca Diyanet de bunun karşısında durmak istemedi.

Sanki onlar da, itikâfa teşvik ediyormuş gibi bir tavra girdiler, desteklediler, itikâf ibadetinin önünü açtılar. Bu vesileyle Türkiye’de unutulmuş bir sünnette ihya edilmiş oldu çok şükür. Ondan sonra bizimle alakası olmayan, bağımsız, kendi başına yaşayan birçok Müslüman, Ramazan ayında itikâf ibadetini hatırlayıp camilere gitmeye başladı, bunlara da şahit olduk çok şükür.

Bu sene de bunlardan bir tanesi… Vakfımıza gönül veren beyler, camide itikâf yapmak istiyor ve dilekçe verilmesi gerekiyor ki bu iftira da atıldı bize! Başvuru yapmadan, sanki sivil itaatsizlik yapmaya kalkışmışız gibi işte ‘İmamı, emniyeti, valiyi, kaymakamı dinlemiyoruz, biz camide ibadete giriyoruz’ diye bir tavır koymuşuz gibi, böyle bir iftirayla da karşı karşıyayız, bunu da özellikle belirtmek istiyorum.

Bütün arkadaşlarımız gerek kaymakamlıklara, gerek müftülüklere başvuru dilekçelerini verdiler fakat dilekçeler onlarca kabul edilmedi. Bir kısmı alayvari bir şekilde reddedildi, bir kısmı ‘Girin zaten camiler açık bunun için dilekçeye ne gerek var’ tarzında bir takım ifadelerle reddedildi. Dilekçelerimiz alınmadığı için, tabi bizim resmi evraklarda görünmüyor, dolayısıyla bu baskını yapanlar, bizi başvuru yapmamış durumunda gösterdiler. Çünkü evrak yok ortada, çünkü almamışlar o evrakları, kabul etmemişler. Onlar değerlendirmediler bizim bu talebimizi.

Bir Müslüman evinde oturup tek başına, -biraz önce paylaştım twitterda, Hocaefendi’nin Camideki son görüntüsü- pencerenin önünde oturmuş Kur’an-ı Kerim okusa bir sakınca yok ama pandemide, evdekinden daha ferah temiz bir ortamda, tek başına oturan bir Müslüman provokatörlük yapıyor bunların dediğine göre! ‘Şu anda siz provokatörlük yaptınız’ diyorlar.. Biz böyle bir kasıtla yapmadık tamamen ibadetimizi gerçekleştirme niyetiyle yaptık ve hala karışılmayan camiler var oralarda arkadaşlarımız itikaftalar hiçbir sıkıntı yok ama böyle genel bir baskılama ihtiyacıyla geçekleşmiş, büyük bir operasyon yaşadık.

Büyük diyorum, izah edeceğim, çok büyük bir operasyon! Gaziantep’te yaşanan, bizim Adana’da yaşadığımızın belki ellide biri, belki yüzde biri, diyebilirim. Gerek olaylar bakımından, gerekse çapı bakımından yüzde biri, Adana’da yaşananlara göre…

Aslında en büyük cami baskınları Salının ilk saatleri saat 02.00 – 02.30 civarında oldu. Çok büyük bir operasyon şeklinde, çok fazla camiye yapıldı. Telefonlar emniyet güçleri tarafından toplandığı için hiç kimse kayıt alamadı. Biber gazı da sıkmazlar zaten o saatten sonra… Pazartesi günkü olayın yankısından sonra ama biber gazı hariç her türlü darp, her türlü hakaret, zor kullanma, itme-kakma, küfretme… Bunların hepsinin dahil olduğu, maalesef bunları üzülerek söylüyorum; ayağı kırılan, kolu kırılan insanlar, darp etme esnasında üstlerinin başlarının yırtılması…

Fakat bunların birçoğunu görüntüleyemedik. Aslında çok daha büyük bir fecaat yaşandı yani o gece. Gaziantep’ten daha büyük fecaate sebep verecek görüntüler oldu. Camilerin etrafına sinyal kesiciler koymak gibi, şalterlerin indirilmesi gibi, ellerindeki telefonların toplanması gibi önlemlerde alınmış ve dolayısıyla bu yaşananları kaydedemedik biz. Yani bir kısmı kayıt altında onları bulup bulup arkadaşlarımız paylaşıyor ama tabi yansıyan, yaşadıklarımızın yani çok az bir kısmı!”