Ahmet Varol yazdı.
Gizli bir siyonist terör örgütünün lideri olan Haham Aydo Alba bundan yıllar önce yaptığı açıklamada Filistin direnişinin durdurulamaması halinde kadın ve çocukların da öldürülebileceğini ifade etmişti. Siyonistlere ait Maariv gazetesinin yazdığına göre el-Halil şehrindeki Kiryat Arba yahudi yerleşim merkezinde oturan Haham Alba; “Her ne kadar kadınlar ve çocuklar kendilerini öldürenlerin hayatlarını tehlikeye sokmuyorlarsa da savaşın devamında düşmana yardımcı olmaktadırlar” diye konuşmuş ve bu görüşünde İsrail›in ileri gelen hahamlarının fetvalarına dayandığını dile getirmişti. Alba, Tevrat›taki öldürmeyi ve kan dökmeyi yasaklayan hükümlerin bir yahudinin yahudi olmayanı öldürmesine engel teşkil etmediğini, bu hükümlerin yahudilerin birbirlerini öldürmelerini ve kendi aralarında kan dökmelerini yasakladığını söylemişti.
Tabii hahamın böyle bir fetvaya ihtiyaç duyması, yahudiliğin kurallarına uyma duyarlılığı gösterenlerin bu konuda kendilerini rahat hissetmelerini sağlama amacı taşıyordu. Ancak siyonist ideolojinin başını çekenlerin veya mensuplarının çoğunun zaten dini kurallara riayet etme duyarlılığı taşımadığı bilinen bir gerçek. Dolayısıyla onlar için önemli olan izlenecek stratejinin savaşın sonuçlarını nasıl etkileyeceğidir. Çocukların katledilmesini de bu yönüyle değerlendirirler. Savaş politikalarında düşmana zarar verebilecek her yönteme başvurma konusunda önlerini açık görenlerin insanın fıtratıyla örtüşen ve insanlık tarihi boyunca kazanılan ahlaki değerlere riayet etmeleri zaten beklenemez.
Çocukların katledilmesi veya savaşta düşman tarafına baskı için tehdit amacıyla çocuklardan yararlanılması ne yazık ki tarih boyunca zulüm rejimleri ve savaş ahlakına uymayan kan dökücü ordular tarafından sürekli kullanılagelmiş bir yöntemdir. Siyonist işgal rejimi ve onun ordusunun ise bu yönteme en fazla başvuranlardan biri olduğunu söylemek haksızlık olmaz.
Siyonistlerin Nobel Barış Ödülü’ne layık görülen lideri İzak Rabin, birinci intifada döneminde işgal askerlerine taş atan çocukların kol ve bacaklarının kırılmasını tavsiye ettiğinden “Kemik Kıran Rabin” unvanıyla meşhur olmuştu. Onun önerisiyle kol ve bacakları kırılan çocuklardan bazılarını ben 1988’de Amman’daki İslami Hastane’de ziyaret etmiştim.
Yine siyonistlerin “barış” yanlısı olarak lanse edilen liderlerinden Ehud Barak, Aksa İntifadası sürecinde “İzle, siper al ve öldür” diye sloganlaştırılan bir uygulamayla işgalci askerlerin Filistinli çocukları takibe alıp katletmelerinin yöntemini öğretmişti.
Rabin ve Barak her ikisi de siyonistlerin sol kanadının başını çeken İşçi Partisi’nin liderlerindendi ve siyonistlerin sol kanadına mensup olanların yahudiliğin kurallarına riayet konusunda dini bir duyarlılıklarının olmadığı bilinir. Ancak bunlar medyada genellikle “barış” yanlısı olarak lanse edilirler.
Siyonist işgalcilerin, yahudiliğin dini prensiplerine riayet konusunda duyarlılık sahibi olduğu düşünülen sağ kanadının başını çeken Likud Partisi’nin lideri Netanyahu’nun 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü soykırım savaşının da birinci hedefinin çocuklar olduğu saldırılardan zarar görenlerin başında çocukların yer almasından anlaşılıyor.
Hazırlanan raporlara ve toplanan verilere göre siyonist soykırım saldırılarında şimdiye kadar öldürülenlerin en az üçte birini, uluslararası sözleşmelerde ergenlik çağının altında yani çocuk yaşında sayılanlar, bunların da önemli bir kısmını henüz bebeklik yaşında olanlar oluşturuyor.
Bunun sebebi sadece işgal güçlerinin saldırılarında, sivil kalabalıkların hedef alınması ve onların arasında da çocukların oranlarının çok olması değil. Bu önemli bir sebep ama ayrıca bölgeye kara operasyonları düzenleyen işgalci askerler çocukların tedavi edildiği hastanelere kasten saldırı düzenleyerek çocukları ve annelerini planlı bir şekilde öldürdüler. Yine doğum hastanelerinin elektriklerini keserek ve dışarıdan yardım almalarını engelleyerek çok sayıda bebeğin ölümüne neden oldular