Ahmet Varol yazdı…
Dün yani 21 Ağustos 2024 tarihi, Kudüs’teki Mescidi Aksa’nın 1969’da Denis Michael Ruhan isimli bir fanatik tarafından yakılması teşebbüsünün 55. yıl dönümüydü. Tabii, bu şekilde…
Tabii, bu şekilde Müslümanların camilerini, mukaddes mekanlarını, evlerini, zeytinliklerini yakan, koyun sürülerini çalan, çocuklarını katleden siyonistler genellikle “fanatik” olarak piyasaya sürülüyor. Ancak Gazze’de on bir aya yakın bir süredir sürdürülen korkunç katliam da çok açık ve net bir şekilde gözler önüne serdi ki siyonist demek aşırı ırkçı fanatik demektir. Siyonistin mutediline rastlamak mümkün değildir, çünkü itidal siyonizmin ideolojik karakterine ve temellerine aykırıdır. Bu açıdan Filistin halkı siyonist vahşet karşısında sürdürdüğü kararlı mücadeleyle sadece kendi haklarını değil insanlığın tarih boyunca kazanmış olduğu değerleri de savunuyor. O yüzden “ben insanım” diyen herkesin bu mücadeleye destek vermesi, siyonist vahşetin karşısında durması gerekir.
İşgalci siyonistlerin Mescidi Aksa’ya yönelik tehditleri burayı işgal ettikleri tarihten bu yana sürüyor. Biz bu konuda daha önce değişik vesilelerle, yazılarımızda, kitaplarımızda ve Mescidi Aksa’yı tanıtma amaçlı muhtelif çalışmalarımızda yeterince bilgi verdiğimizden burada ayrıntısına girmeye gerek görmüyoruz.
Ancak özellikle son günlerde yaşanan bazı gelişmelere dikkat çekmek istiyoruz. Siyonistlerin fanatik olarak tanımlanan siyasi liderlerinden ve Netanyahu’nun hükümetinde de sözde Ulusal Güvenlik Bakanı yapılan Itamar Ben Gvir başta olmak üzere, birtakım siyonist politikacılar ve hahamlar, Siyon Mabedi’nin yıkılmasının yıldönümüne tekabül ettiğini ileri sürdükleri geçtiğimiz günlerde Mescidi Aksa’ya yönelik olarak planlı baskınlar düzenlenmesini sağlamak için çapulcularını organize ettiler.
İşgal rejiminin güvenlik güçleri de çapulcuların, başlarındaki fanatik liderleriyle birlikte baskınlarını düzenlemelerine imkan sağlamak için belli saatlerde Mescidi Aksa’yı her taraftan kuşatmaya aldılar. Bütün kapılarını kontrol altına alarak Müslümanların girmesini engelledi, siyonist çapulcu takımının içeriyi kirletmesine imkan sağladılar. Bu arada işgal yönetimi Mescidi Aksa’nın ileri gelen hatiplerinden Şeyh İkrime Sabri’ye Mescidi Aksa’dan uzaklaştırma cezası verdi.
Bütün bu baskınlarının amacı siyonistlerin Mescidi Aksa’yı aşamalı bir şekilde ele geçirme, bunun için de önce paylaştırma planını devreye sokma oyunlarının bir parçasıdır. Yani siyonist katillerin savaşı sadece Gazze’ye yönelik değildir. Batı Yaka bölgesinde her gece baskınlarına devam eden, katliamlar yapan, evleri yıkan siyonist canavarlar bir yandan da Mescidi Aksa’yı ele geçirme planlarını hayata geçirme amaçlı savaşlarını sürdürüyorlar. Bizim de Mescidi Aksa’nın yakılması teşebbüsünün 55. yıl dönümü münasebetiyle bu gerçeği gündemimize taşımamız ve siyonist katillerin planlarının önüne geçmek için yürütülen faaliyetlere destek vermemiz, özellikle bu günlerde Gazze’ye destek amacıyla gerçekleştirdiğimiz etkinliklerde Mescidi Aksa’yı da gündeme getirmemiz, bu kutsal mabetle ilgili sorumluluklarımızı insanlarımıza hatırlatmamız gerekir.
Prof. Nazif Gürdoğan’a Yüce Allah’tan rahmet diliyorum
Prof. Dr. Nazif Gündoğan’la İslam mecmuasının İslam dünyasıyla ilgili bölümünü hazırladığım yıllarda yani yaklaşık 37 yıl önce tanışmış, sonra da farklı zamanlarda değişik vesilelerle görüşmüştüm. Yüce Allah’ın, “Her can ölümü tadacaktır. Kıyamet gününde ecirleriniz eksiksiz olarak verilecek. Kim ateşten uzaklaştırılıp cennete sokulursa kurtuluşa ermiş olur. Dünya hayatı aldatıcı geçinmeden başka bir şey değildir.” (Ali İmran, 3/185) ayetinde bildirdiği hükmü gereğince o da bu dünya hayatındaki imtihanını tamamlayarak ahirete intikal etti.
Alçakgönüllü, gayretli ve gerçekten nazif bir insandı. Mesleği gereği yaptığı faaliyetlere ilaveten muhtelif kültürel çalışmalar gerçekleştirdi ve edebi eserler yazdı. Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyorum. Allah mekanını cennet eylesin.