11.14.2024

Veteriner hekimler iş bırakıyor: Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamına alınmak istiyorlar

Türk Veteriner Hekimler Birliği (TVHB) ile 56 Veteriner Hekim Odası, ülke genelinde iş bırakma çağrısında bulundu. Veteriner hekimler, bu kapsamda son günlerde yaşanan şiddet olaylarını proteste etmek amacıyla 21 Ağustos’ta iş bırakacak. İstanbul Veteriner Hekimler Odası Başkanı Prof. Dr. Murat Arslan, Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamına alınmak istediklerini belirterek, “Veteriner hekimler uzun zamandır bazı haksızlıklara ve şiddete maruz kalıyor. Şiddet giderek artıyor. İlk defa bu kadar yaygın bir şekilde herkesin ‘yeter’ dediği bir noktaya geldik. Meslektaşlarımız 21 Ağustos özelinde gerçekten ilgili. Çünkü bıçak kemiğe gerçekten dayandı” dedi.

Ankara’da 3 Ağustos’ta Veteriner Hekim Ceren Eroğlu’na yapılan saldırı, şiddet gerçeğini bir kez daha gündeme getirdi. Son dönemde artan şiddet olayları sonrası veteriner hekimler, 21 Ağustos’ta iş bırakma kararı aldı. İş bırakma eylemi kapsamında veteriner hekimler, meslek kanununda düzenleme ve Sağlıkta Şiddet Yasası’na dahil edilmeyi talep edecek. 21 Ağustos’ta acil durumdaki hasta hayvanlar için tedaviye erişim noktasında gerekli önlemler alındı.

Prof. Dr. Arslan, veteriner hekimlere karşı şiddetin giderek arttığını dile getirerek, “Biz sağlık çalışanı olmamıza rağmen Sağlıkta Şiddet Yasası kapsamında değerlendirilmedik. Yine sağlık çalışanı olmamıza rağmen Sağlık Bakanlığı bünyesinde yapılan hiçbir iyileştirmeden faydalanmadık. Veteriner hekimler teknik alanda yapılan iyileştirmelerden de faydalanmadı. Dolayısıyla saldırılara, ihmallere, ihlallere açık hale gelen bir meslek grubu olduk” diye konuştu.

“Toplum sağlını riske atan ciddi sonuçlarla karşılaşabiliriz”

“Veteriner hekimlere dönük şiddetin yaygın bir etkisi var” ifadesini kullanan Prof. Dr. Arslan, “Veteriner hekimler gıda kontrolünde çalışıyorlar. Halk sağlığı açısından gıda kontrolünde doğru karar verebilmek için baskı altında kalmadan, özgürce çalışabilmeleri gerekiyor. Bir gıda zararlıysa imha kararını mobbinge maruz kalmadan verebilmesi gerekiyor. Aksi halde toplum sağlığını riske atan çok ciddi sonuçlarla karşılaşabiliriz. Örneğin salgın hastalıklar, zehirlenmeler gibi tehlikeli durumlar ortaya çıkabilir. Yine aynı şekilde kliniklerde ve belediyelerde çalışan meslektaşlarımız teşhis ve tedavilerini yaparken baskı altında kalmadan çalışmaları gerekiyor. Maalesef bunlar olmuyor ve veteriner hekimlere şiddet giderek artıyor”  dedi.

“Şiddet olaylarının bir kısmı meslektaşlarımız tarafından açıklanamıyor”

Prof. Dr. Arslan, veteriner hekimlerin maruz kaldığı şiddetin yeterince gündeme gelmediğini de vurgulayarak, “Doktorlara yönelik şiddetin gündeme gelmesi çok önemli ama veteriner hekimler de son yıllarda en az doktorlar kadar şiddete maruz kalıyor ve bu gündeme gelmiyor. Şiddet olaylarının bir kısmı meslektaşlarımız tarafından açıklanmıyor, açıklanamıyor. Meslek örgütlerine yaşanan şiddet olaylarını aktarmıyorlar ve biz de kamuoyuna duyuramıyoruz. Bu konuda ciddi bir sorun yaşıyoruz” ifadelerini kullandı.

“Herkesin yeter dediği bir noktaya geldik”

21 Ağustos’ta yapılacak iş bırakma eylemine yoğun bir katılım olacağını kaydeden Prof. Dr. Arslan, “Biz meslek grubu olarak birlikte davranmakla ilgili olarak yeni yeni adımlar atmaya başladık. İlk defa bu kadar yaygın bir şekilde herkesin ‘yeter’ dediği bir noktaya geldik. O bakımdan oldukça önemli bir katılımla kamuoyuna yaşadığımız mağduriyeti anlatmak ve yetkililerin bu konuda çözüm bulmalarını sağlamak için bir basın açıklamasıyla beraber 1 gün iş bırakıyoruz. Bütün meslektaşlarımız katılacaktır. Çünkü bu şiddet türünün yaygın bir etkisi var” diye konuştu.

“Topluma kendimizi anlatamadık”

Prof. Dr. Aslan, şunları söyledi:

“Biz veteriner hekimler olarak yıllar içinde sesimizi duyuracak doneleri kullanamadık. Yoğun olan iş tempomuz içinde topluma kendimizi anlatamadık. Veteriner hekimlerin hangi alanda çalıştığını, bu hizmetlerin aksamasının toplum sağlığı ve hayvan refahı açısından nasıl sonuçlara yol açabildiğine dair kendimizi anlatamadık. Dolayısıyla veteriner hekimler sürekli ötekileştirilen, bazı düzenlemelerin dışında tutulan hatta yasayla korunmadıkları için şiddet uygulanması çok kolay olan bir sağlık sınıfının kolu haline geldi. O yüzden meslektaşlarımız 21 Ağustos özelinde gerçekten ilgili. Çünkü bıçak kemiğe gerçekten dayandı. Bütün meslektaşlarımız ilk defa büyük bir ilgiyle iş bırakma eylemimize katılacaklar. Hekimler gördükleri baskı, şiddet ve mesleğimizin yok sayılması karşısında haykıracak. Başka bir amacımız yok.”

“75 yıldır aldığımız fiili zam hizmeti iptal edildi”

Veteriner hekimlerin uzun süredir kayıplar yaşadığını ve iyileştirmelere yönelik uygulamaların dışında tutulduğunu da dile getiren Prof. Dr. Arslan, “Bir somut örnek vermek istiyorum. Fiili hizmet zammı diye bir hakkımız var. Fiili hizmet zammı 1 senelik çalışma için 2 ay emeklilik süresinin tanınmasıdır. Bu bize 1949’da tanındı. Çünkü biz zoonoz hastalıklara karşı çalışan riskli bir meslek grubuyuz. Ölüm tehlikesiyle karşı karşıya çalışıyoruz. 2006’da Anayasa Mahkemesi eşitlik ilkesine aykırıdır, diğer sağlık çalışanlarına da verilmelidir gerekçesiyle iptal etti. 75 yıldır aldığımız fiili hizmet zammı iptal edildi ve diğer meslek gruplarına verildi. Bunu alan nadir meslek gruplarından biriydik. Yine benzer şekilde 657 sayılı kanunda veteriner hekimler sağlık çalışanı olduğu halde sağlık çalışanlarına yapılan özlük haklarındaki ve ücretlerdeki iyileştirmelerde kapsama alınmadık. Çünkü Sağlık Bakanlığı bünyesinde değil Tarım ve Orman Bakanlığı bünyesinde çalışıyoruz. Aynı şekilde teknik kısımda da mühendis olmadığımız için mühendislere yapılan iyileştirmelerin kapsamına alınmıyoruz. Böyle olunca biz sürekli bir hak kaybı yaşadık” diye konuştu.

“Ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var”

657 sayılı kanuna atıfta bulunan Prof. Dr. Arslan, kanunda düzenlemeye ihtiyaç olduğunu kaydederek, “Sağlık mensuplarıyla ücretlerimiz hemen hemen aynı noktadayken şimdi onların çok altında kaldık. Burada bir kanun ihlali ve haksızlık var. 657 sayılı kanuna aykırı bir şekilde veteriner hekimlerin hakları maalesef verilmiyor. Bu konuda ciddi bir düzenlemeye ihtiyaç var. 28 Nisan’da bu konuda bir basın açıklaması da yapmıştık. İlgili bakanlıklara hem gitmiştik hem de raporlar göndermiştik. Sayın cumhurbaşkanımıza sorunlarımızı ulaştırmak adına ısrarla bir talebimiz var. Kendisine bir dosya sunmak istiyoruz, bu konuda bir talebimiz var” dedi.

“21 Ağustos’ta hayvan sahiplerinin veterinerlere ulaşamaması söz konusu değil”

Prof. Dr. Arslan, 21 Ağustos’ta hasta ve acil durumlara karşı önlem aldıklarını vurgulayarak, “İş bırakma kararımız sonrası sosyal medyada linçler başladı. Biz her şeyden önce mesleğimiz için yemin etmiş hekimleriz. Biz böyle bir eylemi planladığımızda hasta olan veya tedavisi devam eden hayvanlarla ilgili önlemler alıyoruz. Biz bu durumu kurumlarımıza bildirdik. Acil ve kritik durumda olan hayvanları gözeterek bu eylemi gerçekleştiriyoruz. Bizim memurlar gibi günün 8 saati çalışmak gibi bir şansımız yok. Her an telefonumuz açık olmak zorunda. Hemen hemen her şehirde 24 saat açık hastane ve polikliniklerimiz var. 21 Ağustos’ta herhangi bir hayvan sahibinin acil bir durumda veterinere ulaşamaması söz konusu değil. Bunlarla ilgili önlemleri alıyoruz. O bakımdan kimsenin kaygısı olmasın” açıklamasında bulundu.

“Aşı karşıtlığı ve bilgi kirliliği şiddeti körüklüyor”

Aşı karşıtlığı ve bu konudaki bilgi kirliliğinin derin sonuçlara yol açtığını belirten Prof. Dr. Arslan, üreticilere yanlış bilgi verildiğini kaydederek, bu durumu şöyle açıkladı:

“Aşı karşıtlığı durumu hayvanlar özelinde de var. Özellikle son dönemde şap gibi bazı bulaşıcı hastalıklar yaygın olarak ülkemizde görülüyor. Üreticilere hastalığa aşı neden oluyormuş gibi yanlış bir yönlendirme yaptılar. Öyle ki üretici elinde silahla ‘veteriner hekim aşı yapmaya gelecekmiş, hadi buyursun gelsin’ şeklinde sosyal medyada paylaşım yapabilir hale geldi. Bunun nedeni aşı karşıtlığı ve bilgi kirliliği. Bu bize şiddet olarak dönüyor ve derin sonuçlara yol açıyor. Hayvan hastalıkları, hayvan kayıpları, hayvan varlığımızın riske girmesi, gıda açısından toplum sağlığının riske girmesi gibi sonuçlara yol açıyor. Bizim öncelikli olarak can kaygımız var ancak başka kaygılarımız da var. Bu yüzden üreticiler, yetkililerin, bakanlığın, veteriner hekim odalarının bilimsel açıklamalarını dinlemek zorunda. Aksi taktirde kendilerinin ve hayvanlarının zarar göreceği bir sonuçla karşılaşacaklar. Aşı her şeyden önce bir hastalığı önlemek için kullanılan bir şeydir. Aşının zarar vermemesi adına önceden pek çok bilimsel çalışma yapılır ve güvenliği test edildikten sonra hayvanlara verilir. O bakımdan bu büyük bilgi kirliliğinin önüne geçmek gerekiyor.”