11.14.2024

Yanıltıcı Gerçeklik: Yanlış Bilgilerin Tekrarı İnanma İhtimalini Arttırır

“Bir kez söylenen yalan, yalan olarak kalır ancak bin kez söylenen yalan gerçek olur”

Gerçek yanılsaması olarak da bilinen yanıltıcı gerçeklik etkisi , aynı yanlış bilgiyi tekrar tekrar duyduğumuzda, genellikle bunun doğru olduğuna inanmamızı açıklar.

Bir mesaja defalarca maruz kaldıkça bu mesaj bize tanıdık gelmeye başlar. Zihnimiz tanıdık şeyleri işlemek için daha az çaba harcayacağından bu fikri benimsemek bize daha kolay gelir. İşte bu nedenle tekrarlama, hayatımızın her yerinde yer alır.

Medyada aynı ürünler için defalarca birbirine benzer reklamlar görürüz. Politikacılar aynı mesajları aynı biçimde cevaplar. Gazeteciler köşe yazılarında aynı görüşleri tekrar eder. Doğru olup olmamasından bağımsız olarak bir şey tekrarlandıkça oluşan aşinalık oluşur. Bu aşinalıktan dolayı da bilgi yalan bile olsa, insana zamanla doğru gelmeye başlar.

Joseph Goebbels’in de dediği gibi “Bir kez söylenen yalan, yalan olarak kalır ancak bin kez söylenen yalan gerçek olur”. Üstelik araştırmalara göre bunun için belli bir mesaja 3 ila 5 arasında maruz kalmamız yeterlidir.

Yanıltıcı Gerçeklik Etkisi Nedir?
Diyelim ki ofis ortamında arkadaşlarınızın arka arkaya grip olduğunu fark ettiniz. Sonuçta hiçbirimiz hasta olmayı istemiyoruz. Bu konuda tavsiyeleri araştırırken pek çok insanın C vitamini hapı almanın önlemeye yardımcı olabileceğini söylediğini duydunuz.

Oysa ki siz daha önceden C vitamininin soğuk algınlığını önlediğine dair hiçbir kanıt olmadığını biliyordunuz. Ancak fark etmez. Arama motorları sizin C vitamini ile ilgilendiğinizi fark etti. Artık nereye bakarsanız bakın C vitamini reklamları görecek, konu ile ilgili yazılara daha sık rastlayacaksınız. Bunun neticesinde de bunca kişi yanılıyor olamaz diyerek alışveriş sepetinize bir tane C vitamini hapı eklemeniz olasıdır.

Hepimiz kendimizi yanlış bilgilere karşı duyarsız olarak düşünmeyi severiz, ancak en bilgili bireyler bile hala yanıltıcı gerçek etkisine eğilimlidir.

Twitter zaman akışımızda ilk kez ortaya çıkan yanlış bir iddiaya şüpheyle yaklaşabiliriz. Ancak buna ne kadar çok maruz kalırsak, bunun doğru olduğunu o kadar çok hissetmeye başlarız  ve önceden sahip olduğumuz bilgi bunu engellemek için pek bir şey yapmaz. Üstelik bu durumun zekanız veya eğitiminiz ile hiçbir bağlantısı yoktur

Tekrar Etmek Neden Bir Bilgiye Daha Kolay İnanmamızı Sağlıyor?
Sonucunda ne kadar rasyonel olduğumuzu düşünsek de her gün nadiren ortalama 35.000 karar veriyoruz. Tüm bu kararlar ve seçimler için her şeyi istediğimiz kadar derinlemesine araştıracak zamana sahip değiliz. Bu nedenle de çeşitli kestirmelere başvuruyoruz.

Artık çoğumuz ” sahte haber ” ifadesine fazlasıyla aşinayız. İnternet, asılsız söylentiler, komplo teorileri ve düpedüz yalanlar için bir üreme alanı ve hiçbirimiz bundan muaf değiliz. Bir araştırmaya göre, asılsız haberler gerçek haberlere göre çok daha hızlı yayılıyor. Ayrıca gerçek haberlere göre retweet edilme olasılıkları %70 daha fazla.

Medya ekosistemimiz o kadar yalanlarla dolu ki, hepimizin bir noktada sahte haberlerle karşılaşması kaçınılmaz ve aslında bunu muhtemelen çok düzenli bir şekilde yapıyoruz. Bu tek başına bizi yanıltıcı gerçek etkisi riskine sokuyor. Botların birçok yanlış haberin yayılmasının arkasında olduğu doğru olsa da, çalışmalar suçun aslan payının gerçek insanlarda olduğunu gösteriyor

Sonuç Olarak;
Eleştirel düşünme ve gerçekleri kontrol etme, yanıltıcı gerçeklik etkisine karşı en iyi savunma hatlarıdır. Akademisyenlerin yazdıkları her şeyde referans kullanmalarının nedeni budur. Dile getirdikleri iddialara okurun hemen inanmasını beklemek yerine ona kaynağını araştırma olanağı verirler. Ancak her işi akademisyenlerden beklememek lazım.

Günümüzde bilgi edinmek ve bilgiye ulaşmak son derece kolaydır. Ancak öte yandan her birimizin sahip olduğu belli önyargıları ve hatalı düşünüş biçimleri vardır. Neyse ki, bu önyargıların üstesinden gelmeye ve dünya hakkındaki gerçeği her seferinde küçük bir adımla öğrenmeye yardımcı olacak bir dizi ilkeye sahibiz. Bu ilkeler ‘bilimsel yöntemi’ oluşturmaktadır.

Bilimsel yöntem sadece bilim insanlarının işine yaramaz. Temelinde sistematik bir düşünce biçimi olduğu için, yolu bilim ile kesişen herkes hayatında karşılaştıkları sorunları çözmek için, bilimsel yöntemin adımlarını takip etmelidir.

Gerçeklerin önem taşıdığı bir dünyada yaşıyoruz. Kaynağına inip doğruluğunu araştırmadan bir şeyi tekrarlıyorsak yalanlarla gerçeklerin birbirine karıştığı bir dünya yaratılmasına yardım etmiş oluruz. Yani tekrarlamadan önce düşünmekte fayda var.