09.20.2024

Yemen Krizi ve Barış ihtimali!

Yemen Krizi ve Barış ihtimali!
Yemen’de BM öncülüğünde sağlanan ateşkesin uzatılması için yapılan girişimlerde bir yol ayrımı söz konusu. Ya Yemenli taraflar ateşkesi uzatacak ya da ülkeyi büyük bir felakete sürükleyen savaş devam edecek. Şu ana kadar yaşananlar göz önüne alındığında ikinci seçenek daha yakın gibi görünüyor.

Yemen’de sağlanan ilk ateşkes anlaşması, Birleşmiş Milletler’in girişimleri ile gerçekleşmiş, yürürlüğe girmesinden sonra 2022 yılı Ekim ayında sona ermiş ve bir daha uzatılamamıştı. Fakat ateşkesin bitmesine rağmen askeri alanda çatışmalar yeniden başlamamıştı. Dolaylı bir ateşkes durumunun söz konusu olduğu ülkede, savaşın tarafları ve uluslararası kamuoyu bu durumu genişletmek için bir çaba içerisine girmiş gibi görünüyor.

ABD’ni Yemen özel temsilcisi Timothy Lenderking’a göre, uluslararası alanda tanınan Yemen hükümeti ateşkes anlaşmasını uzatmak için büyük bir çaba sarf ederken, Husilerin öne sürdüğü kabul edilemez şartlar nedeniyle bir anlaşmanın imzalanması pek mümkün görünmüyor.
Yeni bir barış anlaşması için yürütülen çabalar haftalar önce yeniden başladı ve BM’nin Yemen Elçisi Hans Grund Berg, Yemen, Suudi Arabistan ve bölgede yeni insiyatif almaya başlayan Umman Sultanlığı’nı kapsayan bölge turuna çıktı. Berg’e, Suudi Arabistan’ı ziyaret eden ABD’nin Yemen elçisi Timothy Lindking de katıldı. Ateşkes çabalarına destek olmak için yürütülen koordineli çalışmalar kapsamında bu ikilinin Arabistan ve Umman Sultanlığı ile BAE’yi de ziyaret etmesi de bekleniyor.

Yürütülen çabalar sırasında BM temsilcisi ve ABD’li arabulucu, Yemenli, Suudi Arabistanlı, Ummanlı ve perde arkasındaki bir başka bölgesel devlet ile görüşmeler yapıp, Yemen hükümet ve sahadaki aktörlerden bağımsız olarak bir anlaşma taslağı hazırladılar.

Taslağın sızan maddeleri, siyasi oluşumlar İran’ın bölgedeki gücü durumunda olan Husiler’in gücünün ateşkes anlaşması ile pekiştiğini gösteriyor. Yemenli güçler, kendilerini acil müdahaleye açık bırakacak bu durumdan muzdarip oldukları için Husilerin güçlerinin böyle bir anlaşma ile pekişmesinden oldukça rahatsız durumdalar.

Taslakta, Husilerin lehine olan anlaşmazlık noktalarının çözülmesinden bahsediliyor. Geçmişte bu grup, kontrol ettiği bölgelerdeki memurların maaşlarının ödenmesini, savaşan militanlarının maaşlarının Hadramut’taki petrol gelirlerinden ödenmesini, Shabwa, Marib ve Hodeidah limanına giden gemilerin denetimlerinin kaldırılması ve Sana’a Uluslararası Havalimanı’nın daha fazla uçuşa açılmasını istiyordu. Bu güne kadar, önceki ateşkesin uzatılamamasının temel sebebi, 2018’deki Stockholm’deki anlaşmada da belirtildiği gibi Husilerin, memur maaşlarının ödenmesini ve liman gelirlerinden pay almak istemesi ve hükümetin bütçe açığını kapatmak için Hudeyde limanındaki gelirlerini ortak hesaba aktarmayı reddetmesi olmuştu. Bir ara Yemen hükümetinin çatışmaları bitirmeye ve Kızıldeniz’e bakan limanı özgürleştirmeye yaklaşmış olsa da Husiler bu limanı karmaşık bir kaçakçılık ağı ve İran silahlarını bölgeye transfer etmek için kullanmaya devam ediyor.

Uzmanlar, hazırlanan bu taslağın, Yemen krizine sürdürülebilir bir siyasi çözüm yolu bulmaktan ziyade Husilerin siyasi gücünü pekiştirmeye yönelik bir oldu bittiye neden olacağını ve bunun bir anlaşmaya dönmesi durumunda Yemen pasaportu kullanma hakkında sahip olacak olan Husiler’in Yemen’in egemenlik hakkında büyük zararlar vereceği görüşünde. Uzmanlar ayrıca, bu durumun, meşruiyet mücadelesinin 30 yıldır devam eden taraflarından olan Güney Geçiş Konseyi gibi aktif bileşenlerini de etkileyeceğini düşünüyor.

Taslağın bu haliyle bir anlaşmaya dönüşmesi bir başka riski de berberinde getiriyor. Yemen’deki durum, Hizbullah’ın silah zoruyla tüm sahayı kontrol ettiği, yani istemediği her türlü kararı engellediği ve projelerini zorla dayattığı Lübnan modeline dönüşebilir. Şayet bu gerçekleşirse, devlet karar alma mekanizmasından mahrum kalabilir ve bir Arap ülkesi olan Yemen’in kaderi, Arap koalisyonundan bağımsız olarak İran destekli Husiler’in hegemonyasına terk edilebilir.

Yemen uzmanlarında göre masadaki planlanan anlaşmalar insani duruma bir çözüm getirmekten çok, Husilerin geleceğine yönelik bir adım gibi durmakta. Ülkenin yasal hükümeti olan Başkanlık Konseyi’nin, Liderlik Konseyi tarafından temsil edilmeyen, yasal bir temele dayanmayan ve Husilerin darbesinin tüm izlerinin silinmediği herhangi bir siyasi çözümün Konsey tarafından kabul edilmesi mümkün görünmiyor. Ayrıca, ülkedeki en büyük askeri güce sahip Güney Geçiş Konseyi de, başkent Aden’de yaptığı görüşmede BM elçisini, Husilerin şartlarını yerine getirmediği konusunda uyararak, kriz için bir siyasi müzakerede yer alacak bağımsız bir Güney Delegasyonu oluşturma ihtiyacı hakkında da detaylı bir bilgi verdi.

Yemen uzmanı bir gazeteciye göre, bölgesel ve daha geniş anlamda uluslararası arabulucuların belirttiği gibi Husiler’in taleplerinin Yemen’in uzun vadeli geleceğini güvence altına almaya yardımcı olmadığı açık olmakla birlikte, şayet bu taslak gerçek bir metine dönerse, Yemen yeni bir çatışma ortamına girebilir. Bu durumda hem gelecek nesiller hem de tarih bu hataları yapanları affetmeyecektir.