05.08.2024

Rasulullah’ın Sadık Dostu Hz. Ebubekir

Hz. Ebubekir Kimdir? Hz. Ebubekir’in hayatı, kişiliği ve sözleri sizlerle…

Hz. Ebubekir kimdir?

Fil Olayı’ndan yaklaşık iki tıl sonra doğan Hz. Ebubekir (ra), Peygamber’e (sav) iman eden hür erkeklerin ilki olduğu gibi cennetle müjedelenen aşere-i mübeşşere grubunun da ilkiydi. Vahiy başlangıcından önceki dönemde dahi Allah Rasulü’nün yakın arkadaşıydı. 

Hz.Ebubekir (ra) islamdan önce Abdulkabe adını kullanırken iman ettikten sonra Allah Rasulü tarafından kendisine verilen Abdullah ismini almıştı. Toplumda güvenilir bir kişi olarak tanınmasının yanında İslam davasında Allah ve Rasulüne olan bağlılığı ve inancı sebebi ile Allah Rasulu tarafından kendisine sıddık lakabı da verilmişti.

Cahiliye döneminde dahi toplumunda öne çıkan bir ahlaka sahip olan ve cahiliye günahlarından uzak duran Hz.Ebubekir (ra) hiçbir zaman puta tapmayan hanif bir tüccar olarak kayıtlara geçmişti.

“Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz.”

Hz. Ebubekir hangi sahabelerin iman etmesine vesile olmuştur?

Allah Rasulü’ne iman eder etmez tebliğ ve davet çalışmalarına başlayarak meşhur olan ve olmayan birçok sahabenin iman etmesine vesile olmuştur. Hz. Osman, Zübeyr b. Avvam, Abdurrahman b. Avf, Sad b. Ebi Vakkas, Talha b. Ubeydullah, Ebu Ubeyde b. Cerrah, Osman b. Mazun, Abdullah b. Mesud, Ebu Seleme el-Mahzumi, Halid b. Said, Ubeyde b. Haris, Habbab b. Eret, Erkam b. Ebi’l-Erkam, Bilal-i Habeşi ve Suheyb-i Rumi…

“Hiç kimseye imandan sonra sağlıktan daha üstün bir nimet verilmemiştir.”

İslamın ilk hatibi

İslama tebliğde gizli davetin devam ettiği, Müslümanların sayısının da henüz 38 kişi kadar olduğu zamanlarda, açıktan İslama davette bulunmak ve hakikatleri Mekke meydanlarında haykırmak konusunda Allah Rasulüne ısrar etmişti. Onun müsaadesiyle Kabe’nin etrafında toplanan Mekkelilere yaptığı konuşma ile tarihe islamın ilk hatibi olarak geçmişti. Bu ilk aleni davetin ardından günlerce kendine gelemeyecek kadar ciddi bir şekilde dayak yemesine rağmen gözünü açar açmaz sorduğu ilk soru “Rasulullah nasıl?” olmuştu. Yakınlarının tüm ısrarlarına rağmen Allah Rasulünü görmeden tek lokma yememiş ve Allah Rasulünü gördüğü zaman da ““Anam babam sana feda olsun, ey Allah’ın Rasulü. Bana hiçbir şey olmadı. Sadece fasık yüzüme vurdu o kadar. Bu kadın çocuğuna karşı son derece şefkatli olan annemdir. Sen çok hayırlı ve mübarek bir insansın. Onu Allah’a davet et ve onun için Allah’a dua et.” Diyerek annesinin de iman etmesine vesile olmuştu. 

Sıddık : “O dediyse doğrudur.” 

İsra ve miraç hadisesinin (Hz. Peygamber’in (sav) bir gecede Mekke’den Kudüs’e oradan Sidretü’l Münteha’ya gitmesi) Mekke’de yayılması üzerine Hz. Ebubekir’in dinden dönmesini isteyen Mekkeli müşrikler koşarak ona akıl almaz olarak düşündükleri bu olayı anlatmıştı. “O dediyse doğrudur.” Cevabını veren Hz. Ebubekir’e bunun üzerine asla yalan söylemeyen, doğru sözlü manasına gelen sıddık lakabı verilmişti. 

Hicrette dost

Peygambere(sav) hicret emri geldiğinde kendisinin hicret arkadaşı olarak seçilmesine çok sevinen Hz. Ebubekir: 

“Rasulullah (s.a.v) ile beraber bir mağarada bulundum. Bir ara basımı kaldırıp baktım. O anda Kureyş casuslarının ayaklarını gördüm. Bunun üzerine, ‘Ya Rasulullah, bunlardan birkaçı gözünü aşağı eğse de baksa muhakkak bizi görür’ dedim. O, ‘Sus ya Ebubekir. iki yoldaş ki, Allah onların üçüncüsü ola, endişe edilir mi?’ buyurdu.

Hz. Ebubekir’in Hilafeti

Allah Rasulü’nün vefatı Müslümanlar tarafından panikle karşılanmıştı. Müslümanları doğru yolda tutmak isteyen Hz. Ebubekir:

“Size Allah’ın su buyruğunu hatırlatırım: “Muhammed sadece bir elçidir. Ondan önce de peygamberler gelip geçmiştir. Şimdi o ölür veya öldürülürse siz ökçelerinizin üzerinde geriye mi döneceksiniz? Kim ökçesi üzerinde geriye dönerse Allah’a hiçbir ziyan veremez. Allah şükredenleri mükâfatlandıracaktır”. (Ali İmran, 144)

Müslümanların istişaresi sonucunda halife seçilen Hz. Ebubekir 2 yıl 3 ay boyunca halifelik görevini yerine getirmiştir. Allah Rasulünün bıraktığı yerden fetihlere devam eden halife, vefatına kadar islamın gelişmesine büyük katkı sağlamış ve Allah Rasulünün vefatı sebebi ile ortaya çıkan fitneleri durdurmuştur.

Fetihleri Devam Ettirmiştir

Rasulullah’ın hazırladığı, ancak vefatı sebebiyle bekleyen Üsâme ordusunu Ürdün’e yollayan Ebubekir, Bahreyn, Umman, Yemen, Mühre isyanlarını bastırmıştır. İçte isyancılarla mücadele edilirken, dışta da iki büyük imparatorluğun, İran ve Bizans’ın ordularıyla karşılaşılmıştır. Hîre, Ecnâdin ve Enbâr, savaşlarla İslam diyarına katilmiş, Irak fethedilmiş, Suriye’nin de önemli kentleri ele geçirilmiştir. Yermük savaşı devam ederken Hz. Ebubekir vefat etmiştir. Onun ordusuna verdiği öğütlerde şu ibareler vardır: “Kadın, çocuk ve yaslılara dokunmayın, yemiş veren ağaçları kesmeyin, mamur bir yeri tahrip etmeyin, haddi asmayın, korkmayın.” Gerçekten İslam ordusu fethettiği yerlerde kimseye zulmetmemiş, adaletiyle düşmanların takdirini kazanmış, Müslüman olmayıp da cizye vererek İslam’ın himayesine giren milletler huzur ve emniyet içinde yasamışlardır.

Hz. Ebubekir’in Kişiliği ve Yönetimi

Tacir olarak geniş bir kültüre sahip olan Hz. Ebubekir, dürüstlüğü ve tak vâsi ile ashap içinde ilk sırada yer alır. Karakteri; yumuşak huyluluk, çok düşünüp çok az konuşmak, tevazu ile belirgindi. Hz. Aişe’nin rivayetine göre, “gözü yaşlı, gönlü hüzünlü, sesi zayıf” biri idi. Cahiliye döneminde müşrikler ona güvenir, diyet ve borç-alacak islerinde onu hakem tanırlardı. Rasulullah’ın en sadik dostu olan Ebubekir’in Miraç olayında sergilediği sonsuz bağlılık örneği ona “es-Sıddık” lakabını kazandırmıştır. O bu olayda “O ne söylüyorsa doğrudur” demiştir. Cömertlikte ondan üstünü de yoktur. Bütün malini mülkünü İslam için harcamış, vefat ederken vasiyetinde, halifeliği müddetince aldığı maaşların, topraklarının satılarak iade edilmesini istemiş ve geride bir deve, bir köleden başka bir şey bırakmamıştır. Dört eşinden altı çocuğu olan Ebubekir, kızı Aişe’yi Rasulullah ile hicretten sonra evlendirmiştir. (Tabakat-i Ibn Sa’d, VI, 130 vd.; Ibnu’l-Esir, II, 115 vd)

Hicret sırasında mağarada iken ayağını bir yılan soktuğunda ve ayağı acıdığında o sırada dizine yatıp uyumuş olan Peygamber’i uyandırmamak için sesini çıkarmaması, ağlarken Hz. Peygamber uyanıp ne olduğunu sorduğunda, “Anam-babam sana feda olsun ya Rasulullah” demesi olay Ebubekir’in Rasulullah’a olan bağlılığının örneklerinden sadece biridir. Hz. Ebubekir’in beyaz yüzlü, zayıf, doğan burunlu, sakallarını kına ve çivit otuyla boyayan sakin bir adam olduğu rivayet edilir (Ibnü’l Esir, el-Kâmil fi’t-Târih, II, 419-420).

Hz. Ebubekir’in Vefatı

Hz. Ebubekir Hicri 13. yılda Medine’de yakalandığı hastalığının tekrardan ortaya çıkması sebebiyle yatağa düşünce kendisinin yerine Hz. Ömer’in namaz kıldırmasını istemişti. Kendisinden sonra yerine bırakacağı halife için de ashabıyla görüşerek Hz. Ömer’i uygun gördüğünü belirtmişti. Vefatının ardından vasiyeti gereği Rasulullah’ın yanına defnedildi. 

Hz. Ebubekir Sözleri

Rasulullah vahiy ile korunuyordu. Benim ise beni yalnız bırakmayan bir şeytanım vardır…

Hayır işlerinde acele edin, çünkü arkanızdan acele gelen eceliniz var…

Allah için söylenmeyen bir sözde hayır yoktur…

Herhangi bir yericinin yermesinden korktuğu için hakkı söylemekten çekinen kimsede hayır yoktur…

Amelin sırrı sabırdır…

Hiç kimseye imandan sonra sağlıktan daha üstün bir nimet verilmemiştir…

Hesaba çekilmeden kendinizi hesaba çekiniz.